Halkı aldatan haydut medya…

Cumhuriyetimizin 96. yılını büyük Türk milleti olarak idrak ettik. 2023'de 100. yılımızı da coşku ile kutlayacağız.

Medya kuşku yok ki, Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün de büyük önem verdiği bir alandır. Atatürk'ün medyaya yönelik sözleri dün olduğu gibi bugün de elbette yarın da gazetecilere ve topluma yön gösterecektir.

Atatürk diyor ki;

"Basının toplum yaşamında, siyasal yaşamda ve Cumhuriyetin gelişme ve ilerlemesinde sahip olduğu yüksek görevleri anmak isterim.

Basının tam ve geniş özgürlüğü iyi kullanmasının, ne derecede nazik bir vaziyet olduğunu da söylemeye gerek görmem.

Her türlü yasal kayıtlardan evvel bir kalem sahibinin bilime, gereksinime ve kendi siyasal görüşlerine olduğu kadar, vatandaşların hukukuna ve memleketin, her türlü özel görüşlerin üstünde olan yüksek çıkarlarına da dikkat ve hürmet etmek manevî zorunluğu, asıl bu zorunluktur ki genel düzeni temin edebilir.

Bununla beraber bu yolda yanılma ve kusur olsa bile, bu kusuru düzeltecek etken ve araç, asla geçmişte sanıldığı gibi, basın özgürlüğünü kısıtlayan bağlar değildir; aksine, basın özgürlüğünden doğan sakıncaların giderilme aracı, yine basın özgürlüğüdür." 1924 (Atatürk'ün S.D.I, s. 317-318)

"Gazetelerden korkmamak gerekir. Gazetelere gelince: Onlar, yürürlükteki yasalar çerçevesinde özgürdür. Yasanın dışına çıkarlarsa yasal sorumlulukla karşı karşıya kalırlar. " 1923 (Gazi ve İnkılâp, Mahmut Soydan, Milliyet gazetesi, 4.12.1929)

"Basın, hiçbir sebeple baskı ve etki altına alınamaz." 1923 (Atatürk'ün S.D. III, s. 65)

"Gazeteciler, gördüklerini, düşündüklerini, bildiklerini samimiyetle yazmalıdırlar." 1929 (Ayın Tarihi, Cilt: 20, Sayı: 65, 1929)

"Gazeteler, yasanın ve halkın çıkarlarının tersine davranışlara tanık oldukları ve bunları öğrendikleri takdirde gerekli yayında bulunmalıdırlar." 1923 (Atatürk'ün S.D.U, s.51)

"Toplanma özgürlüğü ve basın özgürlüğü; Bu iki özgürlük, aynı ilkeden çıkar. O ilke, insanların, fikirlerini serbest söylemek ve yaymak hakkıdır.

En büyük gerçekler ve ilerlemeler, fikirlerin serbest ortaya konması ve karşılıklı alınıp verilmesi ile meydana çıkar ve yükselir." 1930 (Afet İnan, M. K. Atatürk'ten Y, s. 33)

"Basın özgürlüğünün sakıncalarının giderilmesinin yine basın özgürlüğüyle mümkün olduğuna dair bu Büyük Meclis'in yol gösterme ve düzenleme alanında güzel karşılanan esaslar;

- Eğer Cumhuriyetin ruhu olan erdemden yoksun kendini bilmezlere, basının içinde haydutluk fırsatını verirse,

- Eğer halkı aldatan ve doğru yoldan çıkaranların fikir alanındaki uğursuz etkileri, tarlasında çalışan suçsuz vatandaşların kanlarını akıtmasına, yuvalarının dağılmasına sebep olursa ve

- Eğer en sonunda haydutluğun en kötüsünü göze alan bu gibi kimseler, yasaların özel durumlarından yararlanma imkânını bulurlarsa, Büyük Millet Meclisi'nin eğitici ve ezici gücünün karışma ve uyarması elbette gerekli olur." 1925 (Atatürk'ün S.D.I, s. 325-326)

"Özel amaçla yayın yapan bazı gazetelerin, halkın çoğunluğu üzerinde yaptığı etki, her memlekette olduğu gibi o gazetelerin lehinde değildir." 1924 (Atatürk'ün S.D.III, s. 78)

"Aşağı insanların para ile yaptırdıkları basın mücadeleleri vardır.

En adî yalanları yaymada basının kullanıldığı görülmüştür.

Basın ve fikir özgürlüğünün karşı karşıya kaldığı başka tehlikeler de vardır.

Fakat özgürlükten çıkacak bu fenalıklar, asla çaresiz değildir.

Evvelâ, basın özgürlüğüne yasal bir sınır çizilir. İkinci olarak, gazeteler, özel bir örgüt yaparak, bununla kendi üzerlerinde ahlâkî bir etki yaparlar.

İlk zamanlarda bir kazanç işinden başka bir şey olmayan gazetecilik, toplumsal bir kurum haline gelebilir.

Bundan başka, halkın fikrî ve siyasî eğitimi de bir teminattır.

Halk, birçok gazeteleri okumaya ve onları birbirleriyle kontrol etmeye ve gazetecilik yalanlarına inanmamaya alışırlar.

Bütün bunların üstünde, her şeyin açık olması nedeniyle, iyi niyetin gelişeceğini ve hayatî sorunlar üzerinde iyi niyet sahibi insanların daima çoğunluğu oluşturacaklarını kabul etmek uygun olur.

Çünkü her zaman dünyanın yarısını ve bir zaman dünyanın hepsini aldatmak mümkündür.

Fakat bütün dünyayı her zaman aldatmak mümkün değildir.

Deneyim göstermiştir ki, her şeyi söylemekten insanları menetmek, asla mümkün değildir." 1930 (Atatürk'ün S.D.1, s352)

Yazarın Diğer Yazıları