Erdoğan tükenmişlik sendromu içinde mi?
AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’dan bahsettiğimi anlamışsınızdır. AKP İstanbul il teşkilatına hitaben yaptığı açıklamayı dinleyenler, “Allah Allah bunları söyleyen Erdoğan mı?” demişlerdir benim gibi…
Erdoğan dedi ki;
- Beklediğimiz bulamadığımız durumlarda suçu millete yıkmayacak, faturayı başkalarına kesmeyecek dönüp kendimize bakacağız, kendimizi sorgulayacağız.
Diyorum ki;
Ekonomik krizi İngilizlere kesen kim, faturayı her konuşmanda CHP’ye kesen kim Sayın Erdoğan?
Erdoğan dedi ki;
- Unutmayınız, siyasete girmekle talip olduğumuz tek şey milletimizin hizmetkarlığıdır.
Diyorum ki;
5 maskeyi millete dağıtamayan, EYT’lileri, Üniversiteli işçileri mağdur eden, emekliye, asgari ücretliye kaşıkla, yandaş iş adamlarına kepçe ile verenden, gazetecileri hapse attırandan, Türkiye Büyük Millet Meclisini devre dışı bırakandan, millete hizmetkar olur mu Sayın Erdoğan?
Erdoğan dedi ki;
- Konumunu yanlış değerlendirip; millete hizmet etmek yerine tahakküme, tepeden bakmaya, kayıtsız davranmaya, azarlamaya çalışan hiç kimsenin bu çatının altında yeri yoktur.
Diyorum ki;
“Geçinemiyoruz” diye yakınan çiftçiye, “Artistlik yapma, Ananı da al git” diye suçu millete atan kim, Soma’da vatandaşa tokat atan kim, “kadın mı kız mı bilemediğim” diyen kim, “mert değil namertsin” diyen kim, “Niye kaçıyorsun ulan İsrail dölü?” diyen kim, “Haddini bil edepsiz kadın” diyen kim, “Aydın müsveddeleri, karanlıksınız” diyen kim Sayın Erdoğan?
Erdoğan dedi ki;
- Bunun için hemen yarından tez yok yeni bir gönül seferberliği başlatıyoruz…
Diyorum ki;
Ramazan Bayramı nedeniyle partiler arası görüşmelerde HDP, DEVA ve Gelecek Partisi ile görüşme randevularını reddetmeniz gönül seferberliği mi Sayın Erdoğan?
Değerli okurlarım,
Psikiyatrist Prof. Dr. Erdal Işık’a sordum:
Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan “tükenmişlik sendromu” içinde mi?
Prof. Dr. Erdal Işık dedi ki;
“Bildiğiniz üzere ülkemiz zor durumlardan geçiyor. Bir yanda güney sınırımızı korumak amacıyla yürütülen mücadeleler, bir yanda korona virüs salgınının tüm dünyaya olduğu gibi ülkemizin üzerine de bir kabus gibi çökmesi, bununla bağlantılı olarak da her geçen gün daha da artan ekonomik problemler, işsizlikle sorunu gibi pek çok olumsuz durum, hepimizi etkiliyor.
Ülkemizin sorumluluk taşıyıcısı yöneticilerini ve en zirve noktada da tüm bu sistemi kontrol altında tutmak ve yönetmekle sorumlu olan kişileri de muhakkak ki aşırı düzeyde hem bedenen hem de zihnen yorar.
Nasıl ki yük taşıyıcı vasıtalara 3, 5,10 ton gibi sınırlamalar konmuşsa ve bunun üzerine konan yük aracın çalışmasını ve verimliliğini bozmakta ise, insanın da fiziksel ve bedensel olarak olaylara ve stres yaratan durumlara dayanması ve sorunları kaldırabilme gücü ve sınırı vardır.
- Aşırı yüklenmek insanı gergin yapar,
- Konsantrasyonunu bozar,
- Karar almada zorluklar yaşatır,
- Cesaret ve atılganlığını olumsuz etkiler,
- Kişilerin neşesi azalır,
- Uykuları bozulur,
- Kendilerini yorgun, halsiz ve isteksiz hissedebilir,
- Önemli kararları almada zorlanır,
- Hatalı kararlar verebilir…
Hele kişiler tüm sorumlulukları üzerine alıp da bunları paylaştıramama yolunu tercih ediyor ise bu olumsuzlukları daha fazla yaşamaya başlar, çünkü biriken sorumluluklar gücü düşürür.
Bu da bize o kişilerin “zihinsel ve bedensel bir tükenmişlik” durumu içine girebileceğini düşündürür.
Burada yapılması olumlu sonuç verebilecek şey, her şeyden önce bu kişilerin sorumluluk alanlarını (yetki de verme kaydıyla) çevresindekilerle paylaşması, kendilerini biraz geriye çekip toparlanmaya çalışmalrıdır.
Yani bir orkestradaki tüm müzik aletlerini bizzat çalması değil, bu enstrümanları hakkıyla çalacak kişilere teslim edip, onlar çalarken kendilerinin sadece orkestrayı idare etmesidir.
Bu yaklaşım zamanla hem orkestra şeflerinin tükenmişliğini sona erdirir hem de o orkestranın çaldığı eserin doğru çalınmasını sağlar.”
Değerli okurlarım,
Parlamenter rejimde başbakan orkestra şefi iken bugünkü hükümet sisteminde cumhurbaşkanı her enstrümanı çalan kişi oldu.