Güvenli bölgeler olmazsa sınırlar kapatılacak...

Ankara Bayramda tatil (tabii ki biz de) yapmadı.. Bu hafta oldukça çetin görüşmelere sahne olacak başkent.. Yeni NATO Genel Sekreteri ve ABD’li heyet(ler)in ziyaretleri..

Zorlu görüşmelerin alt yapısı bebek katili Abdullah Öcalan’ın “kardeşi” PYD’li Salih Müslim’in Ankara’ya arife günü gönderilmesi ile başladı. Baştan beri her yeri oynayan Salih Müslim’i Ankara çağırmadı. Onun için “gönderildi” ifadesini bilerek kullanıyorum. ABD gönderdi Salih Müslim’i Ankara’ya Türkiye’yi pisliğe bulaştırmak, elini güçlendirmek için. Ankara oldukça serinkanlı bir tavır izledi ABD’nin özel ulağına karşı. Salih Müslim, ABD taleplerini dile getirdi. Türkiye’den “Kobani”ye özel bir koridor açılmasını istedi, silahların geçişi için. Ankara da ABD’ye iadeli taahhütlü yaptı. Müslim’e dedi ki;
“ABD, Suriye’ye hava güçleri ile zırt pırt girip çıkıyor. Türkiye’den koridor açmaya ne gerek var. Söyleyin; size de havadan uçaklarıyla zamanında Çekiç Güç bölgesinde yaptıkları gibi silah yardımı yapabilirler. Böylece elde edeceğiniz ağır silahlarla IŞİD’e karşı çok rahat savaşabilirsiniz.”
Sıcak Suriye sınırında çok hassas bir dengede duruyor Ankara. İki ucu pisli değnek değil her yeri pisli bir değnek.. Tutulacak yeri yok.. Bütün hesaplar ve planlamalar Türkiye’nin güvenliği üzerine yapılıyor devlet koridorlarında.
İktidarın ne yapacağına ilişkin benim gibi çok tereddütlü olabilirsiniz. Esad paranoyasının hüküm sürdüğü Recep Erdoğan cephesi yüzünden Türkiye’nin Orta Doğu bataklığında kaybolup gideceği endişesini yaşamakta iseniz, yerden göğe kadar da haklısınız. Fakat şunu söylemeliyim; Başkentte herkes tarafından çok ince hesaplamalar yapılıyor. Şöyle farz edin; ABD güdümlü medya tarafından pompalandığı gibi Ankara Salih Müslim’in silah sevkiyatı için koridoru açmaya “evet” derse “herhalde buralar yol geçen hanı değildir” diyip TSK da o zaman “bana yazılı emir verin” der. Yüce Divan’da kesin yargılanmanın kaçınılmaz olduğu bir durumda hangi siyasi veya bürokrat PKK/YPG için koridor açabilir?.. Böyle bir emrin yazılı değil sözlüsünün bile verilemeyeceğini düşünenlerdenim.
Gelelim, bu haftaki dostların (!) ziyaretleri faslına..
Soru; ABD’nin (bildiğiniz)talepleri karşısında Ankara ne yapacak?
Yanıt; Orta vadeli strateji planlamalarına göre; güvenli bölgelerle birlikte uçuşa yasak bölgelerin süratle oluşturulması, uluslararası gücün bu bölgelere gelmesi ve tersine göçün süratle başlatılması için ısrar edilecek.
Soru; ABD’li dostlar(!) bildik tavırlarında ısrar edip yanaşmazlarsa ne olacak?..
Yanıt; “Sınırlar kapatılacak..”
Başta da söylediğim gibi Ankara “her tarafı pisli değneğe” göre planlamalarını yapıyor. Ayn el-Arap’ın IŞİD’in veya YPG’nin eline geçmesi de “Türkiye’ye karşı eşit ölçüde büyük güvenlik tehdidi”.
Soru; “Peki, ABD, güvenli bölgeleri kabul ederse Türkiye ne yapar?”
Başkentin devlet koridorlarında bu sorunun yanıtı ise şöyle veriliyor;
