Hangi devlet depo basar?
Anayasanın 167 maddesinin II kısmı Piyasaların Denetimini ve Dış Ticareti düzenliyor. Maddeye göre; "Devlet, para, kredi, sermaye, mal ve hizmet piyasalarının sağlıklı ve düzenli işlemelerini sağlayıcı ve geliştirici tedbirleri alır; piyasalarda fiili veya anlaşma sonucu doğacak tekelleşme ve kartelleşmeyi önler." Eğer soğan stokçuları da fiyat yükseltmek için aralarında anlaşarak depolama yapmışlarsa, kartel yaratmış olurlar.
Modern devletlerde kartelleşme için alınacak önlemler; devletin piyasaya doğrudan girerek ve /veya gerekli yasal ve yönetimsel önlemleri alarak, rekabetin önünü açması şeklinde anlaşılır.
Türkiye Küresel süreçte 2002 yılına kadar kısmen, 2003 sonrasında ise bu günkü siyasi iktidar tarafından tamamıyla tamamıyla dışlandı.
Piyasada oligopol yapılar oluştu. Blok yoluyla özelleştirme sonucu devlet tekelleri yerine yabancı özel tekeller geçti. Sıcak para girsin diye spekülatif sermaye kontrol dışında tutuldu. Banka ve kredi kartlarında faiz oranları tespit yetkisi Merkez Bankasına verildi. Geçen seneye kadar kredi kartları faizi, mevduat faizinin iki ve üç katıydı. Bütün bankalar azami faizde anlaşarak kartelleştiler. Yani devletin kendisi kartelleşme yarattı.
Gelişmiş ülkelerde de devletin düzenleyici işlevi olmazsa piyasa rekabeti sağlayamaz. Buna piyasa başarısızlığı diyoruz.
Piyasa başarısızlığı, eksik rekabet, dışsallıklar, kamu malları ve asimetrik bilgi akışı yüzünden piyasa işleyişinin aksamasıdır. (İng. market failure) Asimetrik bilgi akışı, piyasada bir tarafın diğerine göre daha iyi veya daha fazla bilgi sahibi olmasıdır. Bilgi Asimetrisi, istediğinin tersine bir seçim, ahlaki risk ve temsil sorunu gibi sorunlar yaratabilir. Eksik bilgi sahibi olanlar yanlış kararlar verebilir. Haksız rekabet oluşur.
Refah ekonomisi yaklaşımına göre, piyasada rekabet şartlarının iyi işlemesi ve fiyat mekanizmasının iyi çalışması halinde piyasada bireyler kendi çıkarlarını maksimize edecektir. Bu durumda toplumsal refah ta maksimize edilmiş olacaktır.
Yine refah teorisine göre, piyasada aksama olursa, devlet müdahalesi ile bu aksaklık düzeltilebilir. Ferdi ve toplumsal refahı artırmak için devletin piyasaların işlemesini sağlayacak müdahaleleri yapmak, gerekirse piyasa dışı önlemler alması gerekir.
Piyasanın etkin çalışması için, marjinal sosyal faydanın marjinal sosyal maliyetin üstünde olması veya eşit olması gerekir. Negatif dışsallıkların olmaması gerekir.
Uygulamada ise, oligopol piyasa yapıları, monopolleşme ve tekelleşmenin olması ve kurumsal yapıların yetersiz olması nedeniyle piyasa etkinliği gerçekleşmiyor. Devletin dışlandığı ve tamamıyla piyasa kurallarına bırakılmış ekonomilerde, söylediğimiz nedenlerden dolayı da Pareto etkinliği sağlanamıyor.
Prensip olarak savunma hizmeti gibi tam kamusal malları devlet üretir. Devletin ve özel sektörün ürettiği, hem özel hem de sosyal faydası olan, eğitim ve sağlık gibi yarı kamusal malların üretiminde, piyasa bu malların özel faydasını dikkate alarak kaynak ayırır. Sosyal faydasını dikkate almadığı için gereğinden daha az kaynak ayırmış olur.
Gelişmiş ülkelerde Özellikle ABD vakıf kültürü gelişmiş, vakıflar kurumsallaşmıştır. Vakıflarda kâr amacı yoktur. Bunun içindir ki gelişmiş ülkelerde vakıflar eğitimde başarılıdır. Vakıf kültürünün olmadığı bizim gibi gelişmekte olan ülkelerde ise vakıf kuran özel sektör eğitim hizmetini kârını maksimize etmek için yapar. Kalite ve verimlilik düşer. Bunun içindir ki eğitim ve sağlık hizmetlerin ya devlet tarafından yapılması veya devletin müdahale etmesi gerekir.
Enerji, ulaştırma ve haberleşme sektörleri, tüm ülkeye yayılan altyapı yatırımları gerektirir. Ayrıca bu yatırımlar tekel niteliğinde olur. Bu tür büyük ölçekli yatırımlar için piyasa ekonomisi yeterli kaynak ayırmakta zorlanabilir. Kaynak sağlayan özel sektörde tekel oluşturur. Bu alanlarda devletin faaliyette bulunması ve piyasa ekonomisinin yetersizliğini telafi etmesi gerekir.
Bu anlamda Türkiye çok önemli sorunlar yaşamaktadır. Bir örnek; Telekom altyapısı özelleştirildi. Tüketici, internet gibi araçları daha zor ve daha pahalı kullanıyor. Bir başka örnek SEKA'nın özelleştirilmesidir. SEKA'yı alan Özel sektör, 2012 yılına kadar aşırı değer kazanmış olan TL nedeniyle üretim yerine ithalatı tercih etti. 2018 ve önceki birkaç yıl öncesinden başlayarak, TL değer kaybedince bu defa ithalat pahalı geldi ve kağıt kıtlığı yaşandı.
Piyasa başarısızlığını en aza indirmek için, devletin piyasaya rekabet altyapısı sağlaması ve kurumsal yapıyı geliştirilmesi gerekiyor. Bu becereyi gösteremeyen iktidarlar da depo basar.