Faizler düşük mü?
Merkez Bankası’nın faizleri düşürmesi ve düşürmeye devam edeceğini açıklamasıyla, faiz tartışmaları da arttı.
Geçenlerde faiz konusunda yazdığım bir yazı için, farklı tepkiler aldım. Almanya’dan Sinan Yıldız’ın yorumu bana ilginç geldi.
Diyor ki: 25 Ağustos “Faiz şaşırtıyor” yazınızı okudum. Şöyle diyorsunuz:
“Tüketimin artması için de faizlerin düşük olması gerekiyor. Yüksek faiz tüketimin kısılmasına buna karşılık tasarrufun artmasına neden olur. Faiz yüksek iken, tüketim yapmanın maliyeti yüksektir. Çünkü tüketim yapan bu yüksek faizden vazgeçmektedir.”
Benim fikrim şöyle: Eskiden faizler çok yüksekti. Millet parasını yatırıyordu bankaya, kazandığı faizi harcıyordu. Tüketimde fazla sorun yoktu yanlış hatırlamıyorsam. Çünkü insanlar gelirini harcıyordu. Bugün ise insanların geliri tüketmek için yetersiz kalıyor.
Bence faizlerin düşmesi iyi bir şey, ama bu tüketimi kalıcı olarak yüksek tutmaya yetmez.
Öte yandan, aslında yüksek faiz-düşük kur’a karşı olan Ege Cansen de 26 Ağustostaki yazısında:
“Sevinelim mi, üzülelim mi? Edindiğim izlenime göre faizlerin düşmesi toplumumuzda üzüntü kaynağı olmuştur. Çünkü orta yaş üstü gazete okurlarının önemli bir kısmı, bütçesini belli bir faiz gelirine göre denkleştirmişti. Şimdi bu gelirleri düştü. Daha da düşecek deniyor. Mevduatımın anaparasına dokunmuyor, sadece faizini harcıyorum, dolayısıyla geleceğim güvencede diyenler paniklediler. Sırf bu sebeple harcamalarını kıstılar. Ücret artışlarının azalmasının, işini kaybedenlerin sayısının çoğalmasının yanında, yurtiçi talebin toparlanmamasının bir sebebi de faizlerin düşmesidir” şeklindeki bir tepkiyi dile getirmişti.
Türkiye de faiz-talep ilişkisi ile ilgili üç husus söylenebilir...
1) Merkez Bankası, gösterge faizi diyeceğimiz gecelik faiz oranlarını düşürdü. Ancak Türkiye şartlarında gösterge faiz, bankaların Merkez Bankasından borçlanma faizidir. Bu faiz de yüzde 10.25’tir. TÜFE’nin yüzde 5’ler dolayında olduğu bir ekonomide bu faiz düşük faiz değildir.
Diğer ülkelerde nominal faiz oranları daha düşüktür.
Bazı ülkelerin Merkez Bankalarının tespit ettiği cari faizler şöyledir:
Kanada 0.25
G.Kore 3.00
İngiltere 0.50
ABD 0.25
Mısır 10.0
Brezilya 11.25
Çin 5.3
Norveç 2.00
Hindistan 5.0
Türkiye 10.25
MB, faiz oranlarını düşürdü, ancak yüzde 4 dolayında reel faiz, kriz ortamında yine de göreceli olarak iyidir. Çünkü, alternatif plasmanlardan borsa küçük tasarruf sahibi için bir tuzaktır. Altına her zaman spekülatif saldırı olabiliyor. Kurların ne olacağını kimse bilemiyor. Türkiye’de kur hareketleri diğer ülkelerin kararları ve spekülatif sermaye hareketleriyle bağlantılıdır. Herkesin gayrimenkul alacak peşini ve geliri yoktur. Geriye yine faiz kalıyor.
Düşük faizin harcamaları artırması tek başına mümkün değil. Ancak, resesyondan çıkış için alınması gereken önlemlerden birisidir.
Ekonomide, iktisat politikası araçlarının etkili olması için, birlikte ve birbiriyle uyumlu olarak alınmalıdır. MB faizleri düşürüyor, ancak diğer iktisat politikası araçlarının da birlikte devreye girmesi için hükümetin de adım atması gerekiyor.
2) Düşük faiz, yatırımların da artmasına neden olur. Yatırım artışı da, gelir artışı ve talep artışı yaratır. Yani düşük faizin talep üstünde dolaylı etkisi de vardır.
3) Faiz geliri ile geçinenlerin nüfus içindeki oranı yüzde 2’yi geçmiyor. Bu oran, düşük faiz analizini etkilemez.