“Orta vadeli planların yürürlüğe girmesi ile ortaya çıkacak her türlü duruma karşı alternatifli planlar hazır.”
Yukarıda cevaplarıyla birlikte yazdığım tüm sorular ışığında, sınırımızda konuşlanan tanklarımıza, göreve hazır hale getirilen komando tugaylarımızın fotoğraflarına, bu açıdan bakmanızda fayda var.
Benim, sorulara aldığım yanıtlardan sonra tabii ki sizler de Türkiye’nin kendi iç sınırlarına dikkat çekip şiddetini her gün artıran ayaklanma hadiselerine ve de büyük acı içinde seyrettiğiniz Diyarbakır’daki büstten Atatürk’ümüzün heykelinin başının kopartılıp şerefsizler tarafından top gibi oynanmasını soracaksınız;
“Bu ne yaman çelişkidir” diye haykıracaksınız!..
Eğri oturup düz konuşmak, burada bir doğruyu mutlaka ve mutlaka yerli yerine koymak lazım.
Terör örgütüne karşı amansız mücadele veren TSK mensupları balyoz üstüne balyoz yerken yığınların kılı kıpırdamıyordu. Şu gerçekleri biliyor musunuz?..
TSK hakkında teröristlerle mücadele ettikleri için hali hazırda yürüyen binlerce dava var.. Ve hali hazırda davalı nice orgeneraller ve korgeneraller var..
Hadi bunları da görmezden gelip, onların da insan olduğunu, çolukları çocukları olduğunu unutup “askerdir gitsinler mücadele etsinler” diye duyarsızlık katsayımızı yükseltelim.
Biliyor musunuz?..
Bu davalar sayesinde terör örgütü yandaşı avukatlarının oluşturduğu yüksek rant alanını?.. Her davadan kazanılan binlerce liraları.. Bu ranta siyasilerin göz yumup gerekli kanuni düzenlemeleri yap(a)madıklarını..
Elinizi vicdanınıza koyup bir kerecik olsa da şöyle
düşünün;
Terörle mücadelede elleri kolları bağlanmış, kışladan çıkışları Valinin iki dudak arasına bağlanmış TSK..
Örtülü ödeneği olan ve örtülü her türlü operasyon yapması yasal zırha bağlanmış MİT.
Savaş şartlarında, barış zamanı kanunlarıyla hiçbir yasal güvencesi olmayan TSK. Bir yanda hâlâ devam eden teröristlerin açtığı davalar..
Devletin iki kurumu arasında yaşatılan büyük bir kayırmacılık ve ayrımcılık çelişkisi!..
Heykelden kopardıkları Atatürk’ün kafasıyla top oynayan teröristler.. Yakanı yıkanı internetten, TV’lerden seyret, gazetelerden oku.. Sonra da KCK’lıların serbest bırakılması ile Balyoz’dan serbest bırakılanları eş tut!..
Hem TSK’yı terörle mücadeleden sorumlu tut. Amaa!.. Onca olup bitenden sonra dahi hiçbir yasal güvence verme.. Ve hatta vermeye de yanaşma.. Canlı yayında seyrettiğin ayaklanma hareketlerini de “ne yapalım yaşları 18’in altında” gerekçesinde buhar et..
O zaman demezler mi adama?..
“Çözüm süreci” masalıyla teröristlere TOKİ’den ev yaptıracağına, bir gün de işine geldiğinde yaptığın gibi kanunları düzenle de “çocuk” dediğin bu teröristler için ıslahevi yaptır. Tık bunları ıslahevlerine de bak bakalım ondan sonra kim çocuğunu sokağa çıkarır.. Bitme noktasından kurtarıp sokağa saldığın şu KCK’lıları tık yine içeri de görelim o zaman!.. Esad için TSK kışlasından çıksın, PKK için kışlada kalsın!..
Acaba bu iktidar neyin kafasını yaşıyor?..

Yazarın Diğer Yazıları