Finans piyasası kumar masasına döndü
Genel anlamda fabrika kuran, otel yapan fiziki olarak bir yatırım yapmış olur. Elindeki parasını, bankaya yatıran, Borsa'ya yatıran da yatırım yapmış olur... Ancak bu ikincisine finansal yatırım veya teknik anlamda "Plasman" deniliyor...
Gelişmiş ülkelerde, tasarruf edenler, genellikle kendi paraları ile yatırım yaparlar. Yani döviz bir yatırım aracı değildir. Bizde ise öteden beri enflasyon ve ekonomik istikrar sorunu nedeni ile döviz de bir finansal yatırım aracıdır. Hatta TL yerine zaman zaman kullanım aracı olmaktadır. O kadar ki bazı kiralarda ve satışlarda anlaşma yapılırken hep dolar veya Euro üzerinden yapılıyor. Dahası TL mevduat hesabı tutarına yakın Döviz Tevdiat Hesabı var. Parası olanlar bir cebinde TL, diğer cebinde döviz taşıyor.
Özetle TL'ye güven sorunu Dolarizasyona neden oldu.
TÜİK her ay finansal yatırım araçlarının, hem nominal hem de enflasyona göre düzeltilmiş reel getiri oranlarını açıklıyor.
Ağustos için açıklanan yıllık reel getiri oranlarına göre son bir yılda en yüksek reel getiriyi yüzde 40.36 getiri oranı ile dolar sağladı. Yani geçen sene 1 Eylül'de dolara 100 lira yatıranın parası enflasyondan sonra, satın alma gücü olarak 140.36 liraya çıktı.
Buna karşılık en yüksek reel kayıp, yüzde eksi 27.74 ile devlet iç borçlanma senetlerinde ve yüzde eksi 26.95 ile Borsa'da oldu.
Dolara yatırım yapan ile Borsa'ya yatırım yapan arasında 67.31 puan spekülatif fark var. Eğer getiriler arasında bu kadar yüksek fark varsa, o ekonomi aşırı kırılgandır. Bu kadar yüksek kâr ve zarar ancak kumar masasında olur.
***
Ağustos Ayı Finansal Yatırım Araçlarının Reel Getirisi
(TÜFE Bazlı-Yıllık )
2017
Yüzde 2018
Yüzde
Mevduat Faizi(Brüt) -0,62 -5,56
BİST 100 Endeksi 27,75 -26,95
Dolar 7,19 40,36
Euro 12,84 37,23
Külçe Altın 2,54 30,75
DİBS -3,76 -27,74
TÜFE Oranı 10,68 17,90
***
Öte yandan bir yıl önce Ağustos ayında da, bu senenin tam tersi, finansal yatırım araçları içinde en yüksek reel getiriyi yüzde 27.75 oranı ile Borsa sağlamıştı. Borsa emme basma tulumba gibi çalışıyor. Her ekonomide Borsa hareketlidir. Ancak bizdeki hareket spekülatiftir ve bundan dolayı aşırı kırılgandır.
Eğer bir piyasa kumar alanına dönmüşse, düzeltilmesi gerekir. Türkiye yeni değil öteden beri böyledir. Siyasi iktidarların işi de piyasayı başıboş bırakmak değil, rekabetçi piyasalar alt yapısını oluşturmaktır.
TL mevduatı ve DİBS yıllardır eksi reel faiz veriyor. Bu ağustosta brüt reel faiz 5.56 oldu. Bir de mevduat faizinden yüzde 10 ile yüzde 15 arasında vadesine göre stopaj kesiliyor. Hal böyle iken kim parasını bankada tutarak eritmek ister. İstemese de dolara, altına ve gayrimenkule dönmek zorundadır.
TÜİK bu verileri açıklıyor. Tasarrufun TL'de kalmayacağı belliydi. Buna rağmen iktidar neden düşük faizde ısrar etti?
* Bugüne kadar uluslararası kurumlar ve piyasada iş yapan kuruluşlar ekonomiyi dünyanın en kırılgan ekonomisi olarak gördü ve açıkladı. Ekonomi yönetimi hiçbir önlem almadı.
* 2003 yılından bu güne kadar cari açık veriyoruz. Biz ve herkes cari açık sürdürülemez dedi. İktidar aldırmadı.
* Bu köşede ve her yerde eksi faiz TL'den kaçışı hızlandırır dedik. Böyle diyenlere faiz lobisi denildi. Şimdi faiz sorunu paniğe dönüştü. İktidar yalnızca bakıyor.
Trump daha yeni... Türkiye'de kriz ağlarını 2003'ten beri örüyor. İktidar ise hep bakıyor. Şimdi istense de bu kriz önlenemez. Gerçekten işimiz Allah'a kaldı.