Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Hüseyin Macit YUSUF
Hüseyin Macit YUSUF

Guterres belgesi sonumuzu getirir

KKTC Cumhurbaşkanı Akıncı'nın 3. görev yılını doldurması sebebiyle yaptığı açıklama, benim gibi birçok KKTC vatandaşını ve Anadolu'daki kardeşlerimizi şoke etmiştir. Cumhurbaşkanı'nın içinde birçok tuzak bulunan, KKTC ve Kıbrıs Türkünün yok olmasının önünü açan unsurlardan oluşan Guterres belgesini olası müzakere süreci için stratejik paket anlaşması olarak önermesi inanılır gibi değildir. Mısır'da bulunan Anastasiadis firavun tapınağında dua etse, ancak dün Akıncı'nın ona altın tepside sunduğu kozlara ve rahatlığa

kavuşabilirdi.

Akıncı'nın şok açıklaması

Cumhurbaşkanı Akıncı konuşmasında, özellikle Guterres çerçevesi konusunda kelimeleri özenle seçtiği açıktır. Akıncı, Rum tarafından "Guterres çerçevesini" SULANDIRMADAN, KENDİ YORUMUYLA ÇARPITMADAN ve SUNULDUĞU ŞEKLİYLE kabul etmeye hazırsa, bunu bir an önce açıklamasını istedi.

Bilindiği üzere Rum Yönetimi açıklamalarında Guterres Belgesi ile Çerçevesi'nin farklı olduğunu belirtmiş ve ayrıca içeriği ile de bazı çekincelerinin varlığı Rum basınında tartışılmıştı.

BM Genel Sekreteri'nin taraflara sunduğu belge yine Rum basınına sızmış ve günlerce gündemdeki yerini korumuştu.

Üzerinde çok konuşulan Guterres belgesinde kesin olan Türkiye'nin etkin ve fiili garantisinin kaldırılacağı ve askeri varlığını ilk günden itibaren azaltacağıdır. (Sıfır garanti sıfır asker.) Türkiye'nin 1960 Anlaşmaları ile elde ettiği ve Türk-Yunan dengesi gözönünde tutularak formüle edilmiş haklarının ortadan kaldırılmasını kabul etmemiz mümkün değildir. Kıbrıs Türkünün güvenliğini ortadan kaldıracak, Rum-Yunan ikilisinin insafına bırakacak böyle bir düzenleme, Kıbrıs Türkünün adadaki varlığını sonladırmayı hedeflemektedir.

Guterres belgesi toprak konusunda 29.2 oranından daha az bir toprağın Türk tarafına bırakılmasının ve 50'den fazla yerleşim bölgesinin Rum'a iade edilmesinin de önünü açacaktır. Mülkiyet konusunda ise malın sahibine öncelik verilirken, 1974'ten beri malı değerlendiren, inkişaf eden ise ancak ikinci derecede hak sahibi olabilecektir. Yönetim ve Güç başlığı altında ise Türk tarafının siyasi eşitliği teminat altına alınamamıştır. Dönüşümlü Başkanlık ve karar almada Türk tarafının etkin rol alıp alamayacağı konusu tartışmalıdır ve Rum tarafınca onaylanmayacaktır.

Talihsiz bir yaklaşım

Guterres Belgesi AB vatandaşlarına 4 özgürlükten faydalanmanın önünü açarken, yani iki bölgeliği ve toplumluluğu sulandırıp ortadan kaldırırken,Türk vatandaşlarının 4 özgürlükten faydalanması yasaklanmaktadır. Belirlenecek kota çerçevesinde Türkler bu haklardan yararlanabilecektir.

Guterres Belgesi sızdırıldığı ölçüde tartışılabilmektedir. İki taraftaki tartışmalara bakıldığında, her iki tarafı da yüzde yüz tatmin eden bir belge olmadığı görülecektir. Ne var ki Türk tarafından alıp götürecekleri oldukça hayatidir. Bu belgenin olası müzakerelerde stratejik bir paket anlaşması olarak kabul edilmesi Kıbrıs Türkünün sonu olacaktır.

Akıncı konuşmasında, "Konfederasyon" ya da "İki devletli çözüm" tartışmalarına da değinerek, bu çözümlerin masa başında elde edilebilecek bir şey olmadığını yineledi ve "Bu türden bir öneriyle resmen ortaya çıktığımız anda, Birleşmiş Milletler parametrelerini reddeden taraf olarak tanımlanacağımız ve uzun sürecek yeni bir çıkmaza gireceğimiz aşikardır" dedi. Bu da çok talihsiz bir yaklaşımdır. BM parametreleri çerçevesinde 50 yıldır sürdürülen müzakere süreci çökmüştür ve bu başarısız girişim bizzat BM Genel Sekreteri Guterres tarafından 7 Temmuz sabaha karşı Crans Montana'da ilan edilmiştir. Ortada parametre-marametre yoktur. Olası yeni müzakereler yeni parametrelerde başlayacaktır, başlamalıdır. Zaten Cumhurbaşkanı Akıncı hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağını söylememiş midir? Rum tarafı federasyon görüşür gibi yapmakta ancak aslında üniter yapıda, sözde Kıbrıs Cumhuriyetinin devamını öngörmektedir. Kıbrıs Türkleri bu yapıda azınlık olarak yer alacak ve yok olup gidecektir. Cumhurbaşkanı Akıncı'nın açıklamasından iki devlete dayalı veya konfederal bir çözümden yana tavır koymayacağı, federasyon tezine bağlı çalışma yürüteceği anlaşılmaktadır. Rum tarafı Crans Montana'da federasyonu reddetmiştir. Buna rağmen Akıncı'nın federasyon inadı anlaşılır gibi değildir. Bu durumda Akıncı artık misyonunun sonuna gelmiştir ve KKTC'nin önünü açacak, bizi ümitsiz ve zaman kaybettirecek yeni bir müzakere sürecine sokmayacak yeni bir lidere görevini devretmesi şart olmuştur. Bu amaçla istifa ederek Cumhurbaşkanlığı seçiminin yinelenmesini sağlaması gerekmektedir. KKTC Cumhuriyet Meclisi'nin ise acilen toplanması ve Akıncı'nın tek başına, kişisel hesaplarla aldığı bu kararını görüşmelidir.

Yazarın Diğer Yazıları