Gerçekten böyle bir karar alındı mı?
Geçtiğimiz hafta birer gün arayla Kırgızistan (31 Ağustos 1991) ve Özbekistan’ın (1 Eylül 1991) bağımsızlıklarının 21. yıldönümünü kutladık. Bu amaçla İstanbul ve Ankara’da çeşitli etkinlikler gerçekleştirildi. İstanbul Kültür Parkta çok sayıda Türk Dünyası meraklısının katıldığı organizasyonda Kırgız çadırları kuruldu, Kırgızlara has düğün merasimi, kermes, resim sergisi ve konserler düzenlendi.
Özbekistan Cumhuriyeti Büyükelçiliği ise bağımsızlık günü sebebiyle Ankara’da resepsiyon verdi. Özbek sanatçıların sahne aldığı resepsiyonda, Rusya, Ukrayna, Beyaz Rusya ve Türk Cumhuriyetlerinin büyükelçileri hazır bulundu. Dost ve kardeş ülkenin bu anlamlı gününde hükümeti temsilen hiç kimse yoktu. Üstelik bu tarz organizasyonlarda Bakanlar yer almasa bile genelde çok sayıda milletvekilinin katıldıkları görülürdü. Bu kez AKP milletvekilleri de yok denecek kadar azdı.
Hadi onları anladık. Ama bu davanın, misyonun vaktiyle öncülüğünü yapan ve gelecekte temsilcisi olmaya aday MHP üst yönetiminden kimseyi görememiş olmamız, üzüntüyle karşıladığımız gözlemlerimiz arasındaydı. En azından Türk Dünyasından sorumlu Genel Başkan Yardımcısı ve diğer divan üyeleri katılabilirdi. AKP’nin Özbekistan’a koyduğu bu tavır karşısında kardeşlerimize sahip çıkmak adına önemli bir mesaj olabilirdi. Parlamento düzeyinde ise MHP Iğdır Milletvekili Sinan Oğan’ın katıldığını belirtmek gerekir.
Resepsiyonda Orta Asya üzerine çalışmaları olan bir akademisyen arkadaşımızın aktardığı bilgi hayret vericiydi. Aktarılan bilgiye göre bir süre önce Dışişleri Bakanlığında bir toplantı yapıldığı ve bu toplantıda İslam Kerimov işbaşından gitmediği sürece Özbekistan’la ilişkilerin askıya alınması yönünde bir karar alındığını duymuş olduk. Ne kadar doğru olduğunu bilemiyoruz. Şu an için yetkililere ulaşarak teyit etme şansımız yok. Sadece söz ve eylemlerden bir takım çıkarımlar yapmak mümkün.
Peki bu karar doğru mu?
Siyasal ve yönetsel sistemde cereyan eden bozuk ilişkileri, Kerimov’un Türkiye’ye karşı algısını ve yönetim biçimini, oradaki dalkavukların yaşanan gerilimden vazife çıkararak Türkiye’nin kardeşlik projelerine nasıl engel olduklarını, bizim BM nezdinde Özbekistan aleyhine oy kullanmamızı ve daha bir çok olumsuzluğu bir tarafa bırakalım. Eğer sayacak olursak Kerimov başta olmak üzere her iki tarafın hatalarını sıralamakta zorlanmayız. Ancak Özbekistan halkı, tarihi ve milli mirası bizimdir. Yüreği Türklük sevdası için atanların gözünde Ankara, Yozgat, Kırşehir ne ise Semerkant, Buhara, Taşkent odur. İki devletin yöneticileri arasındaki anlaşmazlık ve çekişmelerin Türkiye ve Özbekistan halkları arasında bir soğukluğa neden olmasına izin verilmemelidir.
Ne var yani...
Böyle bir karar alınmış olsa bile bu gün kardeşlerimizin Bağımsızlık günüdür. “Bizim için Özbekistan halkı her şeyin üzerindedir” demek adına yüksek bir katılım sağlanabilir ve oluşacak samimi fotoğrafla gözüne perde inmiş yöneticilerin ön yargılarının üzerine gidilebilirdi. Doğrudur... Türkiye özellikle bir dönem ısrarlı girişimlerde bulunmuş ve istediği karşılığı alamamıştır. Ancak hariciyemizin eğer böyle bir kararı varsa, “biz elimizden gelen her şeyi ve bütün girişimleri yaptık” diyerek işin içinden çıkması mümkün değildir. Son olarak bu konuda Dışişlerimizden bir açıklama ya da düzeltme talebi gelirse seve seve yayınlamaya hazırız.