Genelkurmay, “adaletin tecelli edeceğinden” ümitli!..
Yeni adli yıl AKP iktidarında alışageldiğimiz gibi açıldı.. Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu, acı gerçekleri yine dile getirdi. Eleştiriye mercimek tanesi kadar tahammülü olmayan iktidar her zamanki gibi yaptı; tehditler savurdu. Anlaşılan, bildik numara ve tezgahlar yine devreye sokulacak. Metin Feyzioğlu’nu ve işlerine gelmeyen Baro Başkanlarını görevlerinden edecekler. Bunu açıktan ilan eden de “seçim sistemlerini değiştiririz” diyen Sadullah Ergin, bağımsız yargının teminatı olması gereken Adalet Bakanlığı’nın başındaki isim.
Hal böyle olunca; kafamdaki sis bulutları dağıldı.
Kafasına balyoz üstüne balyoz yiyen Genelkurmay’ın niye sus pus olduğunun yanıtını herhalde bu sefer kesin olarak buldum!..
Ya!.. İktidar, bir kanun önerisi ile Paşalığa terfi etme, Genelkurmay Başkanı ve Kuvvet komutanı olmayı “çoğulcu seçim yöntemine” bağlarsa.
TBMM bahçesinde önceki gün akşam düzenlenen Adli Yıl Açılış Resepsiyonunu, bu duygu ve düşüncelerle izledik. Komutanlara, “Adli Yılın açılışı dolayısıyla neler hissettikleri ve neler bekledikleri” gibi garip(!) sorular sorduk. İsim yazmamak kaydıyla aldığımız
görüşlerin ortak cümlelerini aktarayım;
“Adli Yılın adaletli geçmesini diliyoruz. Geçmiş yıllarda yaşananların bu Adli Yılda olmasını istemiyoruz. Bu Adli Yıl’da biz adaletin tecelli edeceğini umuyoruz. Bunlar tüm davalar için geçerlidir. Adaletin tecelli ettiğini, adaletin yerini bulduğu bir Adli Yıl geçmesi en büyük beklentimiz”
Bunları, suyuna tirit açıklamalar olarak yaftalamayın!..
Kimin kimle, nerede, ne sohbet ettiğinin pür dikkat takip edildiği ve raporlandığı AKP iktidarı döneminde bu cümleleri ismi yazılmamak kaydıyla da olsa komutanların ağzından almak az iş değil doğrusu. Hem açıklamalarda inceden(!) eleştiri de yok değil.
Her şey konuşulur da, Yeni Adli Yılın açılış resepsiyonunda Meclis bahçesinde yeni anayasa çalışmaları konuşulmaz mı?..
Anayasa Uzlaşma Komisyonu’nun aktif isimlerinden TBMM Adalet Komisyonu Başkanı Ahmet İyimaya’yı da bahçede yakaladık. Çalışmalardaki son gidişatı sorduk. İyimaya, komisyon çalışmalarının belli bir müzakere trendinde devam ettiğini belirtti. Ahmet İyimaya, “Anayasa görüşmeleri belli bir müzakere trendi yakaladı. Bütün maddeleri belli bir çerçevede görüşüyor, değerlendiriyoruz. Anlaşma noktasında tam bir mutabakat bulunmuyor elbette. Anayasa çalışmaları müzakere boyutunda iyi gidiyor” dedi. İyimaya, Anayasa’nın ilk 4 maddesindeki sıkıntıyı da yansıttı;
“İlk 4 madde konusunda bir anlaşma sağlanması çok zor görünüyor. Burada yapılan yorumları da biliyoruz. İlk 4 madde konusunda bir anlaşma umudu görünmüyor.”
Sizce Yeni Adli Yıl’da neleri ümit etmek lazım?..
Sendika depremi
Savaş tamtamlarının var gücü ile çaldığı Başkentte önemli bir gündem maddesi de Türk-İş Başkanı Mustafa Kumlu’nun istifası oldu. Hükümetle kuzu kuzu uyum içinde beraber yürüyen Türk-İş’teki bu istifayı “garipsemedim” desem yalan olur. Akla hemen, “Cemaat-Tayyip Erdoğan kavgasında sendikalar cephesi de mi hareketleniyor” sorusu geldi. Daha önce yapılan bir sendikal mücadelede kısmi sulh sağlanmıştı. AKP’ye son derece bağlı bir ismin sessiz sedasız istifası birçok iddiayı da beraberinde getirdi. Kumlu’nun patronlarla, işçiler aleyhinde yaptığı gizli anlaşmalardan falan bahsediliyor.
“Sendikalar cephesinde ne oluyor” u öğrenebilmek için eski sendikacı CHP İstanbul Milletvekili Süleyman Çelebi’ye başvurduk. Çelebi, Mustafa Kumlu’nun istifası ile birlikte Türk-İş’te olanları şöyle değerlendirdi:
“Son yaşanan süreçte çıkan yasalarda Türk-İş’in ortaya koyduğu iradeler, işçilerin, sendikaların aleyhine birçok yasa geçti. Sadece Türk-İş Başkanı değil, Türk-İş’in iradesi genel anlamda sıkıntılı bir yaklaşımdır. Kendi sendikaları eleştiriler yapıyor. Sendikalar yasası geçerken, özellikle komisyondan geçen yasanın daha sonra Başbakanın sendikalarla yaptığı görüşme sonucu bu konuda varılan sonuç, sendikalar adına aleyhte bir karardır. Oradan kaynaklanan bir tepki olduğunu biliyorum ama, yalnız oraya odaklanmak doğru değildir. Şu anda sendikalar ve özgürlükler konusunda ortaya konulan iradelerde Türk-İş’in çıkan yasalar konusunda mutabakatı var. Türk-İş’e bağlı birçok sendika ve işçiler zaten tepkililer. Sloganları da ” Suskun Türk-İş istemiyoruz. “ Kendi aralarındaki uzlaşmazlığın sonucudur.”
Tayyip Erdoğan yapılarının, en önemli kalelerinden biri olan Türk-İş’te “Eylül sendromu” mevsiminin başında çok önemli bir çatırdama yaşandı. Savaş tamtamlarının sesinden Türk-İş’teki çatırtıyı pek duyamadınız ama, Okyanus ötesindeki büyük müteahhitin yıkım taşeronları ustaca döşedikleri dinamitleri patlatmak için ilk fitili ateşlediler.