"Ergenekoncu okur" yaftası asmazsanız itiraf edeceğim:
Ayıp ediyorsun Vakit
En başta söylemek gerekirse; her gün düzenli olarak Yeniçağ, Milli Gazete ve Vakit gazetesinin haberlerini ve yazarlarını dikkatli bir şekilde severek takip ederim. Her üç gazetenin de, kendime göre olumlu veya olumsuz bulduğum tarafları hep olagelmiştir. Bunları baştan söylüyorum ki, soracağım sorular yüzünden Vakit gazetesi ‘Yeniçağ’ın okuru da Ergenekoncu’ yaftası yapıştırmasın.
32.gün programında yaşananları tüm Türkiye malum kanaldan izledi. Hemen belirtmeliyim ki benim görüşüm Serdar Arseven’in haklı olduğu doğrultusundadır.
Bunu belirttikten sonra Vakit gazetesinin “Arşiv” sayfasında yayınlanan başlığı sunuyorum: ‘Ergenekon dostluğu işte bu!’ Üst ayrıntıda ise; ‘Yeniçağ, yerli pravdacıların kimliğini ortaya koyan programın yayınlanmasından rahatsız oldu’.
Bu başlıklarla verilen haberin içeriğinde Selcan Taşçı’nın ‘Asıl skandal bu programı yayınlamak’ başlıklı yazısı sunuluyor.
Benim de okuduğum o yazıda Taşçı, kim haklı, kim haksız tartışmasına girmemiş, konunun ötesinde bu programda olacakların tahmin edilmesinin zor olmadığını bildikleri halde reyting uğruna Doğan kanalının buna aldırış etmediğine veryansın ediyordu. Üstelik yazıda belirtildiği gibi tekrar yayınlamasının tam bir skandal oluşuna dikkat çekilmişti. Tüm bunlara rağmen,Vakit gazetesi Yeniçağ gazetesi yazarını ‘Ergenekoncu’ ilan etmekten çekinmedi.
Tam bu noktada sormak gerekiyor:
Tarafsız bir şekilde anlatılıp, Doğan medyayı eleştirme yönünde yazılan bir yazı nedeniyle Selcan Taşçı’yı Ergenekoncu ilan eden Vakit, 28 Ekim 2008’de Zaman yazarı Bejan Matur’un köşesinde “Şunu görmek gerekiyor; Öcalan, İmralı’da gözlerden uzak, görünmezliğe hapsolduğu sürece onun etrafında biriken kutsal halesini hiçbir güç durduramaz.” şeklinde söylenen söz yüzünden “Zaman yazarının APO dostluğu” başlığı ile haber yapmış mıydı?
Ya da Bugün yazarı Gülay Göktürk’ün ‘özerklik’ çözümünü göstermesinin ardından “Bugün yazarından bölücülük” diye bir başlık atmış mıydı?
Ya da “Yenişafak yazarı bölücü kanalda” şeklinde haber yayınladı mı?
Tabi ki böyle haberler yapmadı.
Peki neden?
Örneğini verdiğim gazeteler AKP bülteni gibi çıktığı için olabilir mi?
Büyük ihtimal..
Peki şimdi 24 Mayıs günkü Vakit gazetesi yazarı Ayhan Bilgin’in ‘Ez te hasdıkım’ başlıklı yazısından bir kesit: “İşte elini açmak, yüreğini açmak hatta yüreğinin arka planını açmak budur. Abdullah Öcalan bu sürecin herkes için ‘mutlu son’la sonuçlanabilmesi için bu yapılmalıdır. Yani PKK gerçeğini tüm boyutlarıyla anlatmalı, tüm karanlık noktalarını Türk halkının endişelerini giderecek ölçüde aydınlatmalıdır. Bu yapıldığı takdirde herkesin birbirine açık yüreklilikle ve büyük bir samimiyetle “Ez te hasdıkım” (seni seviyorum) demesinin önünde hiçbir engel kalmayacaktır.” sözleri üzerine Yeniçağ gazetesi şöyle bir başlık atsa “Vakit yazarı çözümü Öcalan’da arıyor”. Yüzde yüz doğru bir haber olmaz mı?
