Fenerbahçe ve Türkiye Cumhuriyeti
Türkiye Cumhuriyeti ile Fenerbahçe Cumhuriyeti ne kadar da birbirine benziyor, siyasi parti kongreleri gibi başlayan ve tamamlanan kongre yapan Fenerbahçe'deki gözlemlerimi kongre üyesi olarak bakın anlatayım.
İktidarı ele geçirip başkan seçilme yarışı: VAR
Muhalefetin ağır eleştirileri: VAR
Genel kurulunda itiş, kakış, slogan hakaret, yalan, iftira iddiaları: VAR
Slogan atma: VAR
Vaatler: VAR
Delegeleri ikna yarışı: VAR
Siyasi partilerin yaklaşık 1.200 Fenerbahçe'nin ise 26 bin oy kullanacak delegesi: VAR
İktidara gelince başarı vaadi: VAR
Ekonomi tartışmaları: VAR
Dış müdahale: VAR (Recep Tayyip Erdoğan'ın Aziz Yıldırım'ı işaret etmesi.)
Bütçe ve borçlanma: VAR
TV'lerin canlı yayınları: VAR
İşte görüyorsunuz Fenerbahçe Genel Kurulunda Aziz Yıldırım ile Ali Koç yarışında var olanlar ile 24 Haziran'da yapılacak Cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimleri arasında benzerlik var.
Siyasi partilerin genel kurullarına benzeyen genel kurul var.
***
Yazmazsam olmaz...
Afrin'de Türk Silahlı Kuvvetlerinin komutanlığını yapan kahraman bir generalin Recep Tayyip Erdoğan'ın Muharrem İnce'yi eleştirmesini alkışlaması eleştiriliyor tartışılıyor.
Genelkurmay Başkanı'nın Abdullah Gül'e gitmesini unutmadık ki.
Başkan siyasete bakar da komutanı siyasi eleştirileri alkışlamaz mı?
Alkışladı işte.
Ne var bunda?
İmam, cemaat ilişkisi var.
Ne kadar acı, ne kadar üzücü değil mi?
Türk Silahlı Kuvvetleri'nin üçte biri başlarında paşalar da olduğu halde meczup Fethullah Gülen'e inanıyor, hatta neredeyse tapıyor ve onun talimatı ile 15 Temmuz'da FETÖ kalkışması yapıyorsa ne kadar acı değil mi?
Demek ki kalanlar da siyasete o kadar bulaşmış ki üniforma ile siyasete alkış tutulması iktidar tarafından alkışlanıyor, muhalefet tarafından eleştiriliyor.
Türk askerinin düşürüldüğü duruma bakar mısınız?
Aslında "taraflı" ve "tarafsız" bir cumhurbaşkanı yaratırsanız taraflı ve tarafsız komutanlar da olur tabii ki.
Bir parti genel başkanı ile çay toplayan yüksek yargı başkanlarının olduğu ülkemizde bir paşa, siyasi eleştiriyi paşa paşa alkışlar elbette.
Tencere yuvarlanmış kapağını bulmuş, Türkiye'de siyasetin de askeriyenin de yargının da medyanın da çivisi çıkmıştır.
24 Haziran bu siyasi tabloyu ya düzeltecek ya da olduğundan daha ağır hale getirecektir.
Karar büyük Türk Milletinin oyları ile sandıkta belirlenecektir.
Tek adam rejimi mi demokrasi mi?
Huzur mu, huzursuzluk mu?
Diktatörlük mü, demokratik parlamenter rejim mi?
Karar vermek için sadece 20 gününüz kaldı.
İyi değil çok çok iyi düşünün.