Erdoğan'ın sır arzusu
Üç şeyde vasata tahammül yoktur; sporda, müzikte ve siyasette…
Bu üçlünün siyaset ayağında tahammül sınırlarımı zorlayan bir vasat durum çıktı son günlerde ortaya…
Erdoğan yüzde 50+1’lik seçilme barajının indirilmesi bombasını gündemin tam orta yerine bıraktığından beri yapılan yorumlara bakıyorum, hep aynı sayıklama!
“Erdoğan MHP ile yolları ayırıyor”muş…
Artık şuna kesin eminim; Türkiye’de siyasetçisinden siyaset bilimcisine, gazetecisinden yazarına, aydınına kadar herkesin ortak kullanımında olan bir analiz deposu var…
Bazı durumlarda o depodan hep aynı “analizi” alıp temcit pilavı gibi kamuoyunun önüne bırakıyorlar. Mesela, Ankara’da Rus Büyükelçisi öldürülür, Rusya Ukrayna’ya savaş açar, İsrail-HAMAS krizi patlak verir, yorum hep aynıdır; “Üçüncü Dünya Savaşı’nın fitili ateşlendi, Üçüncü Dünya Savaşı başladı” vs. vs…
Ne zaman ki Erdoğan’dan MHP’nin hoşnut olmayacağı düşünülen bir çıkış gelir, yorum hep aynıdır; “Erdoğan ittifakı bitiriyor, MHP ile yolları ayıracak” vs. vs…
Bu şuna benziyor. Eskiden Türkiye’de ne zaman bir darbe ya da muhtıra olsa TRT’dekiler paniğe kapılır, birbirilerine “Şimdi radyoda ne yayınlayacağız” diye sorarlarmış.
Sonra “Hasan Mutlucan’dan serhat türkülerini koyalım gitsin” diyerek çözerlermiş işi. Rahmetli Mutlucan’ın adı böylelikle “darbe sanatçısı”na çıkmış sizin anlayacağınız…
Değişen bir şey var mı? Erdoğan “En fazla oyu alan cumhurbaşkanı olsun” dedi, herkes tek ses olup MHP’ye “Yollar ayrılıyor” diye kara haberi verme derdinde…
Erdoğan MHP gibi cazip bir ortaktan neden vazgeçsin?
Gelin realiteye bakalım; MHP bakanlık istemez, AKP listelerinden seçime girmez, kamudaki kadrolaşması AKP’nin alanını daraltacak kadar değil…
AKP’den kopan, AKP’ye kızan, kırılan ancak karşı mahalleye de çeşitli sebeplerden gitmek istemeyen seçmenin büyük bölümüne oluşturduğu adresle de bu oyların Cumhur İttifakı içerisinde kalmasını sağlayan da MHP!
Dahası ve şu an için en önemlisi; bırakın yeni anayasayı veya anayasa değişikliğini, sıradan bir yasanın sıradan bir maddesinin sıradan bir fıkrasını değiştirmek için dahi Erdoğan ve partisi Meclis’te MHP’ye muhtaç…
Genel seçime de daha dört yıl olduğuna göre? Hadi söyleyin Erdoğan MHP’yi neden sırtından atsın?
Kaldı ki Erdoğan’ın yüzde 50+1’in indirilmesini istemesi yeni bir şey değil ki?
Bu konuyu ilk olarak Eylül 2019’da AKP’li Faruk Çelik gündeme getirdi, Erdoğan da sıcak baktı. Ancak muhalefetin destek vermeyeceği anlaşılınca rafa kaldırıldı…
2021’de ise Erdoğan kendisini ziyaret eden SP lideri Karamollaoğlu’na konuyu açtı ve Yüzde 50+1 şartı ile yanlış yaptıklarını söyledi…
Dikkat edin tarihlere. Erdoğan’ın oyunun paraşütsüz düşüşe geçtiği dönemler…
Peki daha yeni seçim zaferi yaşamış Erdoğan, yeni seçime de dört yıl varken neden bu arzusunu yeniden gündeme getirdi?
