Erdoğan'ın heyetindeki çenesi kırılan milletvekili...
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ABD''den sadece hayal kırıklığı ile dönmüyordu... Heyetindeki bir milletvekilini dönüş uçağına, çenesi ve kolu dahil bir çok yeri kırık halde bindirmişlerdi...
Oysa hikâye; otoriter değil, kitap yazan entelektüel, görgülü bir başkan imajıyla gönülleri fethetme üzerine planlanmış... Sanki seçime ABD''de girilecekmiş gibi; en pahalı, en gösterişli, en kalabalık caddelerde reklam panolarına Erdoğan''ın kitabı üzerinden reklam çalışmaları başlatılmıştı...
New York''taki panolarda, "Daha Adil Bir Dünya Mümkün" kitabının reklamını gören Amerikalılar, aynı zamanda o kitabın yazarı Erdoğan''ın lüks araçlardan oluşmuş konvoyu ile yanlarından rüzgâr gibi geçişine şahit oluyorlardı...
Amerikalılar, bir Cumhurbaşkanı Erdoğan''ın başka bir ülkedeki lüks ve gösterişli konvoyuna, bir Türkiye''deki asgari ücrete, yerlerde sürünen adalete ve bir de yazdığı, "Daha Adil Bir Dünya Mümkün" kitabına bakıyor ve muhtemelen şu paradoks gibi soruları soruyorlardı;
Bu adam Erdoğan ise; o kitabı kim yazdı?.. Bu kitabı Erdoğan yazdıysa; o adam kim?..
ABD''ye giden Erdoğan, Başkan Joe Biden kendisi ile görüşmeyince bozuluyor... Kendi dış politika anlayışına göre geliştirdiği refleksle; ABD''den ayrılır ayrılmaz, soluğu Rusya''da alıyor...
Biden''e ne kaybettiğini göstererek kıskandırmak istercesine, en büyük küresel rakibi Putin ile baş başa, samimi ve sıcak pozlar veriyor...
Nasıl bir dış politikaysa artık; kıskandırma var, kapris var, entrika var... Tüm dünyanın gözleri önünde yaşananları görenler sormasın mı yani; Bu dış politikaysa, neden pembe diziye benziyor?.. Pembe diziyse, neden devlet adamları oynuyor?..
Neyse; gelelim Erdoğan''ın ABD''den dönerken heyetindeki bir milletvekilinin uçağa çenesi kırılmış halde bindirilmesi hadisesine...
Benim aldığım bilgiye göre; o milletvekilinin çenesi, kolu, kaburgası dahil vücudunda çok sayıda kırıklar var... Özellikle çenesindeki kırık çok ağır...
Dönünce evinde tedaviye alındığı, ağız içinin tel kafesle takviye edildiği ve ancak pipetle verilen sıvılarla beslenebildiği öğrendiklerim arasında...
Milletvekili, "nasıl oldu?" sorusuna, "çenemin üzerine düştüm" şeklinde cevap verirken; görünen kırıklarını işaret ederek, sadece çenem ve kolum kırık diyormuş...
"İkna oldun mu?" diye sorarsanız, sadece bu konuda değil, ezelden beri o milletvekilinin sözlerine, Erdoğan''ın kitap yazdığına ne kadar inanıyorsam, o kadar inanıyorum... Ama aksini ispat edemediğim sürece, beyanına da saygı göstermek durumundayım...
Öte yandan; o milletvekilinin bana yaptıklarından dolayı içimi ferahlatsın diye gönderilen bilgiye sevinmek yerine üzüldüğümü de belirtmek isterim...
Tüm samimiyetimle; Allah''tan acil şifalar diliyorum...
Neden yazdığıma gelince; öncelikle bu milletvekili gerçekten düşmüş olsa dahi konunun haber değeri var... Gözü morarana "nasıl oldu?" diye sorulunca, "kapıya çarptım" veya "banyoda düştüm" şeklindeki cevapların dahi şüphe oluşturduğu bir dünyada yaşıyoruz... Ki; genelde de, göz morarmalarının kapıya çarpma ya da banyoda düşme sonucu oluşmadığını da biliyoruz...
Bu olayda göz morarmasından çok daha ağır, çok daha alışılmadık, çok daha zor gerçekleşebilecek bir durum var... Ağzı dağılacak şekilde çenesi kırılan ve toparlamak için ağzının içi tel kafese alınan bir milletvekilinden bahsediyoruz... Kapı çarpmasına inanmayanların, özellikle çenesi kırık birinin, "düştüm" sözüne inanması da doğal olarak güç oluyor...
Dolayısıyla da; o milletvekili eğer çenesi dağılacak şekilde vücudundaki kırıkları düşme sonucu edinmediyse, ortaya gerçekten çok büyük soru işaretleri çıkar...
Ama yine de, cümleleri bildiklerimden, şüphelerime iltica ettirerek, kendi kafamdaki muhtemel senaryoları yazmak da istemiyorum... Çünkü; her ne kadar çok soru işareti olsa da, bütün bunlar, o milletvekilinin düşmediğini göstermez...