Eskisi gibi olmayacak

Artık hiç bir şey eskisi gibi olmayacak!
Dahası olmuyor. Ne borsa eskisi gibi coşkuyla yükseliyor, ne döviz düşüyor.
Hele faizler artık hiç eskisi gibi değil. Yükseliş trendine girdi.
Bütün dünya krizle boğuşurken biz dimdik ayakta durmuş iken şimdi ekonomimiz yaprak gibi dökülüyor.
İflas isteyen firma sayısında artış var. Gazeteler icra ilanı ile dolu. İcranın büyük bir bölümü bankalar tarafından yapılmış. Ya konut kredisi, ya da tüketici kredisi.
İyi de neden böyle oldu?
Necati Şaşmaz’ın dediği gibi bize nazar mı değdi?
Ortada nazar filan yok! Sadece balayı bitti!
Ünlü iktisatçı Nouriel Roubini, Türkiye’nin de aralarında bulunduğu diğer birçok yükselen piyasada son dönemde bir ekonomik yavaşlamanın yaşandığına dikkat çekerek “Balayı sona mı erdi?” diye sordu.
Bugüne kadar Türkiye bir balayı süreci yaşıyordu.
Üretmeden tüketiyor, bunu da sıcak para ile finanse ediyordu.
Bu kısır döngü elbette sonsuza kadar devam etmeyecekti. Bir noktada sıcak para Türkiye’yi terk edecekti.
Sonunda Türkiye’yi terk ediyor.
Türkiye bir nevi kaderiyle baş başa kalıyor.
Burnundan kıl aldırmayan ekonomi yönetimi çaresiz, paranın patronu Merkez Bankası ise körler orkestrasını yöneten şef gibi batonu sallayıp duruyor. Ancak onu ne gören var ne de ona uyan. Ortada karmakarışık bir ritim dahası kabus müziği var.
Merkez Bankası TL’yi güçlü göstereceğim diye 6.5 milyar dolar sattı ama döviz halen yükseliyor. Hatta her müdahale ile biraz düşen döviz sıcak para için daha ucuzdan alıp kaçma fırsatı yaratıyor.
Türk ekonomisindeki sıcak para ülkeye yaklaşık 8 yıldır tatlı bir hayat sundu. Hükümet aslında hiç bir şey yapmamasına rağmen ekonomi tıkırında gitti. Şimdi her şey ters gidiyor. Üstelik Merkez Bankası’nın dövizi düşürmek için çektiği faiz silahı da para etmedi.
Faizler uzun bir aradan sonra yeniden yüzde 10 seviyesine geldi. Bankalar deli gibi mevduat yarışına başladı. Çok değil daha 2 ay önce mevduata yıllık yüzde 5.5 faiz veren bankalar faiz yarışını başlattı ve aylık mevduata yüzde 9.50 faiz veriyor.


Sorun bundan sonra


Sıcak para Türkiye’ye hep girdi. Özellikle bankalar bu sıcak para dalgasından çok büyük kâr elde ettiler.
Yurt dışından yüzde 1’in bile altında bir faizle aldıkları dövizi Türkiye’de satıp, vatandaşa tüketici ve konut kredisi olarak verdiler. Nasıl olsa dolar yükselmiyordu. Bankalar faizsiz bu parayı vatandaşa ihtiyaç kredisi adı altında yüzde 40’a varan faiz oranıyla sattılar. Bu döngü bankaların kârına kâr kattı.
Sorun bundan sonra başlıyor. Bir çok bankanın çok ciddi sendikasyon kredisi var ve dövizdeki her 1 kuruşluk artış bu bankaları sıkıntıya sokuyor. Doların yükselişi özellikle 2 liraya doğru hareketi bankaların kâbus görmesine ve o kâr patlaması yapan bilançolarının zarara dönmesine neden olacaktır. Tabii ki bir başka kâbusları ise dönmeyen krediler olacaktır.
Bu durumda vatandaş ne yapmalı?
Son iki aydır söylediğim gibi ayağını yorganına göre uzatıp, zaruri hiç bir ihtiyacının dışında para harcamamalı.
Çünkü bu yazın ortasında bizi çok ciddi kış bekliyor!

Yazarın Diğer Yazıları