SÖZDE ‘ateşkeş’ taktikleri ile ülkeyi yöneten gafilleri 1 yıl boyunca oyalayan bölücü terör örgütü, yeterince derlenip toparlanıp, siyasi sözcülerini de Meclis’e soktuktan sonra, ‘mayınlı’ eylemlere ara verip yeniden ‘silahlı’ saldırıya geçti.
Önce, Şırnak’ta bir minibüsle köylerine dönmekte olan korucu ailesine mensup 12 gariban vatandaşı, iftar vakti yaylım ateşine tutup katlettiler.
Aradan çok fazla geçmeden, yine aynı bölgede operasyondan dönen bir birliğin artçı kuvvetlerini pusuya düşürüp, 13 mehmetçiği şehit ettiler.
Yetmedi, 24 saat içerisinde ‘bu da KDV’si olsun’ kabilinden iki vatan evladına daha kıydılar.
Sonra da ellerini kollarını sallayarak kaçtılar.
Olan yine hayatlarının baharında kara toprağa giren vatan evlatlarına ve ailelerine oldu.
20 yıldan beri aynı filmi seyrediyor, her seferinde yetkililerden aynı açıklamaları dinliyoruz.
Cumhurbaşkanı diyor ki:
- “Bu alçakça saldırıyı lanetle kınıyoruz.”
Başbakan diyor ki:
- “Teröristler döktükleri kanda boğulacak.”
İçişleri Bakanı diyor ki:
- “Terörün kökünü kazımaya kararlıyız.”
Genelkurmay Başkanı diyor ki:
- “Şehitlerimizin kanı yerde kalmayacak.”
Bazen Milli Güvenlik Kurulu, bazen Terörle Mücadele Kurulu, bazen Bakanlar Kurulu toplanıyor.
Neticede değişen bir şey olmuyor.
* * *
24 saat içerisinde tam 15 vatan evladı şehit oldu.
Ama milletin yüzde 47 oyunu alarak yeniden iktidara gelen BOP Eşbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, tedbir olarak bakın neler söylüyor:
- “Önümüzdeki ay içerisinde ABD’ye bir seyahatim olacak. Başkan Bush ile tabii ki terör konusunu da görüşüp konuşacağız.”
Bu sözleri Erdoğan’ın ağzından kaç defa duymuştunuz acaba, hiç hatırlıyor musunuz?
Erdoğan’ın 10.02.2006 tarihinde Beyaz Saray’da ABD Başkanı George Bush ile yaptığı 1 saat 40 dakika süren görüşmenin ardından, Anadolu Ajansı’na yaptığı açıklamada şöyle diyordu:
- “Sayın Bush’u terör ile mücadele çok kararlı gördüm. ‘Benim uluslararası tavrımı biliyorsunuz’ dediler. Biz de ‘Kuzey Irak’ta bu kararlılığı görmek istiyoruz’ dedik. Ülkemizde anti Amerikancı gelişmenin kalkması için kararlılıkla terör örgütünün üzerine gidilmesini istedik. Üzerlerine düşeni yapacaklarını söylediler.”
Evet, o kararlı Bush oğlu Bush, daha sonra Irak’ın kuzeyinde ayrı bir devlet kurmaya çalışan Talabani ve Barzani’yi Beyaz Saray’da ağırlamış, ardından Türkiye’ye şu mesajı yollamıştı:
- “PKK meselesini Barzani ve Talabani ile görüştük, size bir güzellik yapacaklar.”
Sonrasında Barzani’nin, Türkiye’ye nasıl tehditler savurmaya başladığını hep birlikte gördük.
Bush, nihayet “Bu işe bizi karıştırmayın” diyerek topu Irak’taki İşgal Hükümeti’ne attı.
* * *
Türkiye’yi sanki Amerika yönetiyor.
İktidar koltuğuna oturanlar, Türkiye bir ‘sömürge’ devleti, kendileri de birer ‘sömürge valisi’ imiş gibi en ufak bir mesele karşısında hemen Beyaz Saray’ın kapısını çalıyorlar.
Ne kadar ciddiye alındıkları ise belli.
ABD eski Başkanı Bill Clinton, Kardak Krizi ile ilgili bir soruyu cevaplandırırken şöyle diyordu:
“O dönem Türkiye başbakanı olan Tansu Çiller aradı, 12 keçi yaşayan bir kayacık yüzünden savaşın eşiğine gelindiğini söyledi. Az kalsın kahkahalarla gülecektim.”
Tayyip Erdoğan, Beyaz Saray’ı bir ziyaretinde basın mensuplarına ‘Türkiye’nin Kıbrıs konusundaki hassasiyetini’ görüştüklerini söylediğinde, yanında bulunan George Bush da katıla katıla gülmüştü.
Her şey apaçık ortada.
24 saat içerisinde Mehmetçiği şehit eden teröristler, ‘stratejik ortakları’ Amerikan’ın koruyucu kanatları altında beslenip büyütülüyorlar.
Amerikalı komutanlar tarafından eğitiliyorlar.
Amerikan yapımı silahları kullanıyorlar.
Amerika, ‘kendi emellerine hizmet eden’ eli kanlı teröristlere karşı Türk askerinin bir ‘sınırötesi operasyon’ düzenlemesine dahi izin vermiyor.
Tayyip Erdoğan, kapalı kapılar ardında verdiği sözler yüzünden Meclis’ten karar çıkartamıyor.
Adabı ile istifa edip kenara çekilmek yerine, oy aldığı kitleleri kandırmak için, hâlâ o eski bildik bayatlamış numaraları tekrarlayıp “Meseleyi Bush ile konuşacağız” diyebiliyor.
Bu kadarına da artık pes doğrusu.
Bush gülmesin de ne yapsın?
