BeIN Sports gerçekleri
GÜREL YURTTAŞ/ Yeniçağ
İŞTE KATARLILARIN PLANI! KULÜPLER NE YAPACAK, MİLYONLARCA BEİNSPORTS ABONESİ NE OLACAK?
Süper Lig''de yayın krizi var, Digitürk''ün Katarlı sahibi Beinsports''tan yayınladığı maçlar için verdiği yıllık 220 milyon doları 150 milyon dolara düşürmek istiyor. Bunu kulüpler kabul etmez. Peki kabul etmeyeceğini Katarlılar bilmiyorlar mı? Biliyorlar bilmesine de onların planı farklı. Çünkü zarar ediyorlar, daha fazla zarar etmek de istemiyorlar.
Peki neden zarar ediyorlar? Aldıklarında Digitürk zararda mıydı? Digitürk zararda değil, kardaydı. Önce bunu belirtelim. Sonra da işler nasıl bu hale geldi, geçmişten bugüne gelelim.
Haziran 2016''da 1 milyar dolarlık bir değerdi Digitürk. Spor kanalının adı o zaman Lig TV''ydi ve marka değeri de çok yüksekti.
Marka değeri 1 milyar dolar civarındaydı. Lig TV''nin sadece maçlar sırasında değil, maçlar olmadığında programlarının da izlenebilirliği yüksekti. Katarlılardan sonra hele de adı BeIN Sports olduktan sonra sürekli zarar etti.
Peki neden zarar etti? Cevabı açık: Televizyonculuğu hele de Türkiye''deki televizyonculuğu bilmiyorlardı da ondan. Öğrenmek de istemediler. Kendi bildiklerini okumaya inatla devam ettiler.
Lig TV kurulurken amaç sadece maçları göstermek değildi ki... Haber vermekti... Özel haber yapmaktı. Çarpıcı röportajlar yayınlamaktı. Canlı programlar sabah çok erkenden başlar, kapanana kadar devam ederdi. Tempo vardı, sürekli 100 metre koşan atlet gibi, depar vardı. Yarış vardı.
Kısaca televizyon gazeteciliği vardı Lig TV''de... Gazeteciliğin görüntülü hali. En azından günde bir kaç tane gazeteye haber olurdu Lig TV''deki röportajlar veya haberler. Dolayısıyla reklamı da boldu.
Hiç unutmam... O zaman Digitürk''ün en yetkili kişisine sormuştum;
- Canlı yayınlar için kulüplere 500 milyon dolar ödeniyor. Lig TV''de bu kadar da personel var. Kar ediyor musunuz?
Şöyle cevap vermişti:
- Ediyoruz. Maç yayınlarının öncesindeki, sonrasındaki ve devre arasındaki reklam geliri hemen hemen yayın parasını karşılıyor. Gündüz kuşağında ve maçların olmadığı akşamlardaki programların reklam geliri de maaşları ödüyor. Bir de abonelikten gelir var.
Sonra... TMSF''nin el koyması, 2 yıl sonra da Katarlıların alması...
Lig TV olan adını değiştirip Beinsports yaparak insanların alışkanlığını yerle bir ettiler önce...
Sonra Fransa''dan yönetici getirip başa geçirdiler. Kuruluşundan beri o kanalı sırtlayıp götüren insanları "Siz televizyonculuğu bilmiyorsunuz" diye saçma sapan gerekçelerle gönderdiler.
Şansal Büyüka gibi bu işin duayen ismini, Lig TV''yi Lig TV yapan en önemli kişiyi önce göz ardı ettiler, sonra da yolları ayırdılar. Maraton gibi marka değeri olan bir programı silip attılar.
Ercan Taner, Melih Şendil, Melih Gümüşbıçak, Öztürk Pekin, Onur Şahin gibi usta maç spikerlerinin yerine ne dedikleri bile belli olmayan, görüntüsü parlak ve düzgün, ama konuşması kötü spikerler buldular.
Bu Beinsports, öyle tuhaf programlar yaptı ve yapıyor ki maçların dışında; kimse dönüp de bakmadı, bakmıyor. Bu nedenle reklam geliri de düşük kalıyor. İzlenme oranı düşük olan programa kim neden reklam versin ki...
Zarar ede ede ede işte bugüne geldiler.
Yukarıda belirttim, tekrar edeyim. Kulüplere yıllık 500 milyon dolar ödüyordu yayın parası olarak Lig TV olduğunda Digitürk. Bu parayı düşürdü de düşürdü. Geçen yıl 220 milyon dolardı, şimdi "ölmüş eşek" fiyatı öneriyorlar, 150 milyon dolara kadar indiler yani. 500 milyon dolardan 150 milyon dolara inmek acı bir gerçeği gösteriyor aslında, futbolun değil bir markanın nasıl değerinin düşürülebileceğini!
Bu son teklifi kulüpler kabul eder mi? Bence etmez. Bunu Katarlılar bilmez mi? Bence bilir. Peki bu teklifin nedeni nedir? Bırakıp kaçmak istemelerinden olabilir mi?
"Biz bu işi beceremedik, en iyisi bir bahane üretip de çekilelim" diye düşünmüş olabilirler mi? Olabilirler. Tası tarağı toplayıp giderlerse şaşırmam. Şaşırmam da benim gibi milyonlarca Beinsports abonesi ne olacak, işte bunun peşini bırakmam.
Çünkü her aboneyle garantili sözleşme yaptı bunlar. Bir, iki yıllığına abonelikten ayrılmama sözü verdirdiler. Ayrılırsan parayı akıllarınca tıkır tıkır alacaklar.
Sen mahkemeye gitsen ne olur; geçen sürede alacakları yanlarına kar kalacak.
Onun için Digitürk''ün bu işten çekilmesi durumunda önce bunun çözülmesi gerekiyor, hem de bunlar ülkeyi terk etmeden.
Kulüplere gelince...Dediğim gibi kulüpler bunu kabul etmez. 350 milyon dolar beklerken, 150 milyon dolar ne? Duyduğuma göre şimdi harıl harıl sürüyormuş Futbol Federasyonu ile kulüpler arasındaki görüşmeler.
Çeşitli alternatifler var gündemde:
- Yayın ihalesi açık yapılsın, diğer firmaları da görelim. (Saran ve Acun Medya''nın ilgilendiği söyleniyor)
- Maçlarımızı her kulüp olarak kendimiz pazarlayalım. (Bunu büyükler istiyor. Anadolu kulüpleri istemiyor)
- Paketler ayrı ayrı satılsın. (Maç yayınını bir şirket, özetleri başka şirket, dijital yayını başka şirket, uluslararası yayını başka şirket gibi)
- Canlı yayınları bir değil, birden fazla şirketin alabilmesinin önü açılsın. Tekel olmasın. (Örneğin haftada 3 maçı bir kanal, başka 3 maçı diğer kanal, kalan maçları bir başka kanal göstersin gibi)
Şimdiye kadar TFF, kulüpleri bir şekilde ikna ediyordu Digitürk lehine ama... Artık iş işten geçti. Kulüp yöneticilerinin üzerinde ağır yük var şimdi. Bile bile zarara girecek değiller ya.
Kısaca bu iş baştan aşağı gösteriyor ki; "İş bilenin kılıç kuşananın!" İşi bilmeyenlerin elinde ne hale geldi 500 milyon dolarlık naklen yayın ihalesi gördünüz işte.