​​​​​​​Geçim sıkıntısı çekiyoruz

Son aylarda çok yüksek gelen Doğalgaz faturalarına halkın tepkisi yüksek oldu. Doğalgaza sık sık zam yapıldı ve fiyat artışı oldu. Aynı zamanda faturadaki vergiler kabardı. Buna karşılık halkın satın alma gücü aynı ölçüde artmadı.

Söz gelimi memur maaşlarının, işçi ücretlerinin enflasyona göre düzeltilmesinde, çalışan kesim kaybetti. Mutfak enflasyonu her zaman TÜİK'in açıkladığı TÜFE'nin üstünde kaldı. Halkın geçinme enflasyonu da bu nedenle ortalama olarak açıklanan TÜFE'nin üstünde kaldı. Sonuçta çalışanların satın alma gücü düştü.

2019 GSYH' da ve fert başına GSYH daralma nedeniyle toplumun harcanabilir geliri düştü. Dahası, üretim ithalat ara malına bağımlı olduğu için işsizlik oranı ve işsiz sayısı büyüsekte, küçülsekte artıyor.

Fiili olarakta Halkın geçimde zorlandığını çeşitli anketlerden görüyoruz. Söz gelimi Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK)'in açıkladığı Aralık 2019 Tüketici güven endeksine göre, hane halkı maddi durumunu gösteren endeks 2018 Aralık ayında 73.0 iken 2019 aralık ayında yüzde 58.8'e gerilemiş. Yani halk maddi durumundan önceki kadar mutlu değil.

Kadir Has Üniversitesi her yıl siyasi, sosyal konularda anket yapıyor. Türkiye 2019 sonuçlarına göre halkın yüzde 56.5'i ekonomik olarak kötü durumda olduğunu ve geçinemediğini söylüyor. En önemli ekonomik sorun olarak işsizliği görüyor. Doğalgaz faturalarında yüksek vergi yüküne, bu ankette de genel anlamda cevap veriyor ve verginin adil olmadığını söyleyenlerin oranı yüzde 84.5 e çıkıyor.

(Aşağıdaki tablo)

eee.JPG

*******

Aynı sorunlar uluslar arası kuruluşlar tarafından da dile getirildi. OECD Raporuna göre Gelir dağılımı eşitsizliğinde Türkiye, OECD ülkeleri içinde üçüncü sırada yer aldı. Gelir dağılımı Türkiye'den daha bozuk iki ülke var: Güney Afrika ve Meksika.

Aynı rapora göre Türkiye de yoksulluk riski Avrupa ülkelerine göre daha yüksektir. Yine toplam istihdam içerisinde yoksulluk oranı yüzde 12,8 iken, 2018 yılında bu oran 13,9'a çıktı.

Rapora göre, 2018 yılında nüfusun yüzde 32,2'si iki günde bir et, tavuk ya da balık içeren yemek ihtiyacını gideremedi. Nüfusun yüzde 30,4'ü beklenmedik harcamalarını, yüzde 19,1'i ise ev içinde ısınma ihtiyacını karşılayamadı.

Bu tablonun değişmesi gerekir... Her gün hepimiz bu tablodan nasıl çıkılır? diye yazıyoruz. Ancak tablo daha da kötüye gidiyor. Çünkü temelde çözüm anlayışı yanlıştır. Yoksul kalana bütçeden para dağıtarak yoksulluğu çözemeyiz. Tersine artırırız. Üretici nüfusu atıl bırakmış oluruz. Devletin para dağıtma yerine ,aynı paraların bir kısmı ile ve sonradan özel sektöre devredilmek üzere piyasaya girerek yatırım yapması ve istihdam yaratması gerekir. Ne var ki bu söylediğimin kısa sürede siyasi riski de var. Siyasi iktidarların popülizmden vazgeçip, uzun dönemli düşünmesi ve bu riski göze alması gerekir.

Yazarın Diğer Yazıları