Ayrıntıda ise “Vakit yazarı,köşesinde Abdullah Öcalan’ın adının çoğu yerde geçmesine rağmen, “bebek katili, terörist” şeklinde İmralı canisinin gerçek adlarını hiç kullanmadı” derse haksızlık mı yapmış olur.
Tabiki hayır.
O yüzden Vakit tüm AKP muhaliflerini Ergenekoncu ilan etmekten vazgeçmeli, gömlek değiştiren, yerine bol yıldızlı gömlek ithal edip onu giyen malum partinin bülteni gibi çalışmamalıdır.
Aksi takdirde Mehmet Şevket Eygi’nin “Aydın kemik yalamaz” başlıklı yazısını okumalarını tavsiye ediyorum...
* Adem Akağız
++++++
Önder Aytaç’a tepki, Yeniçağ’a destek
Verdiğiniz rahatsızlığın devamını dileriz
Böyle telefonlar Yeniçağ yazarlarının Taraf olanların rahatını kaçırdığını gösterir. Verdiğiniz rahatsızlığının daim olması dileğiyle.
* Selay Kantar
Türkiye Cumhuriyeti olmadığı kadar tehdit altında. Halkın uyanması gerekiyor ama medya gücü ellerinde. Bu süreçte bu mücadeleniz cesaret örneği.Yeniçağ yazarları sizleri çok takdir ediyorum.
* Levent Kalem
Aytaç’ın faturayı devlete ödetmenin yanında bulunduğu makamın gücünü kullanıp sizi baskı altına almak istemiş de olabilir... Neyse yayınınızdan sonra nereye çarptığını anlamıştır.
* Mehmet Bilgiç
Hala Taraf’ı okuyan demokrat insanlar varsa, Önder Aytaç’ın entellektüel görüntüsüne aldanmayın derim ben...
* Melahat Tabanlı
Bu insanlar kendilerini ne zannediyorlar. Önder Aytaç’ın sizi kibarca tehdit etmiş sayılmıyor. mu? Ne demek, ben de sizin hakkınızda iddialar yayınlarsam... Sindirilen milletin günah keçisi Yeniçağ mı olacak? Gerçek aydınlar neredeler?
* Erol Onan
Bugünkü yazılarınızdan biri Önder Aytaç ile ilgili... Çok ilginç bir anlatım. Sizi kutlarım. Fakat Aytaç’ı bir kaç ay önce Ceviz Kabuğu programında izlememiş olsaydım, anlattıklarınızın nefis bir kurmaca olduğunu bile düşünebilirdim, nasıl ki o programın sonuna kadar o kişinin de gerçek olduğuna inanamadığım gibi! İçine çip gibi gelmişti bana! Söylemleri, duruşları, davranış ve düşünceleri o kadar “garip” idi ki daha önce hiç rastlamamıştım bir benzerine...Uzaktan kurgulanan bir tip.. Hiç bir tarafı ile “bizlerden” olmayan bir kişilik...
Düşüncelerimizin doğru kulvarlarda oluşmasında büyük bir yüreklilikle ortaya koyduğunuz çalışmalar için sonsuz teşekkürler...
* Lale Gürman
Kaleminizin ucu bu vatanla oynayanlara sert batıyor sanıyorum. Kimse heveslenmesin! Biz varız ve bu ulusu yok edemeyeceksiniz. Büyük Önderimiz Kemal ATATÜRK’ün arslanları daha yok olmadı. Bizler onun ayak izlerinden yürümekteyiz ve aptal değiliz.
* Coşkun Uslu
++++++
Ayrık otu ile çiğdemin hikayesi
Birileri çıkıyor “1 Hazirana kadar süre veriyorum” diyor. Bizim Cumhurbaşkanımız ‘zaman daralıyor acele etmeliyiz’ diye adeta çırpınıyor.
Bu ülkede Kürt sorunu yoktur, bölücülük vardır. Bazıları her ne kadar bu suni haçlı kavram ve senaryosunu Türk milletine dayatmak istese de bizler kabul etmeyeceğiz.
