Ahmet Davutoğlu konferanslarında, mesajlarında ve basın açıklamalarında Recep Tayyip Erdoğan'ı ve AKP'yi hedef alarak sert şekilde eleştiriyor. Hatta tehdide varan açıklamalarla siyaseten saldırıyor.
Abdullah Gül ve Ali Babacan ise Erdoğan'ı doğrudan hedef alan, eleştiren mesajlar ve açıklamalar yapmıyorlar yani siyaseten saldırmıyorlar.
Bu durum şu soruyu doğuruyor:
Erdoğan'ı saldıran mı saldırmayan mı yener?
Siyasi tablo
Parti kurma aşamasında olan Davutoğlu ve Babacan için başkent kulislerinde şu sorular gündeme getiriliyor?
1) Yüzde 50+1 oyu alarak hangisi cumhurbaşkanı seçilebilir?
a) Prof. Dr. Ahmet Davutoğlu mu?
b) Ali Babacan mı?
c) Ali Babacan'ın partisinin aday göstereceği Abdullah Gül mü?
2) Yüzde 10 seçim barajını hangisinin partisi aşabilir?
a) Prof. Dr. Ahmet Davutoğlu mu?
b) Ali Babacan mı?
3) Erken ya da Haziran 2023'de yapılacak cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçiminde hangi partiler hangi ittifaklarda olabilir?
a) Cumhur İttifakı: AKP + MHP + Vatan Partisi
Muhtemel Cumhurbaşkanı adayları: Recep Tayyip Erdoğan / Devlet Bahçeli
b) Millet İttifakı: CHP + HDP + Çoban Hareketi Partisi + Demokrat Parti
Muhtemel Cumhurbaşkanı adayları: Ekrem İmamoğlu, Muharrem İnce
c) Yeni İttifak: İYİ Parti + Davutoğlu Partisi + Babacan Partisi + Saadet Partisi
Muhtemel Cumhurbaşkanı adayları: Meral Akşener, Abdullah Gül, Ahmet Davutoğlu, Temel Karamollaoğlu
Başkan Erdoğan
Recep Tayyip Erdoğan "cumhurbaşkanı" unvanından hoşlanmıyor ki kendisine "Başkan" denmesini istiyor.
Sizce hangi unvan daha önemli?
Başkan mı Cumhurbaşkanı mı?
Her kurum dairelerin de Başkan'lar var,
Belediyeler de Başkan var,
Spor kulüplerinde Başkan var,
Derneklerde Başkan var,
Vakıflarda Başkan var,
Partilerde Genel Başkan var
RTÜK'te, SPK'da, BDDK'da TMSF'de, TRT'de Başkan var…
TBMM'de Başkan var…
Mareşal Fevzi Çakmak'a sormuşlar, "hayatta ne olmak isterdiniz?"
Mareşal yanıt vermiş: "Onbaşı olmak isterdim..."
Şaşkınlıkla "ama Mareşal'im" derken Fevzi Çakmak şöyle devam etmiş:
"Ben askerliğe Çavuş olarak başladım, gözüm ve aklım hep Onbaşı rütbesinde kaldı..."
İstanbul Büyükşehir Belediyesinde Başkan iken mahkûm olunca, "Hürriyet Gazetesinin, "Muhtar bile olamaz" başlıklı haberine de anlaşılan o ki çok kızan Erdoğan'ın gözünde ve aklında da "Başkan" olmak varmış...
7 Haziran seçiminde, "Başkanlık Rejimi" propagandası AKP'nin yüzde 9 oy ile ve tek başına iktidar olma imkânını kaybettirdi.
Binali Yıldırım uyanıklık yaparak "Başkanlık Rejimi" yerine "Cumhurbaşkanlığı Hükümet rejimi" adını koyarak 16 Nisan'da referandum değişikliğine milletin oy vermesini sağladı ki mühürsüz oyları da unutmadık tabi.
Aslında Erdoğan haklı çünkü "Cumhurbaşkanı" unvanı ona uygun değil, Başkan unvanı ona daha uygun.
Çünkü "Cumhurbaşkanı" 81 milyonu kucaklayan "tarafsızlık yemini" eden bir makamdır ki Erdoğan'a uymamaktadır.
Erdoğan ise "taraflı" ve "Başkan" olmayı tercih etmektedir ki siyasi kişiliğine de uygundur.
Ben de "Cumhurbaşkanı" değil "Başkan" diye yazayım bundan sonra.
Davutoğlu ve ekibi
Prof. Dr. Ahmet Davutoğlu ve 3 arkadaşının ihraç sürecinde AKP'ye "savunma" vermeleri bekleniyor.
Davutoğlu ve arkadaşlarına benim önerim savunmalarını AKP'ye değil millete vermeleridir.
Bu savunmaları ayni zamanda kuracakları partinin de ön yazısı olur.
AKP'ye vermelerine gerek yok çünkü zaten onlar "ihraç" oldular bile…
Kılıçdaroğlu ve İmamoğlu
Erdoğan'ı saldıran mı saldırmayan mı yener?
Bu sorunun yanıtı için meraklılarına bir örnek vereyim.
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun 31 Mart yerel seçim döneminde "Erdoğan'a ve AKP'ye hücum edilmeyecek" ilkesi CHP'nin belediye başkanlarına zafer getirdi.
Erdoğan ise önceki seçimlerde olduğu gibi CHP'ye, Kılıçdaroğlu'na hücum etmek bir yana İstanbul Büyükşehir Başkan adayı Ekrem İmamoğlu ve Ankara Büyükşehir Başkan adayı Mansur Yavaş'a da saldırdı.
Ancak Kılıçdaroğlu ve CHP kazandı, Erdoğan ve AKP kaybetti.
Erdoğan'ın 17 yıldır siyaseten nefret dili politikası da 31 Mart ve 23 Haziran seçimlerinde çöktü.
"Tatlı dil yılanı deliğinden çıkartır" derler ya önümüzdeki dönem siyasetçiler neler söyler göreceğiz.
