Kahramanımızdı bizim yeşil gözlü dev adam
GÜREL YURTTAŞ / Yeniçağ
Çocukluğum Ankara''da geçti benim; Aydınlıkevler''de.
Cüneyt Arkın''ı da o zaman tanıdım! Aydınlıkevler''deki Süreyya Sineması''nda.
9 veya 10 yaşındaydım. Mahalledeki çocuklarla birlikte başımızda bir büyükle sinemaya gitmiştik İşte Cüneyt Arkın''ı ilk orada gördüm; Fatih''in Fedaisi Kara Murat filminde.
Etkilenmiştim.
Benim gibi etkilenen bir kaç akranımla birlikte Süreyya Sineması''nda gösterime giren Cüneyt Arkın''ın her filmine gitmeye başladık. Kara Murat serileri, Battal Gazi, Hakanlar Çarpışıyor gibi.
Sinemadan çıkınca uçuyor gibiydik hepimiz. Tıpkı onun gibi yaptığımızı sanarak boşluğa tekme savuruyor, yumruklarla havaları dövüyor, birbirimizle boğuşuyorduk.
Eve döndüğümde kendimi bir oradan, bir buradan yerden yere atıp, yastıkları yumrukladığımda rahmetli annem, "Yettin ama. Bir daha gitmek yok sana sinemaya" diye kızar, sonra yine dayanamaz bilet parasını da verip, gönderirdi.
Hele tek yayla 3 ok birden atıp, 3 düşman askerini öldürmesi yok mu? Kaç kez kendimize yay ve ok yapmaya çalıştığımızı şimdi gülümseyerek anımsıyorum.
Artık kimden duyduysak hatırlamıyorum; Cüneyt Arkın''ın karade, judo gibi uzak doğu sporlarının hepsini çok iyi bildiğini söylediler bize.
Hepimiz salon aradık Ankara''da, Uzak Doğu sporları dersi veren salon.
Sadece bizim mahalleden çocuklar değil, hemen her yerden çocuklar aktı o salonlara.
Türkiye''de belki de bu spor dallarına olan ilgi oradan başladı bana göre.
Cüneyt Arkın''ın filmlerini izleyip de karateci, judocu olan pek çok insan biliyorum ben.
Yaşım ilerleyip de gençlikten orta yaşa geçtiğimde ve sonrasında Cüneyt Arkın''ın diğer yönlerini de keşfettim.
Atatürkçü yanını gördükçe hayranlığım daha da arttı.
Ezilenlerin yanında olduğunu öğrendikçe saygımı kazandı.
Yılmaz Güney''e yapılana karşı çıkıp, ödülü reddetmesini görünce adamın tarifinin nasıl olacağı beynime kazındı.
Mesajları, sanatçı duruşu, Türklüğe bakışı, görüşleri.
Her geçen gün bir şeyler öğrendim ondan; ailemden biri gibi hissettim, baş köşemdeki yerini hep aldı.
Bu sabah ise dünyam yıkıldı.
"Cüneyt Arkın öldü" dediler, inanamadım.
Kapattım televizyonu, haberleri izlemezsem böyle bir şeyin olmamış olacağını sandım.
Ne yalan söyliyeyim; babamın, annemin vefatından sonra ilk kez gözlerimden akan yaşlara engel olamadım.
"Cüneyt Arkın öldü" lafını beynimden bir türlü atamadım.
Ama sonra düşününce...
Cahit Sıtkı Tarancı''nın şiiri geldi aklıma, mırıldanıp rahatladım:
"Kabrime çiçek getirenlere gülerim;
Gafil kişilermiş şu insanlar vesselâm;
Bilmezler ki, bu kabirle yoktur alakam;
Ben o çiçeklerdeyim, ben o çiçeklerim."
Ben de Cüneyt Arkın öldü diyenlere sorarım:
Nasıl dersiniz bunu; bilmez misiniz ki ölümsüzdür efsaneler!
Sadece dünya değiştirirler.
Kahramanımızdı bizim, yeşil gözlü dev adam!
Öyle kalacak.
Cüneyt Arkın bir efsane olarak hep bizimle yaşayacak.