Fatih Saboviç Fenerbahçe'nin ihtiyacı olan şeyi açıkladı

FATİH SABOVİÇ / Yeniçağ

Türkiye''nin en büyük camiası, en büyük sivil toplum kuruluşu, her konuda öncül aksiyon alan bir yapı olan Fenerbahçe Spor Kulübü''nün kendi ''iç işlerini'' senelerdir çözemiyor oluşu beni hep düşündürmüştür. Dünkü Beşiktaş maçı bu sezon özelinde bir mesaj verdi, "Bu takım ve yönetim artık havlu attı(!)" diye haykırdı âdeta... Fenerbahçe''nin ihtiyacı olan tek şey artık bu camianın bilincine format atacak ya da güncelleme getirecek yeni bir ''oluş biçimi''dir. Mevcut yapı tepeden tırnağa değiştirilmediği takdirde yolun sonu büyük bir uçurum...

CAMİA KENDİ KENDİNE ANAFOR YARATIYOR...
Mesleğim gereği uzun yıllardır neredeyse her branşta Fenerbahçe''yi takip ediyorum. Bu sebeple Beşiktaş derbisi ve devamında yaşananlar beni neredeyse ''hiç'' şaşırtmadı. Fenerbahçe senelerdir aynı döngülerin içinde dönüp duruyor ve hiçbir şey değişmiyor. İsimler, sezonlar, branşlar gelip geçiyor ancak konu ''herkesin en büyük ilgi odağı olan'' futbola geldiğinde akan tüm sular önce iyice çağlayana dönüşüp, ardından bir anafor yaratıyor ve tüm camiayı içine çekiyor.

"KUPA KAZANMAMIZ ÇOK NORMAL BİR ŞEYMİŞ GİBİ GÖRÜLÜYOR"
Basketbolda göreve gelen Zeljko Obradoviç''i geçmişten bu yana çok yakından takip ettiğim için burada başarılı olacağına dair en ufak şüphem yoktu. Obradoviç aslında bu camiaya çok büyük bir ders bırakıp gitmişti. Geldiği ilk sezondan şampiyonluğa ulaştığı sezona dek her şeyi adım adım tasarlayıp, sonunda takımı EuroLeague''in ve dolayısıyla Avrupa''nın zirvesine çıkarmıştı. Peki Obradoviç''in şu sözünü anımsar mısınız? "3 gün önce kupa aldık. Fakat burada sorun olan, kupa kazanmamız çok normal bir şeymiş gibi görülüyor. Bazen insanlar çok yıl geçtikten sonra bazı şeyleri anlarlar. O zaman da gelecek."

SEVILLA MAÇI VE KENDİ AYAĞINA ''SIKAN'' TARAFTAR...
Her gelen yönetim ve hocanın sihirli değnek ile yapacağı bir dokunuşun bütün kupaları ve başarıları getireceğine olan bir hayalet inanç, Fenerbahçe taraftarları ve camianın ruhunu sömürüyor. Senelerdir sıkışan enerji; her şey yolunda giderken bile futbolcu ve basketbolcuların elinin ayağının birbirine karışmasına yola açıyor. Sevilla maçını hatırlayalım... Temposunu kazanmış ve rakibinin üzerine giden bir Fenerbahçe varken tribünden atılan maddeler Sevilla kalecisinin ''şovuna'' tanıklık etmemize yol açmıştı ve olası bir başarının önü dahi; o temposuzluk, geride kalan bir sürü oyun soğutulan dakika ile yitip gitmişti.

HER YENİ GELENE UYARLANAN ''KURTARICI'' MİSYONU
Fenerbahçe camiası her yeni gelen isme yönetiminden futbolcusuna, teknik direktöründen basketbolcusuna kadar bir ''kurtarıcı'' misyonu yüklüyor. Bu misyon da doğal olarak siz kim olursanız olun bir süre sonra bir metal yorgunluğu yaratıyor. Saha içi başarı ile saha dışı gidişat eşleşmediğinde de dünyalar herkesin başına yıkılıyor. Baskının ve dengesiz sevginin hiçbir zaman doğru sonuçlar getiremeyeceğini, kurban ve kurtarıcı rollerinin hiç kimseye bir faydası olmayacağını artık herkesin görmesi gerekiyor.

''DÜNYA ÖTESİ VARLIKLAR'' YÖNETSE YİNE OLMAZ!
Camianın geneli tepeden tırnağa aynı bakış açısıyla ilerlediği sürece bu kulübün ve takımın yönetimi dünya ötesi varlıklara dahi verilse; hiçbir sonuç alınamayacağı o kadar bariz ki... Fenerbahçe''nin ihtiyacı olan şey ne teknik direktörünün gidişi, ne yönetiminin değişmesi, ne de futbolcularının görevlerinden elinin eteğinin çekilmesi...
Sorulması gereken soru şu; "Derbide 1-0 öndeyken ve penaltı kaçırmışken, nasıl tek 1 futbolcu (Redmond) her şeyi yıkıp geçecek bir momentum yakalayıp geceyi darma duman ediyor?"

YANLIŞ TERCİHLER VAR, EVET AMA...
Sezon başından bu yana hep bir söz söylerim, "Saha içerisindeki futbolcular her şeyi bir kenara bırakıp Ferdi''nin %50''si kadar maçları isteseydi şu anda Fenerbahçe açık ara liderdi."
Peki bu neden gerçekleşmiyor? İşi çıkıp futbol oynamak olan oyuncular neden buna konsantre edilemiyor? Kadro tercihleri ve taktikler neden doğru şekilde aktarılamıyor ve sürdürülebilir biçimde uygulanamıyor?
Fenerbahçe camiası kendini her anlamda güncelleyemediği, bilincine format atamadığı ve yeni bir momentuma giremediği sürece daha çok sezon böyle ellerden kayıp gider... Sonra birileri çıkıp, "O suçluydu gitti, her şey düzelecek" der ve yine hiçbir şey düzelmez... Umarım herkes; şapkayı bir defa bile olsa önüne koyup bunları düşünür, düşünmekle kalmayıp eylemlerini de kalıcı şekilde değiştirir... Yoksa yolun sonu; kapkaranlık bir tünel ve trenin makinisti kayıp...

Yazarın Diğer Yazıları