Halk panik içinde güven sorunu yaşıyor

Yaşamakta olduğumuz istikrar sorununun temel nedenlerinden birisi de güven sorunudur.

Güven sorunu tırmandı; çünkü, 2001 yılında olduğu gibi, benzer ciddi ve inandırıcı bir istikrar programı yok. Hükümet politika üretemiyor. Sürekli algı yaratarak sorunları halının altına süpürüyor.

Söz gelimi; öteden beri siyasi iktidar, ekonomik ve sosyal alanda ortaya çıkan sorunları dış güçlere bağlıyor. Bugünkü enflasyonu da sayın Cumhurbaşkanı “Küresel krizlerin ülkemize etkisinden kaynaklanan hayat pahalılığı” olarak tanımladı. Ama ortada küresel bir kriz yok.

Sayın Cumhurbaşkanı, “yabancı sermaye gelmeye başladı” diyor. Ama MB ödemeler bilançosuna göre doğrudan yabancı yatırım sermayesi gelmiyor.

Borsada yabancının payı, 2022’ de yüzde 29,61 idi. Borsa endeksi artınca bir miktar portföy yatırımı daha geldi, bu pay çok az arttı ve yüzde 31,16’ya yükseldi. Borsa endeksleri düşmeye başlayınca da satıp çıkarlar.

Bu gerçekleri halk duymuyor mu? Görmüyor mu? Duymuyor ve görmüyor gibi davranan bir iktidar elbette güven kaybeder.

Mamafih; TÜİK, Ağustos ayı tüketici güven endeksini açıkladı. Endeks geçen yılın aynı ayına ve bir önceki aya göre, son 4 aydır sürekli geriliyor.

Bu anket tüketicilerin harcama davranışlarının ve beklentilerinin değerlendirilmesine yönelik yapılan bir ankettir. Tüketici güven endeksinde, 100 güven sınırını gösteriyor. 100 altı güvensizliği gösteriyor.

*Geçen sene Ağustos ayında 72,2 olan tüketici güven endeksi bu sene aynı ayda 68’e geriledi.

Tüketicinin bir yıl sonrası için beklentisi de kötüleşti;

*Endekste maddi durum beklentisi, 72,2’den, 63,7’ye geriledi.

*Endekste ekonomik durum beklentisi, 74’ten 63,1‘e geriledi.

guven-endeksi.jpg
Tüketici güven endeksi 2008-2009 Dünya Finansal Kriz yıllarından da daha düşük seviyeye geriledi:

*2008 Aralık ayında 69,9,

*2009 Aralık ayında 78,8,

*2023 Ağustos ayında 68 oldu.

Beklentiler, ekonomik konjonktürü etkiler. Bu konuda iktisatta iki teori var:

1956 yılında Amerikalı iktisatçı Phillip D. Cagan tarafından geliştirilen Adaptif beklentiler ya da "Uyarlayıcı bekleyişler"e göre; iktisadi ajanlar, hane-halkı, firmalar, devlet, gelecekle ilgili beklentilerini, geçmişe bakarak şekillendirir.

John Muth'un geliştirdiği “rasyonel beklentiler hipotezi”nde kararlar ileriye dönük alınmaktadır.

Ne olursa olsun, iktisadi ajanların beklentileri iktisadi konjonktürü etkiler. Tüketimi- tasarrufu ve yatırımı etkiler.

Bunun içindir ki, Tüketici güven endeksleri ekonomiye ilişkin istenmeyen yönelimlerin önceden tespit edilmesi ve gerekli önlemlerin zamanında alınmasına imkân verir.

Ne var ki, bugünkü iktidar kendi yayınladığı verilere kulak asmıyor. Eğer kulak verse, önce istikrar programı yapardı.

Hükûmet yeniden güven yaratabilir mi? Eğer bir istikrar programı yaparsa, gerçekçi faiz politikasına dönerse, Demokrasi ve hukukta eskiye dönerse krizin derinleşmesini önleyebilir. Ama bunları yapmayacağını hepimiz biliyoruz.

Bu durumda olumsuz beklentiler, krizi derinleştirecektir.

Yazarın Diğer Yazıları