Genel Merkez Artık Yeter!
MHP'de son 5,5 ayda yaşananlar siyaset tarihine geçecek nitelikte… Gün, gün, sayfa, sayfa…
Süreci anlatmaya gerek yok. Çok büyük bir mücadele verildi, hem siyasi iktidara hem de yıllardır yönetimi ellerinde tutanlara karşı…
Delegeler tarihi bir çoğunluk ile değişim istediler, arkasında durdular, çaba gösterdiler, emek verdiler.
Genel başkan adayları da keza öyle…
Ancak genel merkezin yaptıkları artık kabul edilebilir siyasi etiği çoktan aşmış durumda.
Yaptıkları girişimlerle Türkiye'ye aylar değil, yıllar kaybettiriyorlar.
Artık yeter!
Oluşturdukları kaos diline, bu tehditlere dur denilmesi gerekiyor.
En ufak bir özeleştiriden, değişim talebinden, haklı istekten dolayı ülkücülere, gençlere demediklerini bırakmayanların söz söyleme hakkı ortadan kalkmıştır.
Bu yazının yazıldığı dakikalarda, Bahçeli'nin "Kurultay tarihimiz 10 Temmuz'dur ve ben de adayım" şeklindeki sözlerle yayınladığı basın açıklamasındaki ifadelere özellikle dikkat çekmek istiyorum.
"Milliyetçi Hareket Partisi'ni meşgul ederek şirret amaçlarına ulaşacaklarını zanneden gafiller saklı ve ertelenmiş hesaplarını görmenin beklentisiyle oyun içinde oyun tezgâhlamışlardır."
Bu üslup bırakın MHP'yi hiçbir siyasetçiye, hele de açıklamayı yazılı olarak yapıldığı düşünülürse, hiç kimseye yakışmamaktadır.
Kendi insanına, aynı değerleri savunduğu kişiye, mahalle ağzıyla "şirret, gafil" gibi ifadeler kullanılmaz.
Açıklamanın devamında "Davamızı eritmek, kemirmek ve tarihi yürüyüşünü kösteklemek maksadıyla siyasi ve hukuki operasyonlar acımasızca icra edilmiştir" deniliyor.
Bu sözleri söyleyenlere, yazanlara sormak gerekiyor… "Tarihi yürüyüşünüz" sırasında nasıl oldu da:
Atatürk'e hakaretler eden, PKK'nın gazetesi Özgür Gündem'i matbaalarında basan gazeteler size destek olup, manşetlerine taşıdı?
Seçimlerden önce size etmedikleri lafı bırakmayan yandaşlar için ne değişti de size övgüler dizmeye başladılar?
Siyasi partiler kanununa, mahkeme kararlarına rağmen kimler yetkisiz mahkemelerle 15 Mayıs'ı engelledi? Valiliğin Ülkücüleri tehdit ettiği o açıklamaları nasıl kabul edebildiniz?
Dert belli, niyet belli.
Bir şekilde koltukta kalmak, bir şekilde Ülkücüleri kontrol altında tutabilmek…
Yargıtay'ın kararından sonra acilen toplanıp, dakikalar içinde salon tutup, kurultay tarihi verenlerin "iyi niyet" taşıdıklarını söylemek "çok iyi niyetli" bir tutum olacaktır.
Yargıtay'ın kararına göre kurultayı toplama yetkisi Çağrı heyetindedir.
Buna rağmen hakaret dolu açıklamalar yayınlayıp, tıpkı 15 Mayıs'taki Ankara toplantısındaki gibi şenlik havasında geçecek bir kurultay ortamı bozulmak isteniyor.
Ama artık yeter…
İnsanlara hakaret eden, geren, kavga isteyen bu açıklamaların sahipleri, sizlere hiçbir şey olmayacak, bunu en iyi siz biliyorsunuz.
Sadece makamlarınız olmayacak, sıfatlarınızın önüne "eski" ibaresi eklenecek…
Ama bu yaklaşımlar, bu ifadeler, bu oluşturulan kaos ortamı binlerce Ülkücü genci kutuplaştırıyor, geriyor.
"Biz yoksak, parti de olamaz" diyerek kendilerine "kutsaliyet" atfeden anlayış artık sona ermiştir.
Ankara'dan, Gündoğdu'dan yakılan ateş, giderek büyüyor.
Üniversitelerdeki teröre, sokaklardaki huzursuzluğa, ülkeyi saran etnik ırkçılara, ümmet adı altında gerçekleştirilen soygunlara kulaklarını tıkayanların, söz konusu kendi koltukları olduğunda bu denli yırtıcı ve inatçı olmaları da unutulmayacak.
Bırakın insanlar, bu kadar büyük bir mücadeleden sonra, olgun ve sakin bir şekilde kurultaylarını yapsınlar.
MHP'ye operasyon yapıldığı doğrudur.
Operasyonu da Ülkücü irade, Ülkücüler demokratik hakkını kullanarak yapmaktadır, gerisi laf ü güzaftır.
O yüzden Ülkücülerin birbirine girmesine, gerilmesine, hakaret ve tehdit dolu açıklamalarla çatıştırılma gayretlerine müsaademiz yoktur, olmayacaktır!