"Girin suya! Baştan oynuyoruz"
Diğer yazılarımda söyledim; AKP demokrasiye, seçimleri kazandığı sürece inanıyor. Kaybetmeyi bilmiyor.
YSK'nın İstanbul seçimlerinin yenilenmesi kararının özeti bu. Bu konuda kamuoyunun gözünden kaçan bir ayrıntıyı bu yazıda ilk kez aktaracağım.
Konu Recep Özel. AKP'nin YSK temsilcisi…
YSK, seçimlerin yenilenmesine dair kararı almak için Cumartesi-Pazar günleri toplanmak istemişti. Fakat Recep Özel'in hafta sonunda memleketindeki hıdrellez şenliklerine gideceğini bahane ederek YSK'nın karar almasını engellediği anlaşıldı.
Pazartesi günü yani kararın alındığı gün bir hamle daha yaptı.
Özel, o gün verdiği dilekçede daha önce reddedilen iddiaları tekrarladı. Sandık başkanı ve kurul üyelerinin, yakın akrabalarının FETÖ ile iltisaklı olduğunu öne sürerek, hatta 16 bin sandıkta bu sandık kurulu başkanları tarafından birer tane oy CHP'ye verildiğini iddia ederek seçimin iptalini istedi. Ancak bunun delilinin ortaya koyamadı.
Bu kez de sunum yapmak istedi. Aynı iddiaları anlattı.
Peki bu kadar bilgiyi nasıl elde etti?
İçişleri Bakanlığı'nın yardımıyla.
Bu iddialar karşısında YSK nasıl karar verdi?
Kamu görevlisi olmayan 250 sandık başkanının görev aldığı sandıklarda her birinde 300 oy baz alınarak 60 bin oyun sonuçları değiştireceğini düşünerek seçimi iptal etti.
Ancak sandık sonuçları bunları yalanlıyordu.
YSK ilçe seçim kurullarından AKP'nin itiraz ettiği sandık ve kurulları ile ilgili bilgileri istedi. Sonuçlar Pazartesi parti temsilcilerine verildi. Çok enteresandı.
AKP kamu görevlisi olmayan kişilerin görev yaptığı 19 bin 649 sandık ile ilgili itiraz yapmıştı. 16 bin 309 sandık tespit edildi. Kayıtlı seçmen sayısı 5 milyon 542 bin 726 kişi. Oy kullanan seçmen 4 milyon 642 bin 324 kişi. Geçerli oy sayısı 4 milyon 470 bin 825…
Peki sandık sonuçlarından ne çıkmış biliyor musunuz?
Yüzde 50,19 AKP oy almış.
Yüzde 47,09 CHP oy almış.
Bu bir milli iradenin gaspıdır.
Hafta sonundan Pazartesiye ne değişti. Hıdrellezi bahane eden AKP zaman kazanmak mı istedi?
O süreçte sandık kurulu başkanları ve üyeleri hukuk dışı bir soruşturmadan mı geçirildi?
Baskı işe yaradı…
Somut seçmenin iradesine müdahale edildiğinin ispatı olmadan alınan bu karar günlerce MHP ve AKP Genel Başkanı'nın YSK'ya yaptığı baskılar sonucu YSK üyelerinin aldığı siyasi bir karardır.
Bunca baskıya rağmen kararın 7'ye 4 oy çokluğu ile alınması bile içerde büyük bir direniş olduğunu gösteriyor. Kararda ret oyu verenler arasında YSK Başkanı Sadi Güven bile var.
Ama kararla ilgili bir ayrıntı daha var.
Aynı sandık kurulu başkanları 24 Haziran Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde de görev aldı!
31 Mart'ta aynı zarftan çıkan muhtar oyları geçerli, belediye meclisi oyları geçerli, ilçe belediye başkan adaylarının oyları geçerli sadece İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı oyları geçersiz sayıldı. İlçe seçimleri iptal değil sadece Büyükşehir Belediye seçimleri iptal edildi.
Yani şaibe olduğu iddia edilen sandıklardan AKP önde çıkmış.
Tam da bu sebeplerden dolayı bu karar hukuki değil siyasi bir karardır. YSK üyeleri "kendilerini aklamıştır." Türkiye'nin geleceği adına, demokrasisi adına hata yaptılar. Hukuka güvenin iyice azaldığı son yıllarda alınan bu karar Türk Milleti nezdinde kabul görmedi.
Büyük bir uyanışa imza attılar.
Bu süreçte, 8 yıl sonra bebek katili terörist Abdullah Öcalan ile avukatlarının görüşmesine izin verilmesi, ardından terörist başının mektubunun açıklanmasına izin verilmesi ve zamanlaması da manidar.
Peki, şimdi ne olacak?
Dr. Nihat Korkut Baysal'dan okuduğum gerçek bir hikayeyi örnek vereyim…
1940'lı yılların ortasında Adana Demirspor su topu takımı kurar. Takımın başına da Muharrem Gülergin getirilir. Ama problem şu ki Adana'da nizami havuz bir tanedir ve onda da pek sıra gelmez zengin çocuklarından.
Muharrem hiç gocunmaz. DSİ kanallarında çalıştırır Adana'nın gençlerini. Kendi de zaten 20 yaşında var yok. Demirspor'lu gençler kanala su verildikçe çalışarak önce Çukurova şampiyonu olurlar. Sonra İstanbul Moda Havuzunda Türkiye finallerine katılırlar. Gençler otobüste yatmakta maç günü havuza girip rakiplerini yener. Sonunda finale kadar gelirler. Üstelik antrenörlük ve kaptanlık yapan Muharrem'in parmağı da kırılmıştı. Rakibi 7-6 yenerler ama her biri kendi arabası ile gelen yalı çocukları ilk defa doğru düzgün havuz gören, otobüste yatan Adanalılara yenilmeyi yediremez kendilerine. Başlarlar itiraza "Efendim top beş gram normalden ağır "Adanalıların kaptanın eli sargılı oynadı." Bin tane itiraz. Üstelik anne - babaları da kalantor…
Hakemler şaşkın halde beklerken Muharrem Gülergin bu kadar tantanaya dayanamaz. Elindeki sargıyı çıkarır ve Demirspor tarihine geçen o cümleyi söyler; "Tamam lan! Girin suya! Baştan oynuyoruz..." Maçın sonunda Demirspor bu kez 12-0 kazanır. Demirspor ondan sonraki 16 sezon boyunca üst üste Türkiye Şampiyonluğunu alıp "Yenilmez Armada" ünvanı alır.
Yani demem o ki; yenilgiyi kabullenmeyip, mızmızlananlar durduk yere başlarına Yenilmez Armada belasını alır.
Ekrem İmamoğlu ceketini çıkardı ve gömleğinin kollarını sıvazladı.
Aynen yukarıda yazdığım hikâyedeki gibi "Girin suya! Baştan oynuyoruz" dedi.
Artık karamsarlık içerisine girmeden, safları daha da sıklaştırarak, daha bir inançla, daha bir kararlılıkla korkmadan bir daha çalışacağız.
Demokrasinin geleceği, hukukun üstünlüğüne sahip çıkmak adına bu seçim artık AKP ile Türkiye arasında olacak.