Faiz üstünden siyasi polemik
Başbakan, bazı bütçe konuşmalarında eskiden faiz daha yüksekti biz indirdik diyor. Gerçekte ise nominal faiz oranlarını karşılaştırmak, ya da nominal faiz üstünden yüksek faiz teşhisi koymak yanlıştır. Nominal faiz satın alma gücünü ve faizin reel etkilerini göstermez. Faiz analizi yapmak için, enflasyonun etkisini gidermek, yani reel faizi bilmek gerekir. Faiz tartışmasını reel faiz üzerinden yapmak gerekir.
Merkez Bankası'nın anketlerinden 2014 yılı için beklenen enflasyon oranı yüzde 8.32'dir. 2014 başından ocak sonuna kadar Merkez Bankası'nın referans faiz olarak ilan ettiği bir haftalık repo ihale faizi yüzde 4.5 idi. Eğer faiz oranı yüzde 4.5'te kalsa idi, bu sene reel faiz enflasyonun altında kalacak ve eksi olacaktı.
MB Ocak sonunda haftalık repo faizini yüzde 10'a çıkardı, Mayıs'ta yüzde 9.5'e düşürdü. Eğer yıl sonuna kadar yeniden değişmezse, 2014 yılında ağırlıklı ortalama olarak gösterge faiz oranı yüzde 9.25 olmuş olacaktır. Beklenen enflasyon olarak yüzde 8.33 olursa, gösterge reel faiz oranı yüzde 0.84, yani yüzde birin altında olur. Eğer yüzde 9.5 olan faiz oranı yüzde 1 daha inerse, gösterge faiz oranı eksi olur.
Mamafih, 2011 yılından beri mevduat reel faiz oranı hep eksi olmuştur.
Başbakan eksi faizle enflasyonun düşeceğini zannediyor. Oysa ki 2013 yılında gösterge faiz oranı ortalama olarak yüzde 4.875 'tir. 2013 enflasyon oranı da yüzde 7.4 oldu. Madem enflasyon sonuç, enflasyon faizi takip ediyor, neden 2013 yılında enflasyon daha yüksek oldu?
Aynı soruyu Ekonomi Bakanı'na da sormak gerekir. Bakan Zeybekçi ''Türkiye'de yaşanan enflasyon maliyet enflasyonudur. Maliyet enflasyonuna katkı veren şu an faizlerdir. Başbakan'ın şikayetini haklı buluyorum'' diyor.
Aslında faizler üretim maliyetlerini etkiler. Ne var ki yatırım, üretim ve pazarlama maliyetlerini etkileyen banka kredi faizleridir. Şu anda bankalar işletmelerin kullandığı taksitli kredi faizi için masraflar hariç yıllık yüzde 21, ipotekli ve teminatlı kredileri ile BCH kredileri için yüzde 19 faiz alıyorlar. Merkez Bankası faizi indirse de çıkarsa da bankalar aynı faizi alıyorlar. Mamafih geçen sene Mayıs ayı ile bu sene Mayıs ayı arasında MB haftalık repo faizlerini değiştirdi ve fakat bankalar kredi faizlerini değiştirmedi. MB faizleri indirdikçe, bankaların kârı artıyor. MB faizleri artırdıkça bankaların kârı azalıyor.
Kaldı ki 2004 enflasyon oranı yüzde 9.35 iken bugün hâlâ enflasyon on yıl önceki seviyesinin bazen üstünde, bazen altında seyrediyor. 2013 yılına kadar döviz kurları düşük kaldı. Üretimde kullanılan ithal ara malı ve ham madde fiyatları ile ithal tüketim mallarının fiyatları düşük kaldı. Buna rağmen enflasyon düşmedi. Çünkü enflasyonu kronik yapı kazanmıştır.
Enflasyonun kronik yapı kazanmasına, devlette hizmetlerin pahalı üretilmesi, piyasada oligopol ve kartellerin bulunması, spekülasyonun artması, ekonomide düşük verimlilik gibi faktörler neden olmuştur.
Devletten bir örmek verirsek. Şehir içindeki bir yol önce asfalt yapılıyor. Sonra bu asfalt kırılıp su geçiriliyor. Sonra tekrar kırılıp doğal gaz geçiriliyor. Sonra tekrar kırılıp telefon hattı geçiriliyor. Asfalt yama yama kalınca, yeniden asfalt yapılıyor. Bu bir yol maliyetinin en az üç katına çıkması demektir.
İhale kanunu her sene değişiyor. İhalede rekabet kalmıyor. Adam kayırma ihale maliyetlerini artırıyor.
Oligopol ve kartel yapıda, fiyatları talep değil, doğrudan üretici tespit ediyor.
Antalya'da 40 kuruşa olan domatesi biz 4 liraya yiyoruz. Aradaki stokçular kazanıyor.
Sonuç olarak; Başbakan'ın faiz düşerse enflasyon da düşer lafı havada kalıyor.