Erdoğan yine aldanıyor mu?..

İç siyasete, kısır çekişmelerin çerçevesine o kadar dalıyoruz ki!.. Esastan uzaklaşıyoruz... Büyük fotoğrafı ıskalıyoruz!..

Güncel tartışma konusu; Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu üyeliklerine yapılan ve yapılacak atamalar ile bazı kamu bankaları yönetim kurullarına getirilen isimler... Kamuoyunun yakından bildiği AKP'liler... Olup bitenleri analiz ederken yine yanda kalınıyor. Aynı, yeniden başlatılan İmralı trafiğinde olduğu gibi. Vay efendim, Erdoğan yeni parti kurma çalışmalarını önlemek için karşı tarafa geçmesini göze alamadığı isimlere makam mevki dağıtıyormuş... Hiç bir itirazım yok!.. Ancak bu, olsa olsa yan sebeplerden biri olur. Hem bu kıyak atama yöntemi Türk siyasetinde yeni keşfedilmedi ki... Eski bir gelenek devam ettiriliyor!.. Erdoğan, bu işleri yaparken neler konuşulacağını, bunların nasıl yorumlanacağını tahmin edemiyor mu?.. Ha işte, öyle konuşalım ve etrafında dönüp duralım diye zaten bu tartışmaları kamuoyunun önüne bırakıyor.

Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu ile ilgili kararnamede "millete ve devlete hizmeti geçmiş, bilgi ve birikim sahibi kişilerin bu kazanımlarından istifade edilebilmesi amacıyla Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu oluşturulmuştur" denilmişti. Kurula yapılan ilk atamanın eski TBMM Başkanı Bülent Arınç olduğunu öğrendik. Sonra, başka eski Meclis Başkanlarının isimleri geçti. Kimi kabul ettiğini kimi etmediğini açıkladı. Hala kamuoyunda tartışılıyor; "Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu, Külliye'de kurulan 10'ncu kurul. Bundan önceki 9 Politika Kurulu'na 76 üye atandı. Memur maaş katsayısı baz alınarak yapılan hesaplamaya göre Kurul üyelerinin her birine ayda yaklaşık 13 bin TL ödeniyor. Bu yılın bütçesinde, kurul üyeleri için ayrılan ödenek ise 12 milyon TL. Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu, üyelerine ne kadar maaş bağlanacak? Belli mi? Haydi açıklayın..." Falan... Filan... Bunlara da bir itirazım yok. Ancak beyler!.. Cumhurbaşkanlığında oluşturulan 9 kurulun bugüne kadar ne yaptığını veya herhangi bir şey yapıp yamadığını bileniniz var mı?.. Kaç kişi önemsiyor?.. Yeni oluşturulan Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu'na atanan ve atanacak kişiler kendilerinin orada sadece bir süs biblosundan ibaret olacaklarını bilemeyecek kadar saf politikacılar mı?.. Kafanızı elinize yaslayıp iyice bir düşünün bakalım!..

Esas söylemek istediğimden önce, size, Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu'nun kurulması ile ilgili bir perde arkası bilgi vereyim. Saraydaki elemanlar, projeyi Erdoğan'ın önüne götürmeden önce kurulun eski Cumhurbaşkanları, eski Başbakanlar ve eski Meclis Başkanları'ndan oluşmasına yönelik bir çalışma yaptı. Ancak, Ahmet Necdet Sezer ve Abdullah Gül'ün reddetme ihtimali yüksek olduğu için eski Cumhurbaşkanlarından vazgeçildi. Ahmet Davutoğlu da hiddetle karşılanacağı için eski Başbakanlar da kapsam dışı kaldı. Kala kala ne kaldı?.. Eski Meclis Başkanları!.. Ama hala yandayız. Bir noktaya özellikle dikkatinizi çekmek isterim;

Bir kamu bankasının yönetim kurulu başkanlığına getirilen eski bakan ile Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu'na yapılan ilk atamaya çok dikkat edin. O eski Bakan'ın bir zamanlar "cemaat" diye adlandırılan yapının emniyet ve İçişleri Bakanlığı'nda etkin olarak yapılanmasında nasıl bir rolü olduğunu köşe başındaki simitçi Ali bile biliyor. Bülent Arınç'ın Gezi olaylarında Erdoğan ile kavgasını, damadının FETÖ'den gözaltına alınmasını, Erdoğan'ın Gezi olaylarını nasıl yorumladığını, Melih Gökçek'in "Gezi başarılı olsaydı Bülent Arınç Başbakan olacaktı" dediğini vs. unuttuk mu?.. Dahası var!.. Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu'na yapılan atamalar ile birlikte bir zamanın FETÖ ile iktidar arasında elçisi/postacısı, "Ahmet Davutoğlu'nu da oraya alın, geçmişte yapılan bir hatadan dönün" diye yazılar kaleme almaya başladı. Üstelik, Ankara'da Dışişleri Bakanlığında yapılan son FETÖ operasyonlarının "Davutoğlu'na gözdağı" şeklinde yorumlandığı bir dönemde... Bana çok manidar geldi!.. Ya size?..

Azledilen Başbakan Ahmet Davutoğlu'na teklif gider mi?.. Giderse kabul eder mi?.. Bunlar, bana göre ayrıntı. Zaten işin başından beri, Abdullah Gül cephesindeki yeni parti çalışmalarına hep "Erdoğan ile pazarlık payı" ihtiyatı ile yaklaşıyorum. Bu olasılığı hiç göz ardı edemiyorum. Ta işin başından beri, FETÖ ile gerçekçi mücadele yapılmadığını yazıp duruyorum. Bu işin siyasi aktörlerinin üzerinde gidilmediği sürece yargım asla değişmeyecek...

Tekrarlıyorum; BO-ŞA-NA-MI-YOR-LAR!.. O yüzden, yeniden başlatılan İmralı trafiği ve açılım süreci ile birlikte yeni gelişmelere de aynı fotoğrafın bütünlüğü içinde bakıyorum. R. Erdoğan, sıkıştırıldıkça etrafındaki çember daralıyor. Kuşatma çok tehlikeli bir hal aldı!..

***

Doğal olarak, çok merak ettiğiniz, tekrarlanacak İstanbul seçimi ile ilgili de bir kulis notu aktarayım;

Saraya çok yakın bir anketçi, son yaptığı saha çalışmasını Erdoğan'a sundu. Ankete göre Ekrem İmamoğlu, Binali Yıldırım'ın 3 puan önünde. O anketçi Erdoğan'a dedi ki; "Ekrem, hata yapmazsa kazanır".

Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş'ın 23 Haziran'a 2 hafta kala İstanbul'a gidip Ekrem İmamoğlu'nun seçim çalışmalarına katılacağını duydum. Dilerim, Mansur Yavaş, kimsenin bulunmadığı bir odada Ekrem İmamoğlu'na tecrübelerini anlatıp ona bazı tavsiyelerde bulunur. Hatta bunu son 2 haftayı beklemeden yapar!..

Yazarın Diğer Yazıları