Finansal okuryazarlık şart
Dünyada pazarlık yapma konusunda en iyi ülke İtalya''dır. İkinci sırada ise Türkiye geliyor.
2 yıl önce yurt dışında bir elektronik mağazasında yaşadığım olay bana Türklerin ne kadar pazarlık yapmayı sevdiğini çok iyi anlattı. Dev elektronik mağazasında elektrikli süpürge alan Türk oradaki görevli ile pazarlık ediyordu.
Belki inanmayacaksınız ama 255 Euro''luk bu süpürgeyi adam 240 Euro''ya aldı. 15 Euro deyip geçmeyin sonuçta 160 lira.
Türk insanı pazarlık yapmayı hem seviyor hem de iyi beceriyor.
İmkânsız bir pazarlıkta bile son cümlesi "hiç olmazsa 1 lira indir de yaptığımız pazarlığa değsin" diye biten cümle de bize aittir.
Bu kadar pazarlık yapma gücüne sahip Türkler banka şubelerine gidince neden sus pus oluyorlar?
Neden bankaların kendilerine dayattığı şeyi kabul ediyor?
Mesela mevduat faiz oranı yüzde 15 dediğinde "16 olmaz mı" diyen kaç müşteri var?
Ya da kredi çekerken bu masraf çok fazla bunu biraz düşürün diyen?
Yok değil ama sayıları da parmak kadar az.
Mesela kredi alırken, bankacının aynı anda iki sigorta poliçesi kestiğinde neden itiraz etmiyor?
Bu sigortaların benim kullandığım kredi ile ne alakası var demiyor? Ya da ben aldığım krediye karşılık sana zaten faiz ödüyorum bu ekstra masraf neden diye sormuyor?
Yine son günlerde sıklıkla gündeme getirdiğim bir konudan bahsedeceğim.
Paranın daha yüksek faiz iddiası ile banka tarafından 3 ile 5 gün arasında vadesizde tutulması. Yani hiç faiz vermeden.
Mesela Türkiye''de iştiraki bulunan yabancı bankalar bu ahlaksız teklifi kendi ülkelerinde yapabilir mi?
Örneğin İspanya''nın Bilbao kentindeki bir banka şubesinde bunlar yaşanabilir mi?
Ya da İtalya''nın Turin, Hollanda''nın Amsterdam kentinde?
Elbette hayır! Çünkü orada birincisi yasal düzenlemeler var. Yani otorite, bankaların hareket alanını net çizgilerle belirlemiştir. İkincisi oradaki banka müşterisinin finansal okuryazarlığı vardır.
Banka şubesine girdiğinde ne alacağını ve vereceğini bilir.
İmza atacağı belgeyi okur!
Faiz oranını basit yöntemlerle hesaplar.
Şimdi bir örnek vermek istiyorum. Türkiye''nin ilk 5 büyük bankasının bölge müdürlüğünün bayram öncesi vadesiz listesi. Dahası bir bölge müdürünün teşekkür maili:
Etiler Tuba …6 milyon, Maslak Hülya 4 milyon, Akaretler Necla 8 milyon, Şişli Nurten 6 milyon, Taksim Elmadağ Gülay 8 milyon…
Liste devam ediyor.
Bölge müdürü bu başarıyı alkışlıyor.
Bu rakamlar nedir biliyor musunuz?
5 gün boyunca bankadan hiç faiz almadan bankada yatacak paranın miktarı. Banka bu paralara hiç faiz vermeyecek ve bunu bir başka vatandaşa yüzde 25''ten satacak. Kâra bakar mısınız?
Dünyanın hangi ülkesinde böyle kâr elde eden bankacılık düzeni var?
Ya da dünyanın hangi ülkesinde düzenleyici ve denetleyici otorite böyle bir ticarete izin verir?
Yanıt Türkiye''de.
Şimdi soru şu:
Bir banka müşterisi hele ki 5-8-9 milyon lirası olan müşteriler, bankacı tarafından parasına hiç faiz verilmeden boşta tutması için nasıl ikna ediliyor?
Bugün faiz 18, bayramdan sonra 18.25 vereceğiz sözüne mi?
Oysa 5 günlük valörlü kaybının önlenmesi yani müşterinin kazanması için verilecek faizin 18.25 değil, 21.45 olması gerekiyor?
Banka müşterisi aptal mı parasını elin bankasına bedavaya bırakıyor? Ya da dediğim gibi bankacı hangi yöntem ve sözlerle ikna ediyor müşteriyi?
Burada dikkat edilmesi gereken iki şey var. Birincisi, yasal düzenleme olmaması nedeniyle bankacı müşterisini hedef baskısından dolayı kandırıyor, ikincisi ise banka müşterisinde yetirince finansal okuryazarlık yok.
Olmuş olsaydı bankanın bu ahlaksız ticaretine dur derdi.
Bu ahlaksız ticareti maalesef düzenleyici ve denetleyici otorite bitirmiyor. O halde bunu siz vatandaş olarak yapabilirsiniz.
Paranız için başka bankalardan teklif alıp, kuruşu kuruşuna faiz hesabı yapabilirsiniz. Bunun için iktisatçı olmanıza gerek yok. Bu işi 1 saniyede yapan program ve internet siteleri mevcut.