24 Temmuz şehidini unutma Beşiktaşlı

GÜREL YURTTAŞ / Yeniçağ

Ne zaman 24 Temmuz gelse 1987''nin 24 Temmuz''unu anıyorum yeni baştan.

Zihnime çakılı bir çivi sanki. Her 24 Temmuz''da oyuyor içimi! Kanatıyor, gözümden süzülen 2 damla yaş geçse de yıllar eksik olmuyor.

35 yıl önce tam da bugünlerde Beşiktaş, Abant''ta kampa girmişti. Gordon Milne''in ilk geldiği yıldı. Gordon yoktu; kampa ikinci dönemde katılacaktı.

Ben de genç bir muhabir olarak Abant''taki kamptaydım. 

Bir sabah kalktım. Yürüyüşe çıktım. Kafile başkanı Şan Ökten''le karşılaştım. "Birlikte yürüyelim" dedi; yürüdük. Sonra da Abant''taki otelde kahvaltı masasına oturduk.

Öyle tatlıydı ki sohbeti... Sevecen, şefkatli. Bir baba gibi.

Derken otelden içeri Metin Keçeli ve Ergun Gökalp girdi. Yanımıza geldiler, oturdular. İkinci dönem kampı (Gordon''un da katılacağı) Bartın''da yapılacaktı. Onlar da kamp yapılacak yeri kontrole gidiyorlardı;''Beşiktaş''a uygun mu, değil mi?'' diye.

O günü unutamam hiç. Dakikası dakikasına aklımdadır. 35 yılda kaç kere yaşadım aynı anı; sayısını bilmiyorum. Ama ses tonlarını bile hatırlıyorum.

Metin abi, "Gürel, bana bir kahve söyle" dedi, söyledim.

Sohbet ettik hep birlikte.

Tam kalkıyorlardı ki; Şan abiye;

-Abi sen de bizimle gelsene, dediler.

O önce istemedi.

-Yok çocuklar, siz gidin. Ben burada kalayım, dedi.

Ama sonra ne olduysa oldu ve odasına çıkıp üstünü giyindi, onlarla birlikte çıktı, gitti.

Bir kaç saat sonra da kaza haberi geldi.

Sonuçta Şan abi ölümsüzlüge göç etmişti. Beşiktaş''ın şehidi oldu. Metin abi ve Ergun abi de yaralıydı.

Ergun abi yıllarca bastonla gezdi. Şimdi o da yok hayatta.

Tanrı''ya şükürler olsun ki aylarca hastanede kalan ve dizinde platin takılı olan Metin abi hala hayatta ve her zaman yanıbaşımızda, en fazla bir telefon kadar uzakta.

Bu kaza Süleyman abinin (Seba) hayatını en çok etkileyen olaydır.

Ölene kadar Şan abiyi unutamadı. Ne zaman konu açılsa o otoriter adam gözlerinden yaşların akmasına engel olamazdı.

Çünkü o Şan abi Beşiktaş''ın da Süleyman abinin de hayatına yön veren, Beşiktaş''a hayat veren bir kaç insandan biriydi.

Biz çok sevdiğim Faik abliyle (Gürses) bir kitap yazdık.

Adı da "Süleyman Seba... Eski dostlar, anılar."

Bakın orada Metin Keçeli abimiz neler söylüyor. Süleyman abinin ilk başkan seçildiği dönem. Onlar önünü açmak için yönetime girmemişler. ''Abi biz yine dışardan para da veririz, destek de oluruz nasıl olsa'' demişler. Her zaman arkasındalar:Metin Keçeli anlatıyor:

 * * *

Başkan seçilmesinden sonra Süleyman abiyi bir, bir buçuk ay görmedim. Şan abiyle birlikte "İşleri düzene koysun, şimdi rahatsız etmeyelim. Hem yanında sık görünürsek yöneticiler yanlış anlayabilir" diyorduk.

Bu sıralarda Şan abi beni aradı;

- Metin, dedi; Süleyman istifa etmeye karar vermiş!

- Nasıl olur abi? Neden?

