Gerçek Dr. nerede?..

Bağımsız(!) yargının üstüne büyük sis perdesi çöktü. En namlı hukukçular bile işin içinden çıkamıyor. Formülün bini 1 para..
“Yargının bağımsızlığı”,  “Yargının siyasallaşması”  yeni bir durummuş gibi tartışılıyor..
Dün, o tarafta olanlar bu tarafa, bu tarafta olanlar da o tarafa geçti..
“Adaletin tecelli etmesi için”  formül manyağı olduk.
Sergilenen iki yüzlülüğü ve  “adalet yerini bulsun”  tezgahıyla kurulan büyük oyunu anlamak için yakın geçmişten örnekler vermeye bugün de devam edeceğim. Allah izin verdiği sürece de çabalarım sürecek.
* Tarih: 19 Şubat 2001;
Anasol-M Hükümetinin Köşk’e gönderdiği kanun ve düzenlemelerin sıkça veto yediği günlerin ardından yapılan MGK toplantısı. Onun hemen öncesi; Başbakan Bülent Ecevit ile 10’uncu Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer arasında görüşmede tartışma çıktı. Toplantıda tartışma çok büyüdü. Sezer, Ecevit’e,  “Yürütme olarak yasamayı tamamen emrinize aldınız. Yargıya müdahale ediyorsunuz. Buna ne hakkınız var? Başbakan olarak yargıya müdahale edemezsiniz” diye bağırdı ve Anayasa kitapçığını önüne itti.
Bu tartışma siyasi tarihimize,  “Anayasa kitapçığının Ecevit’e fırlatılması”  olarak geçti ve malum 2001 krizi ve sonrası.
* Kasım 2002 seçimlerinden sonra Anayasa’yı değiştirerek, o dönem siyasi yasaklı olan Recep Erdoğan’a milletvekili olma yolunu açma tartışmalarında Ahmet Necdet Sezer;  “Demokrasi ve hukuk devleti ilkeleriyle bağdaşmayacak kişiye özgü düzenlemelerden kaçınarak, hukuku siyasallaştırmak yerine, siyaseti hukuk kurallarına uygun yapmaya özen gösterilmesi gerektiği” uyarısı yaptı. Ancak Erdoğan’ın milletvekili olabilmesini sağlayacak Anayasa değişikliği 13 Aralık 2002’de parlamentodan geçti. Sezer ise 18 Aralık’ta veto etti. Sezer, ikinci kez önüne gelen Anayasa değişikliğini onayladı ve referanduma gitme hakkını da kullanmadı.
O günlerde Recep Erdoğan’a siyaset yolu açan eski CHP Genel Başkanı Deniz Baykal bugünlerde Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün devlet krizine el koyması için mekik diplomasisi yürütüyor.
* Tarih: Ekim 2009;
Başbakan Recep Erdoğan, Oslo’da gizli gizli pazarlık masasına oturduğu terör örgütü PKK için meşhur(!) Habur açılımını yaptı.
34 PKK’lı terörist elini kolunu sallaya sallaya Türkiye’ye büyük bir şovla girdi. Teröristler için özel mahkeme kuruldu. Teröristlerin ayağına kadar gönderilen mahkemeye iktidar  “seyyar mahkeme”  muhalifler ise  “çadır mahkemesi”  ismini verdi. Ankara’nın bizzat talimatıyla görevlendirilen 4 savcı ve 1 hakim  “sürece zarar gelmesin”  diye çok çaba gösterdiler. Nasıl tutuklanamayacakları konusunda teröristlere sufle verdiler. İfadeler gayet güzel hukuki(!) bir şekilde kılıfına uyduruldu. 
Bugün taraftar medyada 5 yıldızlı tatilleri fotoğraf ve belgeleriyle ortaya dökülen Savcı Zekeriya Öz o günlerde, terör örgütü ile mücadele eden askerleri, hükümete muhalefet eden sivilleri, gazetecileri kodese tıkıyordu. Başbakan Recep Erdoğan,  “yargının bağımsızlığı” nutukları atarken, bir grup PKK’lının Habur Sınır Kapısı’ndan Türkiye’ye girdikten sonra serbest bırakılmasını ‘sevindirici gelişme’ diye nitelemişti. Erdoğan şöyle konuşmuştu:
“Habur Sınır Kapısı’nda yaşanan manzara karşısında umutlanmamak mümkün mü? Bu bir umuttur. Türkiye’de bir şeyler oluyor, iyi, güzel şeyler oluyor. Umut verici gelişmeler oluyor... 34 kişi sınırı geçti yasalarımız çerçevesinde bırakıldı. Bunu son derece olumlu ve sevindirici bir gelişme olarak gördüğümü ifade etmek istiyorum.” 
Toplum olarak en büyük eksikliğimiz ve de hastalığımız;
Ak ile karayı vakti zamanında anlayamamak, ayırt edememek.
12 Eylül 1980 sürecinde öyle oldu.
Turgut Özal döneminde öyle oldu.
DYP-SHP döneminde öyle 
oldu.
Anayol’da öyle oldu.
Anasol-M’de öyle oldu.
Geldi devri AKP, değişen çok fazla bir şey yok.
Büyük plan, aktörler değiştirilerek tıkır tıkır işletiliyor. Siyaset sahnesinde yeni büyük organizasyonlar var. Hoca; kondisyonu yetersiz, yorulan oyuncuları daha diri olanları ile değiştiriyor.
Ne zaman aklımız başımıza gelecek?
Öcalan Başbakan olunca mı?..
İçinde bulunduğumuz sıkıntıları tedavi edecek, bizi sağlığa kavuşturacak gerçek bir Dr. aranıyor..
Ama nerdee!..

Yazarın Diğer Yazıları