Halk doğruları bilmelidir

Fitch, Türkiyenin kredi notunu iki nedenle durağana çevirdiğini açıkladı. Birisi, Türkiye cari açığını azaltamıyor... Dünyada likidite sıkışıklığı varken, cari açığın finansmanında zorlanabilir. İki.. Enflasyon hedefi tutmuyor.
OECD, Mayısta ve şimdi, cari açığa dikkat çekti. IMF de Türkiye için cari açığı önemli bir risk olarak görüyor.
Bazı yazarlar ise, cari açığın tartışılmasının, AKP’yi vurmak amacıyla yapıldığını öne sürüyor. Cari açığın, ilerisi için yapılan bir yatırım olarak değerlendirmek gerektiğini söylüyor.
Herhalde bütün bu uluslararası kuruluşlar da, AKP’yi vurmak için cari açığa dikkat çekiyorlar!
Kaldı ki, yatırım yapmak için mutlaka cari açık vermek gerekmez. Söz gelimi Çin bizden daha fazla yatırım yapıyor. Büyüme oranı daha yüksek ve istikrarlı ve fakat aynı zamanda cari fazla veriyor.
Türkiye’de temel sorun ekonominin artık tasarruf yaratamıyor olmasıdır. Tasarruf oranı, toplam tasarrufların Gayrisafi Yurtiçi Hasılaya oranıdır. Toplam tasarruf ile toplam yatırım arasındaki fark, tasarruf açığıdır. İç tasarruf açığı, zorunlu olarak dış kaynakla karşılanıyor. 2010 yılında tasarruf oranı yüzde 13.9 oldu. Yatırım oranı yüzde 19.1 idi. Tasarruf açığı ise yüzde 3.9 oranında kaldı.
Yüzde 13 dolayında tasarruf oranı çok düşük bir orandır. Türkiye’de 2000 yılına kadar ortalama tasarruf oranı yüzde 20’nin üstünde idi. Çin’de halen tasarruf oranı yüzde 45’e ulaşıyor.


2010 YILI TASARRUF AÇIĞI (GSYH ’YA ORANI)
TASARRUF YATIRIM AÇIK
TOPLAM
13.9 19.1 -6.0
KAMU 1.6 4.0 -2.4
ÖZEL 12.3 16.2 -3.9
Kaynak: Kalkınma Bakanlığı



Cari açığın kendisi kadar, finansmanı da önemlidir. 2002 yılında 140 milyar dolar olan dış borç toplamı, bu gün 310 milyar dolara yükseldi. Özel sektörün dış borcu 210 milyar dolara çıktı. Bunun 85 milyar doları bir yıldan daha kısa vadeli dış borçtur.
Türkiye açısından, özel sektörün dış borcundan bana ne diyemeyiz.... Çünkü dış borcu kim öderse ödesin, yurt dışına kaynak çıkar. Ayrıca dövize ihtiyaç var. Dahası da, maalesef cari açık nedeniyle dış borç ödeme kapasitesimiz zayıftır. Döviz yaratamıyoruz.
Türkiye cari açığını kapatmak için dış borç alıyor. Eğer bu borcu yeni yatırım malı ithal edip, yeni yatırım yapmak için almış olsaydı, ekonominin borç ödeme kapasitesi daha yüksek oldurdu. Çünkü yapılan yeni yatırımlar kendi kendini öderdi. Oysaki toplam ithalatımız içinde yatırım mallarının oranı düşüktür.


İTHALATIN YAPISI (2011 -OCAK- EKİM)
DEĞER TOPLAM
İÇİNDEKİ
PAYI
TOPLAM İTHALAT
201.6 100.0
YATIRIM (Sermaye malı) 30.8 15.3
HAMMADDE (Aramalı) 145.2 72.0
TÜKETİM MALI 24.9 12.3
DİĞER 0.7 4.0
Kaynak: TÜİK


Yatırım mallarının ithalatımız içindeki payı yüzde 15.3 olmuştur. Tüketimin payına yakındır. Bu payın da yüzde 10’u mevcut yatırımları yenileme için yapılan ithalattır. Yeni yatırım malı ithalatının payı yüzde 5 dolayındadır.
Türkiye pamuk ithal etmeyip üretebilirdi. Deri ithal etmeyip üretebilirdi... Kurlar düşük tutulmasaydı, iplik fabrikaları kapanmazdı. İplik ithal etmeyip üretebilirdik.
Bu doğruları halka anlatmak bu ülkede yaşayan herkesin doğal görevidir. Halktan doğruları saklayanların mumu yatsıya kadar yanar.

Yazarın Diğer Yazıları