Erdoğan'ın adaylığını koyamaması gerekir
Dünya çapında 151 ülkede yayın yapman Euronews haber kanalına Recep Tayyip Erdoğan''ın 3''üncü kez cumhurbaşkanı adaylığı konusunu değerlendiren eski Anayasa Mahkemesi Raportörü Prof. Dr. Osman Can dedi ki;
- "Cumhurbaşkanlığının hukuki statüsünün mevcut anayasa içerisinde yerinin değişmediği, adının değişmediği, sistematik ve kavram olarak değişmediği, var olan cumhurbaşkanının devam ettiği ve sadece bakanlar kurulunun mevcut cumhurbaşkanına bağlandığı şeklinde bir hukuki tablo ortaya çıkıyor…
-Böyle baktığımızda ve cumhurbaşkanın hukuki statüsünün devam ettiğini ve devam ettiği için de 2014''teki seçimin birinci, 2018''dekinin de ikinci seçim olduğunu kabul etmemiz gerekir.
-Dolayısıyla üçüncü bir seçim için adaylığını koyamaması gerekir."
Mevcut cumhurbaşkanının şahsında süreklilik olduğunu vurgulayan Prof. Can''ın görüşleri özetle şöyle:
-Anayasal sistemlerde kurumlar değiştiğinde ''intikal normları'' adı verilen geçiş sürecine yönelik düzenlemeler oluşturulmalı, bahse konu makamın yetkilerinin ve akıbetinin ne olacağı da yazılır.
Ne var ki, yaşanan değişimde bunlar yazılmamıştır.
Yazılmadığı için biz ''bu yepyeni bir dönemdir ve eski dönemler geçerli değildir'' gibi bir hükme ulaşamıyoruz.
Önceki cumhurbaşkanlığı fonksiyonunun aslında geçerli olduğunu kabul etmemiz gerekir.
''Düzenleyici hüküm olmaması o anlama gelmez'' dense bile anayasa değişikliğinde bir geçici düzenleyici hüküm getirilmiş aslında.
Mesela cumhurbaşkanının partisine yönelik siyaset yasağı kalkmış.
Yani o sırada eski sisteme göre cumhurbaşkanı olan aynı kişi, mevcut sistemin olanaklarını hemen kullanmaya başlamış.
Yani mevcut cumhurbaşkanının şahsında bir süreklilik var.
Süreklilik varsa 2014''teki seçimi de saymak zorunda kalabiliriz.
İsim değişseydi daha keskin bir değişim anlamına gelebilirdi.
Eskiden kalan kurumların meşruiyeti kullanılmak, devam ettirilmek istenmiş ve o yüzden cumhurbaşkanlığı denilmiş.
''Bu bir başkanlık sistemi aslında ama eskinin alışkanlığı ve meşruiyeti devam etsin'' denilmiş.
''Devam etsin'' diyorsanız zaten o zaman kesinti yoktur.
Bu nedenle ''devam etmiş'' olduğunu kabul etmek sanki daha hukuki ve akla yatkın gibi geliyor."
İKİNCİ GÖRÜŞ;
Bilkent Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı ve Anayasa Hukuku Profesörü Ece Göztepe Çelebi de Euronews haber kanalına görüşlerini özetle şöyle açıkladı:
-"Cumhurbaşkanının görev süresi ile ilgili anayasanın 116. maddenin 3. fıkrasında ''ikinci dönem istisnası'' vardır.
-Meclis''in 5''te 3 oranla erken seçim kararı alması halinde Cumhurbaşkanı Erdoğan yeniden aday olabilecek.
-Erdoğan''ın cumhurbaşkanlığı 2014''te başladı ve ikinci dönemini Haziran 2023''te tamamlayacak.
-Eğer o zamana kadar TBMM erken seçim kararı almamasına rağmen Erdoğan adaylığını koyarsa bunu Anayasa Mahkemesi veya Yüksek Seçim Kurulu da dahil herhangi bir kurum onaylayamaz.
-Çünkü bu konuda yetkisiz kurumlar.
-Anayasanın116. maddesi gereği Erdoğan''ı yeniden aday yapabilecek tek yetkili makam Türkiye Büyük Millet Meclisi''dir."
"Yeni bir sistem olması sebebiyle eski cumhurbaşkanlığı görevi için geçerli olan sınırlamaların artık geçerli olmayabileceği" tezine ise Prof. Çelebi şöyle yanıt verdi:
-"Buna katılmak mümkün değil, çünkü 1982 anayasası o tarihten beri yürürlükte.
-Sadece bir hükümet sistemi değişikliği olmuştur ama aynı anayasa içerisinde olmuştur.
-Cumhurbaşkanı da bizim hukuk literatüründe ''tali kurucu iktidar'' yani kurulmuş iktidar dediğimiz bir iktidara aday olmuştur.
-Bu anayasal düzen içerisinde cumhurbaşkanlığı adaylığını koymuştur ve yeni bir anayasa söz konusu değildir.
-1982''den bu yana 2709 sayılı anayasa altında cumhurbaşkanlığı için seçilmiştir.
-Hükümet sistemi değişikliği sıfırdan bir anayasal düzen veya sürecin sıfırlanması anlamına hiçbir şekilde gelmez."
***
Değerli okurlarım,
Gezi Parkı sanıkları davasında Osman Kavala''ya ağırlaştırılmış müebbet; Mücella Yapıcı, Çiğdem Mater, Hakan Altınay, Mine Özerden, Can Atalay, Tayfun Kahraman ve Yiğit Ali Ekmekçi''ye 18''er yıl hapis cezası verildi.
Bu mahkûmiyet kararlarına karşı Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) ile bağlı odalar "Adalet Nöbeti" başlattı.
Mimarlar Odası Ankara Şubesi''nin "Adalet Nöbeti" eyleminin 66. Gününe katılarak destek verdim.
Başkan Tezcan Karakuş Candan''ın takdimi üzerine yaptığım konuşmada siyasi yargı kararlarına karşın sivil toplum kuruluşlarının, medyanın, hukukçuların ve siyasilerin gerekli tepkiyi gösteremediğini vurgulayarak dedim ki;
-Medyanın yüzde 95''inin Recep Tayyip Erdoğan yandaşı haline getirilmesi halkın gerçek haberleri alma hakkının engellenmesi açısından facia olmuştur.
Özgür medya verilen cezalarla; sindirilmek, korkutulmak ve ne yazık ki susturulmak istenmektedir.
İşte aranızdayım ve susmayacağım.
Hukuki değil siyasi yargı kararları ile verilen mahkûmiyetlere tepki göstermeyi sürdüreceğim…