Açılımlar sonucunda istekler yine bitmeyecek, “taviz tavizi doğurur” anlayışından da öte karşınızda ne kadar verseniz de doymayan, hep isteyen, isteklerini elde etmek için saldıran topluluklar olacaktır. Hadi bunu bir gerçekle pekiştirelim;
Arsızlığı ile ünlü ayrık otu ilkbaharda toprak dışında kalmış, bütün alan sarı sarı çiğdem açmış. Ayrık otu çiğdeme rica minnet ederek biraz toprak altında yer vermesini istemiş. Çiğdem “ayrık otu kardeş bak her taraf çoluk çocuğuz bize zaten dar geliyor yerimiz” demiş. Ayrık otu boynunu bükmüş “az bir toprağa kafamı sokar sizleri rahatsız etmem” demiş. Çiğdem kabul etmiş. Arsız ayrık otu az bir toprak kapmış durur mu... Her yere kök salmış. Çiğdem ayrık otuna şikâyete varmış: “Bak sen az bir kafanı sokacak yer istedin ama bütün alanı kapladın biz daraldık”
Ayrık otu “valla çiğdem kardeş benim rahatım yerinde daralan çıkar gider” demiş...
Daha düne kadar bir köprü satıldığında “Ne olacak be adam” diyorlardı.
Bugün Türkiye’nin stratejik konumundaki şirketleri satıldı.
Dün bir metre kare arsası satıldığında “Ne olacak be adam” diyorlardı. Bugün sınırlar satılmaya başlandı. Dün Kürtçe yayın yapılsın “Ne var bunda” diyorlardı, Bugün kürt parlamentosu istenmeye başlandı. Dün şehitlerin kanı yerde kalmayacak deniliyordu, Bugün PKK affedilip şehitlerden daha masum konumuna getiriliyor. Dün “Şehitler ölmez vatan bölünmez” diyorduk. Bugün “şehit de ölüyor vatan da bölünüyor”.
* Recep Kibaroğlu
++++++
İnsan üslubuyla beyandır!..
Fikri Akyüz’ün mayın tasarısı gibi çok önemli bir konuda devletin televizyonunda konuşabilecek bir donanımı var mıdır ?
Varsa, bu birikimi nereden gelmektedir?
Fikri Akyüz bildiğim kadarıyla, Yeni Şafak’ta yazıyordu. Herhalde birilerinin gözüne girdi ki, televizyonlarda yaşanan tartışmaların gediklilerinden. Hep hararetle, iktidarı savunuyor.
Devletin televizyonunda, Tamer Korkmaz, Fehmi Koru gibi kişiler sürekli ekranda.
Demokrasi şampiyonluğu yapan yandaş medyaya
bakıyorum da. O nasıl agresif üslup öyle!..
Star’da, Ahmet Kekeç diye bir yazar var. 29 Mayıs tarihli yazısının başlığı, ” Yürü Süheyl’im kim tutar seni?’’. Süheyl Batum’a yüklenmiş. Televizyonlarda konuştuğunu bilen nadir insanlardan bir tanesidir Batum.
Madem demokratsınız, o zaman sizden farklı düşünen insanlara da saygı göstereceksiniz. “Tek sesli bir Türkiye” mi amacınız ? Hem Ahmet Kekeç gibilere anımsatmakta yarar var “ İnsan üslubuyla beyandır ” ...
* Meftun Dinçer / İstanbul
++++++
Anırma riskine girmedi
”Cumhurbaşkanı isterse cinayet bile işleyebilir. Çeker tabancasını kırk kişiyi vurur devirir, polisin gözünün önünden elini kolunu sallaya sallaya geçer gider. Kılına bile dokunamazsınız. Gözaltına alamazsınız, tutuklayamazsınız, yargılayamazsınız. Çünkü “mutlak sorumsuzdur”, vatana ihanet dışında.”
Sabah yazarı Engin Ardıç böyle diyor.
Bu yazının başlığı da “Nah yargılanır!”
Bize göre konu Sayın Cumhurbaşkanımız değil, Cumhurbaşkanlığı.
Cumhurbaşkanları’nın kimilerini affettiğini duyduk da, mafyada bile rastlanmayan yöntemleri kullanabileceklerini duymadık. Ardıç böylesi canice bir yaklaşımı hangi anayasal dayanakla savunmuştur? İnsanları tabancayla öldürmekten zevk alabileceğini söyleyen Ahmet Altan, belki kendisine esin kaynağı olmuştur.
