Faizler eksi yazıyor

Türkiye İstatistik Enstitüsü Kurumu (TÜİK) Haziran ayında finansal yatırım araçlarının reel getiri oranlarını açıkladı. Reel getiri oranları, nominal getiri oranlarının, enflasyon oranlarına bölünmesi (oranlanması) ile bulunuyor.
Söz gelimi Haziran ayında mevduat faizinin nominal brüt getirisi 0.41’dir. Haziran ayında TÜFE oranı, 0.76’dır. TÜFE’ye göre mevduat faizinin reel getirisi -0.35’tir.
Haziran ayında mevduat faizinin brüt reel getirisi -0.35 olmasına karşın Hazirandan Hazirana geçen son bir yılda, yıllık brüt reel getirisi -1.62 oldu.
Mevduat brüt faizi üstünden ayrıca yüzde 15 stopaj ve yüzde 1 dolayında da BSMV alınmakta, yani toplam yüzde 16 oranında vergi alınmaktadır. Bu şartlarda mevduat reel faizi de yüzde 16 daha düşük olmaktadır.
Son üç yıldır mevduat faizleri eksi gidiyor.
Aslında faizler bütün dünyada eksi gidiyor. FED, on yıllık tahvillerin faiz oranını yüzde 2.5 yaptı ve fakat bu da yine eksi faiz demektir. Zira 2012 yılında ABD’de enflasyon 2.8 oldu. Bu sene hedef 1.7’dir. Ancak gerçekleşmesi bazı ekonomik şartlara bağlıdır.
Faiz oranlarının eksi olması enflasyonu hem olumlu hem de olumsuz etkileyebilir. Zira eksi faiz, tüketimin artmasına yol açabilir. Çünkü eksi faiz olunca para erir ve el yakar, ekonomik ajanlar tüketimlerini artırırlar. Tersi de olabilir. Paranın erimesine karşı, aynı satın alma gücünü muhafaza etmek için ekonomik ajanlar tasarruflarını da artırabilir.
Yine eksi faizler, diğer şartlar aynı kalırsa, borsanın artmasına yol açar. Yatırımların getirisi faizlerden daha avantajlı olduğu için yatırımların artmasına yol açar.
Türkiye’de eksi faizlerin, yatırımların artmasına etkisi zayıftır. Çünkü, spekülatif piyasa var. Mevduat ve gösterge faizleri eksi de olsa bankalar karteli olduğu için, yatırım kredilerinden yüksek reel faiz alıyorlar. Ayrıca siyasi ve ekonomik kırılganlık ve neticede risk yüksek olduğu için yatırım eğilimi düşük kalıyor.
Eksi faiz TL’ye olan talebi azaltıyor, dövize yönelim oluyor ve kurlar artıyor. Türkiye’de zaten TL yüksek değerli olduğu için sıcak paranın girmediği veya çıktığı dönemlerde eksi faizler bu artışı zorluyor.

BİST 100 Endeksi, Haziran ayında yüzde 15.59 oranında reel kayıp getirdi. Ancak son bir yılda yine de yüzde 20.96 reel getiri sağladı.
Küreselleşmenin getirdiği en büyük kırılganlık, sermaye piyasasının tamamıyla spekülatif alana kaymasıdır. Bu nedenle başta bizim borsa olmak üzere, Rusya ve bazı gelişmekte olan ülkelerde borsa, manipülasyon etkisi ile bir yılda ikiye katlanabiliyor. Bu da kırılganlığı artırıyor.
ABD doları ve Euro, haziran ayında yüzde 3.04 ve yüzde 4.71 oranında reel getiri sağladı. Dövizlerin aslında bir finansal yatırım aracı olmaması gerekiyor. Ne var ki TL’ye olan güvensizlik, döviz tutmayı da yanında getiriyor.
Külçe altın da hem haziran ayında hem de son bir yıl içinde reel kayıp getirdi.

Yazarın Diğer Yazıları