- Paraya darlanmış. Çok sıkışmış!

- Eee!

- E''si ne. Etmeyecek tabi. Gel beni al, Süleyman''la buluşacağız.

Şan abiyi aldım, Beşiktaş''a indik, Hanedan''ın bahçesine geldiğimizde Süleyman abiyi gördük; bizi bekliyordu.

- Neredesiniz yahu! Aramazsınız sormazsınız? dedi.

- Yanlış anlaşılır diye gelmedik; yoksa bak  bir telefon açtın hemen yanındayız, karşılığını verdi Şan abi...

- Ya sen hayırsız! dedi bana da...

- Abi buradayım ya, gibi bir şeyler söyledim ben de...

Sohbet ettik bir süre... Sonra istifa kararını tekrarladrı yine... Şan abi;

- Olmaz öyle şey. Kaç yıl uğraştık, didindik. Olmaz! Parayı da hallederiz bir şekilde, dedi.

O da;

- İyi o zaman... Maç yayını nedeniyle TRT''den 10 milyon lira alacağız. Spor Toto''dan da 3 milyon lira...

- ???

- Ama para hemen lazım. Siz bunları paraya çevirin, zamanı gelince de gelecek paraları alın. Yani borç verin.

Şan abi 10 milyon lirayı vereceğini söyledi, ben de 3 milyonu... Verdik de...

O sıralarda bir de balo yapıldı. Bana da bir masa satıldı.  Halbuki ilgisi yoktu. Zaten dediğim gibi benim masanın değiştiğinden haberim de yoktu.

Sonra bir gün Süleyman abi verdiğim 3 milyon liranın hesabını görmek için bana geldi. "Balodaki masanın parası şu kadar, al şu maç biletlerini de bu kadar falan" dedi, 3 milyon lirayı da böylece hesaplaşmış oldu! Şan abiyle de sanıyorum buna benzer bir şekilde hesaplaştı 10 milyonu!

 * * *

İşte Süleyman abi kulübün başında kaldı ondan sonra yıllarca.

Ve Beşiktaş Beşiktaş oldu.

İnsanoğlunun hayatından, yanı başından çok sayıda insan geçer.

Masalarda oturur, kadeh tokuşturur.

Tanışır, sohbet eder.

Kimi insanla defalarca kez oturursun, boşuna.

Kimi insanla bir kez bile oturursun; iz bırakır arkasında.

Şan abi iz bırakanlardandı.

Asla unutmadım, unutamadım kendisini.

Beşiktaş ve onlar benim hayatıma yön verdi, kişiliğime kişilik kattı.

Şan abiyi erken kaybettim. 35 sene olmuş.

Süleyman abi de sonsuzluk diyarında şimdi.

Neyse ki Metin abi hayatta, ne zaman arasam o sert sesiyle tam da karşımda.

Bazen diyorum ki kendi kendime. Na şanslııyım, babam, abim, can dostum olarak gördüğüm insanlar katılmış hayatımda.

Süleyman abiyi gözlerimi sonsuzluğa kapayana kadar unutmayacağım.

Şan abiyi her zaman anacağım.

Ne şanslıyım yarabbi; Metin abiyle 35-40 yıllık abi-kardeşliğim var; istediğim zaman arayacağım; buluşacağım.

Asıl şanslı Beşiktaş.. Ya onlar olmasaydı!

Süleyman Seba dönemi olmayacaktı, kimbilir Beşiktaş nereye savrulacaktı.

Bugün Beşiktaş Beşiktaş diye kalbiniz atıyor, koşuyorsanız arkasında... Seviniyorsanız maçlarında, gurur duyuyorsanız takımınızla. Onların eseridir bu; unutmayın.

Son söz: Beşiktaşlılar; onlardan bir Metin Keçeli kaldı hayatta; değerini bilin.

Metin abi Tanrım seni başımızdan eksik etmesin, uzun ve sağlıklı ömür versin.

Ne yaparız sonra... Boşlukta savrulmaktan başka...

Yazarın Diğer Yazıları