​​​​​​​Gazeteciler acilen tahliye edilmeli

Demokrasi ve Atılım Partisi (DEVA) Genel Sekreteri Adalet eski Bakanı Sadullah Ergin'e, Yeniçağ yazarı Murat Ağırel ve paylaştığı "IBAN"lı mesaj için tutuklanan gazeteci Hakan Aygün ile diğer tutuklu gazeteciler için partisinin görüşünü sordum.

Ergin, "Mesnetsiz suçlamalarla keyfi olarak cezaevlerinde tutulan düşünce suçlularının ve gazetecilerin 'Yargı Paketi' kapsamında acilen tahliye edilmeleri gerektiğini vurguluyoruz. Temel haklarını kullanan hiç kimsenin kriminalize edilmemesi gerekir" dedi.

- Sordum: Yargı bağımsızlığı ortadan kaldırılmıyor mu?

Ergin: "FETÖ'nün 15 Temmuz 2016 darbe teşebbüsünden sonra malum tabirle "At izi it izine karıştırılarak" ve özellikle parlamenter sistemin sona erdirilmesinden sonra yargı bağımsızlığı ciddi anlamda zedelenmiş; siyasi keyfiyete göre meşru, adil ve ulusal / uluslararası standartlara aykırı yargılamalar yapılmasına sebep olunmuştur."

- Sordum: DEVA partisi olarak çözüm öneriniz nedir?

Ergin: "Sorunlarımızın yegâne çözümü, temel hak ve özgürlüklere saygı duyulması, yargının yürütmenin kontrolünden çıkarılması ve mahkemelerin yasal mevzuata uymalarının sağlanmasıdır."

- Sordum: IBAN tutuklamasını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Ergin: "Kimsenin inancı ile oynanması savunulmaz. Ancak bu tür paylaşımlar, şiddet, kin ve nefret yaratmayacağı sürece suç olmamalı. Hoşumuza gitmese bile yasalarımıza göre suç teşkil etmeyecek bu tür sözler suç olmamalı Anayasa Mahkemesi kararları var, Avrupa İnsan Hakları, Mahkemesi kararları var. Yargıya yön gösterecek açıklamalar var."

- Sordum: Yeni yargı paketini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Ergin: Bağırıp çağırmadan kavga etmeden siyaset yapmak istiyoruz ve güzel sözlerle sakin şekilde anlatınca da muhalefet yapmamış sayılıyoruz.

Siyaset anlayışı olarak krizden istifade edelim diye bir anlayış olamaz. Küresel musibet yaşıyoruz. Ülkemizin en az hasarla atlatmasının gayretinde olmalıyız.

Ama alınan tedbirler tam olmayabilir, uygun üslupla gündeme getiriyoruz. DEVA Partisi Türkiye'nin Korona Virüs öncesi yaşanan politik yapının değişmesi için bir yıl önce yola çıktı.

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile bu gidişatın Türkiye'nin hayrına olmadığını söylüyoruz.

Modern bir ceza adalet sisteminin ve adil bir yargı sisteminin tesis edilmesini öneriyoruz.

Temelde ceza hukuku mantığına ve toplumsal adalete aykırı olan bu yaklaşımdan vazgeçilmediği sürece bir yandan cezaların arttırılmasına ilişkin kanun değişiklikleri; diğer yandan infaz sürelerinin kısaltılmasına ilişkin düzenlemeler bir döngü ile birbirini takip edecektir.

- Sordum: Karşı olduğunuz hükümler neler?

Ergin: "Yargı Paketinin; temel haklarından istifade eden insanlara, muhaliflere, insan hakları savunucularına ve keyfi olarak tutuklanan kişilere karşı ek bir ceza aracı haline getirilmemesi gerekir.

Keza gerek uluslararası kuruluşlar gerekse de Avrupa Birliği Değerlendirme Raporlarında Türkiye'deki terör örgütü propagandası suçları ve terör örgütü üyeliği suçlarında ciddi delil eksikliklerine rağmen tutuklamaların yapıldığı ve hükümlerin verildiği ifade edilmekte, ayrıca bu durum sivil toplumda da sıklıkla dile getirilen herkes için malum bir durumdur."

***

Değerli okurlarım,

"Temsili Cuma namazı" kararını duyunca Diyanet Başkanı aklını mı yitirdi diye düşündüm.

Dini bir vecibe bu kadar mı siyasi bir karara alet edilir?

Cuma namazları her hafta seçilen bir camide, seçilen kişilerle, "temsili" olarak kılınacakmış.

Benim gibi evinden çalışan Ankara'nın tanınan emlak müşaviri Salim Taşçı ile sohbet ediyordum. Taşçı, "Camilere arınmaya gidilmez, arınarak gidilir" dedi.

Müteahhitlik yapan Kadir Erenyılmaz'ın, "Cuma namazını, İstihkak namazı ile birleştiriyorum abi" sözünü anımsadım.

"İstihkak namazı" kılındığını hiç duymadım diye safça sorunca şu yanıtı vermişti:

"Kamu kuruluşundan istihkakımı almak için Cuma namazlarına giden müdürün hemen sağında saf tutuyorum. Sağ olsun Cuma namazlarını sayesinde aksatmadan kılınca istihkakları da zamanında alır olduk abi…"

Ha "temsili namaz", ha "istihkak namazı" fark etmez.

İkisinin de kutsal İslam dinimizde yeri yoktur…

Değerli okurlarım,

Ankara'daki askeri dikimevi aklıma geldi ve neden devreye alınmadı diye soracaktım ki Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar'dan açıklama geldi.

Akar, "Milli imkân ve kabiliyetleri kullanarak şu an itibarıyla Dikimevi Müdürlüklerince haftada toplam 1 milyon maske, 5 bin tulum, İlaç Fabrikası Müdürlüğü'nce de haftada 5 bin litre alkol bazlı dezenfektan üretilmektedir" dedi.

Bu durumda ben de bakan Akar'ı ve emeği geçenleri kutluyorum…

dfs-004-001-011.jpg

Yazarın Diğer Yazıları