İşte işin püf noktası burada.
Erdoğan Mayıs 2023 seçimlerinin bir okumasını yaptı. Siyasi hayatının en zor seçiminden zaferle çıkmasının en büyük etkenlerinden birinin “kazanamayacak aday” olan Kılıçdaroğlu’nun karşısına rakip çıkarılması olduğunun elbette bilincinde…
Bu okumayı yaparken bir şeyi daha gördü; “kazanamayacak aday” Kılıçdaroğlu bile Erdoğan karşısında yüzde 48 oy aldı, neredeyse kazanıyordu…
Yani Erdoğan, bir defa daha aday olduğunda ya da yerine başka birini aday gösterse dahi, karşılarında büyük ihtimalle Kılıçdaroğlu gibi bir aday bulamayacakları için yüzde 50+1’e ulaşmalarını zor görüyor…
Kendisi aday olmayacak olsa bile, kendisinden sonraki ismin önünü açmak da istiyor…
Yüzde 70’lik sağ seçmen pastasından aldıkları büyük dilim de gidilerek küçüldüğüne göre…
Öyleyse?
Öteden beri arzusu olan seçilme barajını düşürmeyi muhalefete gayet cazip gelecek şekilde ve bir havuç olarak sundu.
Dikkat edin; “Yüzde 40+1” de demedi Erdoğan. “En çok oyu alan seçilsin” dedi ve bunu da Altılı Masa’da yaşanan sorunlar, krizler üzerinden muhalefeti manipüle ederek ortaya attı.
Düşünsenize, yüzde 25-30 oyla cumhurbaşkanlığı seçimini kazanabileceksiniz!
Bırakın seçim kazanmasına, aday çıkarmasına bile ihtimal verilmeyen partilerin iştahı kabarmaz mı?
O partilere “Flaş bir aday ile neden kazanmayalım” diye aday gösterme cesareti gelmez mi?
İttifak içerisindeki dengeleri gözetme, sorunlara, ittifak ortaklarınıza katlanma gibi bir derdinizin olmayacak olması da cabası…
Ve bu durum, iktidar karşısında muhalefet partilerinin geniş tabanlı bir ittifak bloku oluşturmasını engellemez mi?
Böylelikle de Erdoğan ya da yerine göstereceği aday yüzde 70’lik sağ seçmen pastasından küçülse de büyük dilimi almaya devam etmez mi?
Erdoğan’ın düşüncesi bu!
Şimdi gördünüz mü büyük resmi?
Peki Erdoğan yüzde 50+1’in düşürülmesini gayet cazip bir şekilde muhalefete neyin havucu olarak sundu?
Seçimden bu tarafa Erdoğan her fırsatta yeni anayasayı vurguluyor. Yeni anayasa için de MHP’yi sırtından atması değil, MHP’nin yanına başka parti ya da partileri eklemesi gerekiyor.
Seçilme barajının indirme çıkışıyla da muhalefette yeni anayasa ya da başka bir deyişle “banayasaya” rıza oluşturmaya çalışıyor.
Gelelim zurnanın son deliğine…
Modern fermanlar olan kararnamelerle ülke yöneten, partili cumhurbaşkanlığı yapan Erdoğan yeni anayasayı neden istiyor?
Elbette boğazlanan cumhuriyete anayasa üzerinde de İslamcı ideolojinin dokunuşlarını yapma gayesi var ama temel niyet çok başka…
Erdoğan en azından bir dönem daha, bence ise istediği kadar aday olabilmeyi yeni anayasa ile garanti altına almak istiyor…
Saray’a yakın kaynakların aktardığı, MHP çevrelerinden de doğrulattığıma göre, Erdoğan’ın yeni anayasa ısrarının arkasındaki sır bu!