Gelecek kuşaklara devredilecek stratejik sorunlar
"Türk çocuğu doğuştan askerdir" özdeyişi, tarihten gelen bu gerçeğe dayanır. Atatürk: "Ordu, milletin bir parçasıdır." "Ordumuz, Türk Birliğinin, Türk Kudret ve Kabiliyetinin, Türk Vatanseverliğinin çelikleşmiş bir ifadesidir." diyerek Ordu ile Milleti bir tutmuştur. Atatürk, Ordunun siyasetin dışında tutulması gerektiği ilkesini her fırsatta vurgulamış ve uygulamıştır.
Balyoz, Ergenekon, Askeri Casusluk gibi kumpas davaları, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin, Cumhuriyet'in ve Atatürk'ün eserlerinin yerle bir edilmesini hedefleyen birer darbeydi. Bu darbe ile 2.232 yıllık köklü tarihe sahip Türk Silahlı Kuvvetleri'ne karşı, milletin var olan güveni zedelendi. Atatürk'e ve Cumhuriyete bağlı iyi yetişmiş, seçkin personeli, "hukuksuz" olduğu aşikâr olan bu kumpasta tasfiye edildi. Liyakatle, hak ederek belli yerlere gelenlerin; Atatürk'e, Cumhuriyet'e ve millete bağlı subayların tasfiye edilmesine gerekli tepki gösterilmedi. Ve ne yazık ki işbirliği yapıldı.
Yüzyılın en büyük hukuksuzlukların yaşandığı düzmece davada hüküm giyen silah arkadaşları için, "Kasaptaki ete soğan doğramam" denildi. Silah Arkadaşlığı, Orduya Sadakat, Birlik ve Beraberlik Duygusun, Adalet, "kasaptaki ete ve soğana" kurban edildi.
"Türkiye bağırsaklarını temizliyor…" diyerek, Atatürk'e, Cumhuriyet'e, Devlet'e, millete bağlı olan insanlar aşağılandı.
2011-2015 dönemi, darbe girişiminde bulunan FETÖ'cülerin altın çağını yaşadığı; Askerlik Andı'na, yurduna, Cumhuriyet'e, Atatürk'e bağlı subayların tasfiye edildiği yıllar oldu.
Askerlik Andı: "Vatana, millete, Cumhuriyet'e ve Atatürk'e bağlılık sözleşmesi" değil miydi? İç Hizmet Yönetmeliğinde: "Her Askerde Bulunması Gereken Ahlaki ve Manevi Nitelikler"den "Cumhuriyete, Yurda ve Millete Karşı Sevgi ve Bağlılık" birinci özellik değil miydi? Buna rağmen,15 Temmuz Hain Darbe Girişimi'ni yapan teröristler, darbe öncesi üst rütbeye yükseltilerek Silahlı Kuvvetler'de en kritik görevlere getirmemişler miydi?
***
1877-1878 Osmanlı Rus Savaşı, Ordu için bir felaketti. Balkan Savaşı, siyasete bulaşmış ordu için ikinci büyük faciaydı. 15 Temmuz 2016, TSK için üçüncü büyük felaket oldu. Bu felakete neden olanların Türk Ulusu'na anılarını yazma borçları var… Çünkü, TSK'da Devlet'e, millete, Atatürk'e ve Cumhuriyet'e bağlı personelin tasfiyesiyle Türkiye'nin gelecek kuşaklarını da etkileyen stratejik sonuçlar ortaya çıktı:
- Türkiye-Suriye sınırının 37 kilometre güneyinde bulunan Türk toprağı Süleyman Şah Saygı Karakolu (Türbesi), 22 Şubat 2015'te bulunduğu bölgeden tahliye edilerek sınırın yaklaşık 200 metre yakınına getirildi. Suriye'deki Türk toprağının terki anlamındaki bu tahliye, Cumhuriyet tarihinde bir ilkti.
- Yunanistan, Lozan Barış Antlaşması'na ve diğer uluslararası antlaşmalara aykırı olarak "Askersizleştirilmiş" adaları silahlandırdı. "Ege'de Antlaşmalarla Yunanistan'a Devredilmemiş Ada/Adacıklar"ın uluslararası hukuka aykırı olarak statüsünü değiştirdi. Savaş nedeni sayılabilecek bu adımları atan Yunanistan, Cumhuriyet tarihinde bu denli cüretkâr olmamıştı.
- Türkiye'nin 911 kilometre uzunluğundaki Suriye sınırı, terör üreten bir coğrafyaya dönüştü. ABD, Suriye'de PKK/PYD terör devletçiği kurdu. Helikopter verdi. Her türlü eğitim, silah ve mali destek sağlamayı sürdürüyor. Türkiye, ABD'ye yeterli tepkiyi gösteremedi. Suriye'deki PKK/PYD terör örgütü etkisiz duruma getirilemedi.
- ABD Başkanı Biden, hiçbir Başkan'ın 2021'e kadar kullanmadığı sözde "Soykırım" sözcüğünü kullanarak, Türkiye'ye iftira attı. Ancak, bu iftira karşısında, ABD'ye gerekli tepki gösterilmedi.
- ABD ve AB, "Yüzyılın Projesi"ni (Sevr) canlandırmak için "Göç" akınını kullandılar. Türkiye, dünyanın en fazla göçmenini barındıran bir ülke oldu. "Yüzyılın Projesi"ni gerçekleştirme adımlarında, Türkiye ABD'nin bu tuzağını göremedi.
- Türkiye Rusya'dan S-400 hava savunma sistemi satın aldı. Bunun üzerine ABD, Türkiye'yi F-35 savaş uçağı üretim projesinden çıkardı ve satın alma anlaşması yaptığı F-35 savaş uçaklarını vermedi. Rusya'dan S-400 satın alan Türkiye, yaptırım uygulayan ve F-35 vermeyen ABD'ye, F-16 alımı için tekrar gitti. Bu politika, büyük bir çelişkiydi. Türkiye'nin F-35 üretim projesinden çıkarılması, Türkiye'yi hem ekonomik katkı hem de gelişmiş savaş uçağı edinme yönünde olumsuz etkiledi. Yunanistan ve Türkiye'ye karşı olan ülkeler mutlu olmuştu. Türkiye, risk analizi yapamadı.
- Gelinen aşamada, devletin kurumlarına olan güven sarsıldı. 6 Şubat 2023 depremi, kurumlara olan güvenin ne denli sarsıldığını ortaya koydu.
Ve Türkiye, gelecek kuşaklara Cumhuriyet tarihinde olmayan stratejik sorun ve tehditleri devretme durumuyla yüz yüze kaldı. Demografik yapısı değişen bazı yerleşim birimleriyle; PYD/PKK devletçiğiyle; dünyanın en fazla göçmenine sahip olan bir ülke konumuyla; ekonomik durumuyla, Ege'de Yunanistan'ın statüsünü değiştirdiği adalarla; kutuplaşma gerçeğiyle; liyakat sistemi çökmüş sistemle baş başa kalan bir Türkiye…
"Hak etmeyen sunulan alkışlar, onu daima baş belası haline getirir" sözü, hükmünü acılar yaşatarak ispat ediyor…