Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Adnan İSLAMOĞULLARI
Adnan İSLAMOĞULLARI

Ey yolcu! Rüzgârsan da dur...

Beni neden yalnız bırakın? Neden fısıldamıyor kulaklarıma artık ümidin.. gözlerinin ışığı neden ulaşmıyor bana.. aç köpekler dişlerken etlerimizi yıllarca ve yıllarca ve hasretken biz yıllarca ve yıllarca bize, bir tarih kadar büyüyen dağ gibi iyilerin cesetlerinin yanına bile gömemeyecek misin beni? Her gün bir adım daha yaklaşırken ölümün o soğuk soluğuna, ben biraz daha kirlenirken tevehhüm gayyâsında ve karalara bürünürken, yaslara boğdururken kendimi, tevehhüm kementlerine kendim geçirirken kendi boynumu neden beni yalnız bıraktın?

Senin nazarının değdiği mahlûkatı bile severken ben.. senin sessizliğinin ulaştığı dağları bir şaman âyinindeki gibi kutsarken ben.. senin gecelerinin önünde uzayıp giden ışıklara bürünmüş şehri takdis ederken ben ve o gecelere hayatımı verebilecekken ben.. senin güzergâhlarını adımlarken ve her bir adımda ismini.. biricik.. yegâne yeğân yegân sıfatını vird-i settar olarak çekerken ben.. sensiz bir dünya.. sensiz bir şehir.. sensiz bir gök.. sensiz bir yer.. sensiz iklimler.. sensiz sofralar.. sensiz bir hayat anlamsızlaşırken.. neden beni yalnız bıraktın..

Ne yapmalı?

Sâdece toprak mı olmalıyım.. üzerimde, yazıları bir okumanda silinmiş bir taş.. çapraz dizilmiş tahtalar mı olmalıyım salladığın ve sallayamacağını söylediğin küreklerden düşen toprakların sesine kulak kesilmiş.. kıbleye çevrilmiş başımın altına sıkıştırılmış ot mu olayım.. arkanı dönüp gideceğin ziyâretçisiz metrruk bir kabir mi olmalıyım..

Büyük sınavın.. cennetin ve cehennemin.. sıratın, mahşerin.. münker’in.. ve nekir’in karşısında un ufak mı olmalıyım sensiz.. daha mı acımasız olmalı zebânîler.. aç bir avcı gibi saldırsınlar mı bana.. daha mı çok yakmalı ateş.. daha mı boğulmalıyım altımda akıp giden kan ve irin ırmaklarında.. kan ve aşk diye irin mi pompalasın kalbim.. avuçlarımda korlar mı yansın sonsuza kadar.. ellerim sensiz mi kalsın.. ellerin bensiz.. bir hayıfken sen.. “keşke böyle bir geceden doğsaydı..” hayıflanmasının sevgisiyken sen.. kalplerin merkeziyken sen.. bir gönül istinadıyken sen.. yaslanamayacak mıyımız sana.. yaslanamayacak mısın bana.. bize..

Neden beni yalnız bıraktın?

Âhh.. Ne olur!..

Kimsecikler bilmez de, sen de mi bilmezsin, kimsecikler anlamaz da sen de mi anlamazsın, hüsran sürûr, günah sevap, sükût cevap, cezâ mükâfat, cehennem cennet, ölüm hayattır senden bana.. ezelî yakînim ebedî eminimsin bana..

Kimsecikler bilmez de, sen de mi bilmezsin, kimsecikler anlamaz da sen de mi anlamazsın, kırk katır ve kırk satır arasında ben çâresiz.. ben sağır.. ben kör.. ben dilsiz.. sessizliğe.. susmaya.. karanlığa.. mahkûm.. ben lâl-i ebkem.. tam da kalbime giren oklardan ben kan revân oluk oluk.. şifâsız.. nefessiz..

Yolum yoluna.. yönüm yönüne.. ömrüm seninle ve son nefesimde, kışların bahar, âlemin ağyâr, yalnız iki yarım ruhun bir olduğu bir istikbâl.. yer.. gök ve yıldızlar.. su.. toprak ve yağmurlar.. ay.. güneş ve deryâlar.. gündüz, gece ve zaman.. sana benzeyen tüm melekler ve Tanrı şâhit.. bir elimde ay, diğerinde sen, vazgeçtim ben kalanların hepsinden.. her şey sen, yalnız sen, bir tek sen.. bir melek şeytana dönüşebilir mi.. kalbi kuruyabilir mi.. gönlü bir çöle dönüşebilir mi hiç!..

Ya ayaklarımdan kırk katıra.. başımdan da kırk katıra bağlanarak doğuya ve batıya ve kuzeye ve güneye her yöne doğru kırbaçlanan katırların paramparça ettiği gövdem ya da kılıçtan keskin satırların altında doğranıp lime lime edilen ben.. râzıyım ikisine de.. kapım çalınıp “kim o” dediğimde “senim” diyen sesini duyamayacaksam eğer.. merâmımın tüm kelimeleri silinecekse boşlukta.. ulaşmayacaksa sana.. açılsın perdeler o vakit.. kapı aralık.. alsın içine beni.. o büyük kapının ardındaki karanlık... ve silinsin bir kez okumanda kabir taşımdaki yazı; “ey yolcu.. rüzgârsan da dur.. burada yatan benim üzerine toprak atamayacağım (.....)’dır...”.

Yazarın Diğer Yazıları