Fakir daha çok fakirleşti

Ekonomik krizlerde, hükümetler hiçbir önlem almasa da, ekonominin iç dinamikleri canlanmayı sağlar. Alınan önlemler iki açıdan önemlidir. Birisi, ekonomik krizden çıkışı hızlandırır... İkincisi, ekonomik krizin tahribatını azaltır.
Krizin en önemli tahribatı, işsizlik ve yoksulluktur. Türkiye, krizi ciddiye almayan bir Başbakan ve bir hükümet nedeniyle, krizin her iki tahribatını da ağır yaşıyor...
İşsizlik oranı, harp yıllarını andıracak kadar çok yüksektir... Hem de maalesef yapışkan bir işsizliktir.
TÜİK’in rakamlarına göre işsizlik oranı yüzde 13 dolayındadır. Ancak yine TÜİK’in yayınladığı istatistiklerden hesaplanan gerçek işsizlik oranı yüzde 20 dolayındadır... Bu anlamda dünyada en ağır işsizliği yaşıyoruz.
Orta vadeli mali planda da işsizliğin devam edeceği itirafı yer almıştır.
Krize karşı etkin önlem almak için, önce krizin ne boyutta olduğunu, hangi sektörleri ve neden daha fazla etkilediğini iyi tespit etmek ve bilmek gerekir.
Başbakanın ve Hükümetin hiçbir zaman böyle bir yaklaşımı olmadı. Tersine, Başbakan krizin etkisini yok varsaydı. Plansız programsız ve parça parça alınan birkaç önlem de etkisiz kaldı. Örneğin, otomotiv sektöründe vergi indirimi, otomobil satışlarını artırdı. Ancak üretimi ve istihdamı artırmadı. İthalata yaradı.
Aslında, alınan önlemlerin yetersiz ve etkisiz olduğu tespitini, Türkiye’de faaliyet gösteren yabancı sermayeli şirketler de ifade ediyor... Yabancı Sermaye Derneğinin (YASED) bu şirket yöneticileri arasında yaptığı ankette “Alınan önlemler yetersiz kaldı” sonucu çıkıyor.
Öte yandan, fakirin daha çok fakirleştiği de, Dünya Bankası’nın da dahil olduğu başka bir anketten anlaşılıyor. 2102 aile arasında yapılan anket sonuçlarına göre ekonomik krizle birlikte:
Yoksul ailelerin geliri, yüzde 84 oranında düştü.
Orta gelirli ailelerin geliri, yüzde 15 oranında arttı.
Üst gelir düzeyindeki ailelerin gelirleri yüzde 10 arttı.
Anket sonucu krizin fakiri vurduğu, buna karşılık, zenginin krizi fırsata çevirdiğini gösteriyor. Demek ki Başbakan, krizi fırsata çevirmeliyiz dediği zaman zenginleri kastetmiş. Fakirleri ise dikkate almamış. Fakir yüzde 84 oranında daha fakirleşmiş. Zaten 6 milyon işsizin olduğu bir ülkede başka türlüsü de düşünülemez.
Fakirleşme, çalışan kesimde, tarım sektöründe, esnafta ve emeklide daha belirgin olarak ortaya çıktı.
Bütçe açıkları, tarımsal desteklerin, sağlık harcamalarının kısılmasını getiriyor. Emeklinin durumu zaten malum.
Halkın daha çok fakirleşmesi, toplam talebin düşmesi ve canlanmanın gecikmesine neden oluyor.
Krizi fırsata çevirenlerin başını, bankalar çekti. Merkez Bankası faiz oranlarını hızlı indirdi... Mevduat faizleri düştü. Bankaların dışarıdan buldukları kredi faizleri düştü. Yani bankalar daha ucuz kaynak sağladılar. Ancak tüketiciye ve işletmelere verdikleri kredi faizleri aynı oranda düşmedi. Bankaların kâr yüzdeleri arttı.

Yazarın Diğer Yazıları