Gazetecileri affetmeyin…
AKP hükümetinin yarattığı taraflı yargı, ne yazık ki gazetecileri yıllardır hedef alıyor. Gazetecilik suç değildir diyoruz ama siyasi baskıya boyun eğen savcılar ve hakimler gazetecileri "hukuken değil siyaseten" tutukluyor, yargılıyor.
Sözcü, Oda TV, Cumhuriyet, Yeniçağ, FOX TV, Tele1 TV ve özgür medyada görev yapan daha birçok gazeteci siyasi tutuklu olarak cezaevlerindeler.
Onlar asla suçlu değillerdir.
Onların tek suçu özgür gazeteci olmaları ve AKP hükümetinin hukuk dışı uygulamalarını haber ve yorum olarak halka sunmalarıdır.
İnfaz yasasındaki değişiklik yapılması yani "af yasa teklifi" Türkiye Büyük Millet Meclisinde görüşülüyor.
Uyuşturucu baronları, hırsızlar, uğursuzlar, yolsuzluk yapanlar, rüşvet alanlar, hak yiyenler, hukuku çiğneyenler "cezaevleri dolu" mantığı ile serbest bırakılacak.
Bugünlerde muhalefet partilerinin sözcülerine bakıyorum gazetecilerin de af kapsamına alınması için çağrıda bulunuyorlar.
Hayır, kabul etmiyorum.
- Gazetecileri affetmeyin çünkü onlar zaten suçsuz…
- Gazetecileri affetmeyin ancak savcı ve hakimlere yaptığınız siyasi baskıyı kaldırın…
- Gazetecileri affetmeyin, affederseniz suçluluklarını kabul etmiş oluruz.
- Hayır, onlar asla suçlu değiller…
- Onlar özgür gazeteciler…
- Onlar suç işlemediler ki af istiyorsunuz…
Değerli okurlarım,
Gazetecilik halka haberleri özgürce, tarafsızca, mesleki etik kurallara uygun, anayasa ve yasalara tabi olarak meslek icra etmektir.
Özgür gazetecilik anayasamıza ve yasalarımıza göre kamu hizmetidir.
Gazeteciler, halkın anayasa ile güvence altına alınan haber alma hakkı ve hürriyeti çerçevesinde görev yaparlar.
Günümüzün AKP iktidarının gazetecilere yaptığı baskı askeri darbelerde dahi yaşanmadı.
O kadar çok basın meslek örgütü kuruldu ki iktidarların, "böl-yönet" taktiği ile özgür gazeteciler tek yumruk ve tek ses maalesef olamıyorlar.
Platformlar, Konseyler, Federasyonlar, Cemiyetler, Dernekler…
Sayıları çok ama etkileri yok.
Değerli okurlarım,
Yandaş ve yalaka medyaya yağan kamu reklamlarını, özel sektör reklamlarını görüyorsunuz.
Cumhuriyetimizin onurlu tarihinde medyaya bu kadar büyük baskı yapıldığı asla görülmedi.
Meslek hayatımda merhum liderler,
- İsmet İnönü'yü - "Milli Şef"
- Süleyman Demirel'i - "Baba"
- Prof. Dr. Necmettin Erbakan'ı - "Hoca"
- Alpaslan Türkeş'i - "Başbuğ"
- Bülent Ecevit'i, - "Karaoğlan"
- Turgut Özal'ı - "Tonton"
- Prof. Dr. Erdal İnönü'yü izledim. "Beyefendi"
Onları şükranla, minnetle yad ediyorum. Ruhları şad olsun.
Gazetecilere hep hoşgörü ile yaklaşırlar, gazeteciler arasında ayrımcılık yapmazlardı.
Millet de onlara layık oldukları lakapları taktı.
Recep Tayyip Erdoğan'a AKP'lilerin taktığı lakap ise "Reis…"
Devlet Bahçeli'ye takılan lakap ise "Yandaş…"
Değerli okurlarım,
"Murat Ağırel'e mektup yazmak isteriz ama evden çıkamıyoruz" diyorsanız kolayı var. Ağırel'e bilgisayarınızda yazacağınız mektuplarınızı bana gönderin.
İşte mail adresim: orhan@yenicaggazetesi.com.tr
Onları kağıda dökeyim ve Murat kardeşimin adresine posta ile göndereyim.
"Ben yazar, gönderirim" diyorsanız işte adres:
Murat Ağırel Silivri 9 no'lu Cezaevi C/3 No:18 Silivri/İstanbul
Bu yöntem ile Ağırel'e yazdığı mektubu mail olarak bana gönderen Dr. Nuri Çağatay'a "mektubunuz postaya verildi" diyerek teşekkür ediyorum.
Değerli okurlarım,
Yeniçağ ailesine katılan usta gazeteci kardeşim Orhan Can'ın genel yayın yönetimindeki web sayfamız kısa sürede çok büyük atılım yaptı. Yeniçağ e- gazeteye abone olmanızı rica ediyorum.
Yeniçağ TV Youtube kanalına ise ücretsiz abone olursanız sevinirim. Benim ve yazarlarımızın yorumlarını ve haberlerimizi izleyebilirsiniz.
Hoş geldin Orhan kardeşim. Başarılar dilemiyorum çünkü mesleki kariyerinde kanıtladığın başarını sürdüreceğine inanıyorum…