Harici bir Hariciyecinin Not Defteri
Büyük Taarruzun yıldönümünde 29 Ağustos 2019 günü kaybettiğimiz fikir babalarımdan Prof. Dr. Mustafa Kafalı ve değerli eşi Sevgi Ablam sayesinde, onların evinde tanıştım Müfit Özdeş ile... Kafalılar sürgüne uğrayıp Bağdat''taki üniversitede Türkmen gençlerine ders vermeye gittiklerinde aile dostu olmuşlar Müfit Bey ile... Açık sözlülüğü, dobralığı ile gönüllerimize taht kuran Sevgi Ablam, "Deli Müfit..." derdi. Aynı lakabı taşıdığım için, "Yiğit namı ile tanınır" diyerek, geniş ailenin küçük halkası olmanın onurunu ömrüm boyunca taşıyacağım. Neredeyse 15 yıldır fırsat buldukça Ankara ve İstanbul''da bir araya gelirken çoğunlukla telefon sohbetleri ile memleket meselelerini tartıştık. Gerek Kafalılar, gerekse Müfit Özdeş ile sohbetlerimizden en az 3-5 gazete yazısı, bir o kadar televizyon programına malzeme çıkardım. 1941''de büyük dedesi Osmanlı Paşası Hamit Naci, Bahriyeli Rıfat Özdeş''in oğlu olarak dünyaya gelen Müfit Özdeş''in Nişantaşı-Heybeliada arasındaki çocukluğu romanlara değer. Aile geleneği "Bahriyeli"lik yerine Mekteb-i Mülkiye-i Şahane yani "Mülkiye Mektebi"nde okuyan Özdeş, 1967''de okulu bitirip, Dışişleri Bakanlığı''nda göreve başlamış. 1972''de Bağdat Büyükelçiliği''nde ikinci katip, daha sonra da Başkatip oluyor. 1974''de Lizbon Büyükelçiliği Başkatibi, 1975''de Bonn Büyükelçiliği Başkatibi. 1977''de Dışişlerinde Daire Başkanlığı yanında, MGK Akademisinde kurs görüyor. 1979''da Stockholm Büyükelçiliği Müsteşarı, 1982''de Urumiye Başkonsolosu oldu. Özal döneminde ve 12 Eylülcülerle anlaşamadı istifa etti. 1985''de davayı kazanıp yeniden döndü Dışişleri koridorlarına. 1987''de Tahran Büyükelçiliği Müsteşarlığı, 1990''da Londra Büyükelçiliği Müsteşarlığından sonra Somali, Filistin ve Kuzey Irak''ta çok özel görevlerden sonra 1988''de Libya, 2002''de Kabil Büyükelçiliğine getiriliyor. AKP iktidara gelince merkeze çekiliyor. 2006''da emekli olduğu günlerde bir araya gelmeye başlamıştık zaten. Her fırsatta "anılarınızı yazmalısınız" dediğimde "o kadar moruklamadım" cevabını verirdi. Yayınlandığı günden bu yana "En sadık Yeniçağ okuru"dur. Heybeliada''da dededen, aileden kalma tarihi konağın "Şehit aileleri ve gaziler için; sosyal tesis yapılması" fikrini ilk bana açmıştı. "Gaziler gelsin, bir hafta, 10 gün kalsın. Bunu da ilgili kuruluşlar organize etsin" demişti. "O yıllar en azından Gaziler Vakfı yöneticisiydim.. Biz de aile olarak tahsis edelim" demişti... İsimlerini zikretmekten imtina edeceğim kuruluşlar, ısrarla "Bağışlansın" dediler. Dahası "Az sayıda yatak kapasitesi için yatırım yapmamız mümkün değil" cevabını verdiler. Üzüldü... "Üç-otuz kuruşa satarlarsa üzülürüm" diyerek bağıştan vazgeçtiğini hatırlıyorum.
Asrın belası "Kovid-19" çıkınca, ata ocağı Heybeliada''daki konağa gitmeye, tabiat ile baş başa, hastalıktan korunmaya karar verdi. Anılarını yazma fikrimi yeniden hatırlattım. "Harici bir Hariciyecinin Not Defteri" adını verdiği kitap 700 sayfaya yakın. Kaynak Yayınlarından yayınlandı. Bu eser, öyle 3-5 gazete yazısında anlatılmaz. Her bir bölümü ayrı ibretlik. Bir sonraki yazıda Kerkük''e dikkat çeken önemli anekdotları kaleme alacağım. Ve bu arada "Mavi Vatan Vakfı"nın kurulduğunu, aralarında emekli Amiral Cem Gürdeniz''in de bulunduğu kurucular kurulunda, Sevgili Müfit Özdeş''in aynı ismi taşıyan yeğeninin de bulunduğunu, Vakfın Genel Merkez binasının Heybeliada''da bulunan Özdeş ailesine ait tarihî konağın olduğunu vurgulamalıyım.