Yargılamaların ABD, Fransa v.s. gibi dünyada örnekleri olduğu için sadece “Nah” diyebilmiş.
ABD seçimleri öncesi “adı Hüseyin olan biri başkan seçilirse eşek olur anırırım” demişti ya, unutmamış görünüyor ki ikincisinden tırsmış. ABD için anırmayı göze alan, kendi ülkesinin Cumhurbaşkanı için riske giremiyor.
* H. Hüseyin / Ankara
++++++
GÜNÜN SORUSU
Fenerli arazileri temizleyene mayınlı araziler yanında eşantiyon mu?
Bir fener temizleyene, bir metrekare mayın beleş mi?
* Hüseyin Kernekli
++++++
Dayanıklılık ölçümü
30 bin kişinin ölümünden sorumlu, emrine ada tahsis edilen caninin sağlığına gösterilen ihtimam, üstelik estetik bile yaptırılırken, bu ülkeye hizmet edenlerden neden esirgeniyor? Meydanlarda terör örgütü yanında yer alanlar, kamu malına zarar verenler serbest gezerken, Türkiye Cumhuriyeti aleyhine her türlü söz eylem içindelerken, ülkesi için endişe duyan yaş ortalaması 60 olanlar neden cezaevindeler? Dayanıklılıklarını ölçüp, emeklilik yaş sınırını 70’e çıkarmak için mi?
* Nihal Tabak
++++++
BANKNOTLAR...
Paranın gerçek yüzü
Elinizi cebinize atın. Yeni basım kağıt para yanı kağıt banknotları çıkarıp önünüze koyun bakalım ne göreceksiniz?
AKP iktidarı kağıt paralarda 6 sıfırı attı, YTL olarak sarı ve mavi renkte basarak piyasaya sürdü.. Bunlar AKP bayrağının renginde olmasına rağmen kimsenin gıkı çıkmadı!
Şu anda basılan ve halen tedavülde bulanan, kağıt paraların ön yüzündeki Türk Bayrağı figürünün “Bugün gazetesi, Kanal Türk tv ve Bugün tv’nin sol üst köşelerindeki logoların aynı olması size neyi hatırlatıyor?
Ya da sizce ne ifade ediyor?..
* M. Salih Özbey
++++++
Vicdan azabı
Anlaşılan Fehmi Koru vicdan azabı çekiyor. Ee, acımasızca insanların haysiyet ve şerefleriyle oynamanın sonunda vicdan azabı çekmesinden daha doğal ne olabilir ki...
* Ali Çetin
++++++
Hoca gördü
Sayın Erbakan daha o zaman görmüş bu günleri... Bunların kimlerle Amerikalarda ne pazarlıklar yaptıklarını... Yani sözün bittiği yer 2002 seçimleriydi.
* Kaya Özkök
++++++
Sesimizsiniz
Dokunulmazlıkları kalktığı an,-inşaallah- derhal haklarında vatana ihanetten suç duyurusunda bulunacağım.
29 Ekim 2004’te bize sormadan ve AB üyesi olmadan “Egemenliğin Devri Anlaşmasını” nasıl imzaladıklarının hesabını soracağım.
Atatürk “Basın milletin müşterek sesidir” diyordu. Sizler bizim sesimizsiniz.
Buna şükrediyorum.
“Vatan toprağı satılamaz” cümlesi baştakileri deli ediyor.
* Nazik Leyla Erdal
++++++
MİNİ YORUM
Türk Dünyası çocukları
İnanıyorum ki bugün İstanbul’un havası daha bir solunur olacak. Çünkü sokaklarımızda “konvers” değil, Polonya’dan Altay’a, Azerbaycan’dan Afganistan’a “Türk” çocukları olacak... Bugün Kadıköy’deler. Çarşamba Ali Sami Yen’de, Perşembe CNR’da olacaklar... Onların yüzlerine iyi bakın, seslerine kulak verin... Dilimizi, sözümüzü, sazımızı genlerinde taşıyan bu çocuklar, “bir millet-iki devlet”i yük görenlere, “bir millet ve kaç devlet olduğumuzu” idrak etmeleri için eşsiz bir vesiledir.