Geçti Bor'un pazarı
Geçti Bor'un pazarı sür eşeğini Niğde'ye...
Türkiye Barolar Birliği'nden "Türkiye" adını, Türk Tabipleri Birliği'nden "Türk" adını kaldırmak gibi bir hedef gösterdiler, Türk Şeker Fabrikalarından, "Türk" adını kaldırmak için fabrikalarını satmaya başladılar.
Muhalefet, "Şeker vatandır, vatan satılamaz" diye slogan buldu ama onlar ikişer ikişer satmaya başladılar.
Çünkü "Türk" adı vardı bu fabrikaların başında.
Türkiye Gübre Sanayi A.Ş diye bir kurumumuz vardı.
Çiftçiye, ucuz ve kaliteli gübre imal eder satardı. Tüm fabrikalarını sessiz sedasız satmışlardı.
Star TV'de Söz Hakkı programına davet etmek için ziyaret ettiğim dönemin Genel Müdürü, "Orhan Bey, tüm fabrikalarımız özelleştirilerek satıldı. Ne Türkiye, ne de Gübre adı kaldı. Makam masam ve koltuğum kaldı yadigar, bu bina da Çevre Bakanlığı'na verildi, ben de ceketimi alıp çıkacağım" demişti.
Türkiye adı silindi, gübre fabrikaları da satıldı.
Geçti Bor'un pazarı sür eşeğini Niğde'ye...
Türkiye Cumhuriyeti Devletinin simgesi, "T.C." logosunu kamu kurum ve kuruluşlarının tabelalarından kaldırdılar.
Atatürk adını spor salonlarından, futbol sahalarından, fotoğraflarını kamu kurumlarından kaldırdılar.
Geçti Bor'un pazarı sür eşeğini Niğde'ye...
Andımız ile büyüdük, okullarımızda sesimiz kısılıncaya kadar haykırırdık:
"Türküm, doğruyum, çalışkanım. İlkem, küçüklerimi korumak, büyüklerimi saymak, yurdumu, milletimi, özümden çok sevmektir. Ülküm, yükselmek, ileri gitmektir. Ey büyük Atatürk! Açtığın yolda, gösterdiğin hedefe durmadan yürüyeceğime ant içerim. Varlığım Türk varlığına armağan olsun. Ne mutlu Türk'üm diyene..."
Andımızı yasakladılar.
Geçti Bor'un pazarı sür eşeğini Niğde'ye...
"Tayyip'in Partisi" adı verip "Reis" adını da taktılar ki Türk Şeker Fabrikalarının satılmasının engellenmesi için çiftçilerin, işçilerin ve muhalefetin tüm çağrılarına rağmen Reis'in kılı bile kıpırdamadı.
Türkiye Cumhuriyetinin Tekel fabrikalarını satışa çıkartınca muhalefet, "sattırmayız" diye tutturunca dönemin Maliye Bakanı Kemal Unakıtan, ''Babalar gibi satarız'' dedi.
AKP 292 milyon dolara özelleştirme ihalesi ile "Nurol-Limak-Özaltın-Tütsab ortak girişimi MEY grubuna" sattı, alan ise 2 milyon 100 bin dolara, "Texas Pacific Group" adlı Amerikan şirketine sattı.
Milletin olması gereken yaklaşık 2 milyon doları bu 3 firma cebe attı.
Geçti Bor'un pazarı sür eşeğini Niğde'ye...
Hatırlarsınız, "AKP yerli ve Millî değil" başlıklı yazımda %100 Türk firmalarının nasıl %100 yabancı firmalara satıldığını kısa süre için yazmıştım da bugün sırası geldi.
Geçti Bor'un pazarı sür eşeğini Niğde'ye...
CHP milletvekilleri ihaleyi canlı izlediler, itiraz ettiler, "iktidara gelince devletleştiririz" diye tehditler savurdular ama.
Tutgu Gıda adlı şirket 330 milyon TL'ye Kırşehir'deki Türk Şeker'in fabrikasını satın aldı.
Doğuş Çay adlı şirket 336 milyon TL'ye Türk Şeker'in Niğde-Bor fabrikasını satın aldı.
Geçti Bor'un pazarı sür eşeğini Niğde'ye...
Şimdi tüm bu yaşananlar sonunda AKP'ye hesap sormak ve "Geçti Bor'un pazarı sür eşeğini Niğde'ye..." demek için Türk halkının önünde, 3 önemli sınav var.
Mart 2019: Yerel seçim.
Kasım 2019: Cumhurbaşkanı seçimi.
Kasım 2019: Milletvekili seçimi.
Türk milleti bu 3 seçimde, Recep Tayyip Erdoğan'a, "Geçti AKP'nin dönemi, sür partini muhalefete" der mi, demeli mi?
Not: Nükleer patlama yazımdaki matematik hatam nedeniyle değerli ve tabii ki dikkatli okurlarımdan çok sayıda uyarı aldım. Doğrusu şöyle olacaktır: 1 Cent 4 kuruştur. 5,55 Cent 22,2 kuruş eder. Hepinize sonsuz teşekkürler...