Beşiktaş kendine gel

GÜREL YURTTAŞ / YENİÇAĞ

Muhabirlik dönemimde Akaretler''deki kulüp binasına giderdim sık sık. Transfer dönemlerinde üst katta görüşmeler yapılırken alt katta diğer muhabir arkadaşlarım gibi açıklama yapılmasını beklerdim.

Zaman zaman rahmetli Cemil abinin (Kulüp Müdürü Cemil Ulusel) odasında ısmarladığı çayı içerken doyumsuz sohbetine eşlik ederdim. Cemil abi kendine özgü bir insandı. Kokusu, sigara içişi, içini çeke çeke konuşması, bazen boşluğa dalması... Şu anda yazarken bile o günleri yaşıyorum. Kulübün alt katında duvarlarda tarihteki futbolcuların kimisi yağlıboya tablo şeklinde fotoğrafları bulunurdu. Onun o güzel lafını tekrar tekrar duymak için yukarıdaki görüşmede bulunan futbolcunun adını belirterek sorardım:
- Abi; imzayı attırsalar ya şu adama.

Önce içini, sonra da da sigarasının dumanını içine çeker, elleriyle o fotoğrafları göstererek konuşurdu:
- Şuraya bak Gürel; görüyor musun? Kimler geldi bu kulüpten, kimler geçti. Hepsi de kendisine göre büyük adamlardı. Ama burada asıl olan Beşiktaş''tır. Beşiktaş olmasa kimsenin büyüklüğü de olamaz. Onun için işte önce Beşiktaş. Ben burada oturuyorsam sebebi Beşiktaş. Sen karşımda oturup, haber peşinde koşuyorsan onun da sebebi Beşiktaş.
Cemil abiyi yeri gelmişken bir kez daha sevgi, saygı ve özlemle anıyorum.

Bu sözlerin değerini sonraki yıllarda çok daha iyi anladım. Şimdi hele... Ben de benden sonra gelenlere anlatıyorum. Sadece Beşiktaş için geçerli değil bu; Fenerbahçe ve Galatasaray için de öyle.

Onun için işte önce Beşiktaş diyerek; kulüplerin yaşamasının, büyük olduklarını anlamasının gerçeği ile görevimi yapmaya çalışıyorum.

Şimdi de Beşiktaş için diyorum ki;

- Beşiktaş kendine gel.

- Giresun''daki futbol Beşiktaş''ın büyüklüğüne yakışıyor mu?

- 1-0''ı korumak için vakit geçirmeye çalışmak, korkmak Beşiktaş''a yakışıyor mu?

- Ofsayt olup olmadığı tartışılan bir golün geçersiz sayılmasıyla alınan 3 puana böyle sevinmek Beşiktaş''a yakışıyor mu?

- Bu kadar iyi oyuncular varken, hakikaten güçlü bir kadro kurulmuşken plansız, programsız, taktiksiz, ''saldım çayıra mevlam kayıra'' türü oyun Beşiktaş''a yakışıyor mu?

- Kendi sahasında ve seyircisi önünde Fenerbahçe''yle berabere kalmaya derin bir oh çekmek Beşiktaş''a yakışıyor mu?

- Hepsinden önemlisi... Artık büyük takım hocası olmadığı açık açık ortaya çıkan, hatta bağıran Valerien Ismael Beşiktaş''a yakışıyor mu? (Neler yaptığını ya da yapamadığını tek tek anlattırmayın şimdi tekrar bana. Geçen sezondan beri kaç kere yazdım. Merak ediyorsanız dönüp bir bakın.)

Sonuç olarak diyorum ki...

Fenerbahçe ve Galatasaray gibi Beşiktaş Türk futbolunun temel direğidir. Bu direk içten içe çürürse bu Türk futbolunu da etkiler. Ne yayın gelirlerine para veren bulunur (Böyle düşük paralarla anlaşmalar yapılır), ne de tribünler dolar. Seyir zevki olmayan futbolu kim izler. Ayrıca Milli Takım da işte böyle Lüksemburg, Faroe Adaları maçları gibi maçlar oynar.

Son sözüm Sayın Ahmet Nur Çebi ve arkadaşlarına. Bunca olumsuzluğa rağmen nedendir bilmiyorum sürekli Valerien Ismael''in arkasında olduğunuzu söylüyorsunuz. Niye? Merak ediyorum evet soruyorum niye? Takım resmen göz göre göre eriyor. Biraz daha ''arkasında olmaya'' devam ederseniz yarın çok geç olacak. Bu camianın yetiştirdiği ne değerler var. Konu paraysa eğer merak etmeyin ben söylüyorum; hiç biri zora sokmaz sizi, para bile konuşmaz. (Samet Aybabalı Feda dönemini hatırlatırım). 

İşte duramadım. ''Bana ne'' diyemedim. Doğru bildiklerimi görevim gereği bir kez daha söyledim. Daha ne diyeyim? Bekleyelim, görelim.

Yazarın Diğer Yazıları