Erdoğan öldürülmek istendi
Türk Silahlı Kuvvetlerinde emir komuta zincirine aykırı olarak başlatılan kalkışma sağduyulu askerler ve polis tarafından engellendi.
Bu engellemenin temelinde kuşku yok ki Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Başbakan Binali Yıldırım, Ana muhalefet lideri CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin demokrasiye hep birlikte sahip çıkmaları var.
Demokrasi tarihine hep birlikte müthiş bir imza attılar.
Önce emir komuta zincirini açıklığa kavuşturayım. Bu kalkışma ya da darbe girişimi Türk Silahlı Kuvvetleri içinde bir grup subayın düzenlediği hiyerarşi dışı bir harekettir.
Yani Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar ve Kuvvet Komutanları bu hareketin dışındadırlar.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul'da Atatürk Havalimanı'nda açıklamalarda bulundu. Marmaris'ten ayrıldıktan sonra uçaklarla Erdoğan öldürülmek istendi.
Türk askerinin zirvesi demokrasiden yana bir tavır koymuştur ki takdiri şayandır.
Ancak bu harekâtın istihbarat edilememesi de gerek Genelkurmay, gerekse MİT ve Polis İstihbarat açısından olumsuzdur.
Terörle ilgili bir yazımda Askeri İstihbarat GES'in AK Parti hükümeti tarafından MİT'e devir edilmesini eleştirmiştim ki Genelkurmay Basın ve Halkla İlişkiler Daire Başkanı Tuğgeneral Ertuğrulgazi Özkürkçü bu değişikliği savunmuştu.
GES'in askeri denetim dışına çıkarılması belki de işte bu kalkışmanın istihbaratının yapılamamasını sağlamıştır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde toplanan her partiden milletvekilleri de Türk halkına demokrasiye sahip çıktıkları mesajını net bir şekilde vermişlerdir ki kalkışmayı yapanlar İstiklal Savaşı dahil bombalanmayan yüce Meclis'i bombalamaktan çekinmemişlerdir.
Bu kalkışmanın en önemli adımı ise Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı öldürme girişimidir.
Marmaris'te bir otelde tatilde olan Erdoğan darbe/kalkışma girişimlerinin duyulmasından hemen sonra İstanbul'a hareket etti.
Erdoğan'ın hâlâ otelde olduğunu sanan darbecilerin talimatı ile savaş uçakları Erdoğan'ı öldürmek için bu oteli bombaladılar.
Bu arada darbenin önlenmesindeki en önemli unsurlardan bir tanesi de özel televizyonların yaptığı darbe karşıtı yayınlarıdır.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ilk olarak cep telefonu ile CNN Türk yayınına bağlanarak halkı meydanlara çıkmaya ve darbeye direnmeye çağırdı.
Bu çağrı Türkiye genelinde darbecilere karşı çok büyük bir tepki yarattı. CNN Türk ve Hürriyet'i basıp TV yayınlarını engelledi darbeciler.
CHP ve MHP Genel Başkanları da darbe girişimine sert tepki gösterdiler.
2 bin 839 subay ve askerin gözaltına alındığı, 161 şehit ve 1440 yaralının olduğu bu cinnet hali demokrasiye sahip çıkılarak engellendi.
Başta Cumhurbaşkanı olmak üzere, Başbakan ve bakanları, muhalefet liderlerini, özel Türk medyasını ve darbe karşıtı Türk halkının kararlılığını yürekten kutluyorum.
Şunu da vurgulamak gerekir ki bu darbe girişimi sadece AK Parti hükümetine karşı yapılmış bir hareket değildir.
Bu darbe girişimi Türk demokrasisine, siyasi yaşamımıza, Türkiye'nin demokratik, laik, sosyal hukuk devletine Cumhuriyet rejimine karşı yapılmış bir darbe girişimidir.
Bu darbe girişiminin bastırılması, püskürtülmesi ve darbecilerin yakalanması Türkiye'de demokrasiyi güçlendirmiştir.
Bir önemli konu da teslim alınan askerlere yapılan muameledir. Soyularak yere yatırılan o askerler unutulmasındır ki emir kullarıdır.
Onları sokağa döken komutanları bu darbe girişiminin hesabını yargı önünde vereceklerdir.
Yerlere yatırılan Türk askerlerinin görüntülerinin en azından televizyonlar tarafından verilmemesi gerekirdi.
Bunun dışında özel televizyonlar ve gazetelerin web sayfaları bu darbe girişimine karşı ilk anlardan itibaren çok büyük tepki gösterdiler.
CNN Türk baskını da ayrı bir ibret olayıdır. Medya kuruluşuna giden subayın, "Abi biz aldığımız emri yerine getiriyoruz" demesi olayın sorumlularının darbe girişimcileri olduğunu net bir şekilde ortaya koydu.
Özel televizyonlar ile ilgili bir anımı da bu vesile ile paylaşayım.
Rahmetli Süleyman Demirel Başbakan olduğu dönemde Davos'a gitmişti. Ben de Star TV Ankara Temsilcisi olarak kendisini izliyordum.
İlk özel TV, Eutelsat uydusundan Almanya'dan yayın yapıyor idi. Başbakan ile kaldığımız otelde teknik yetkililerden Star TV'nin yayınının da odalara verilmesini istedim.
Bu yayın verildi ve merhum Demirel'in koruma müdürü Şükrü Bey'e, "Beyefendinin odasında 42. Kanalı aç Star TV var" dedim.
Merhum Başbakan Demirel odaya girince Star TV'nin yayınını görünce beni çağırttı ben de yayın tekniğini anlatınca, "Bu anayasayı çiğnemek değil, yeni bir teknoloji, de fakto durum var. Anayasa'yı değiştireceğiz" dedi.
Ertesi sabah merhum Demirel, "Bakın Türkiye'de artık çok seslilik var. Birçok kanal yayında" dedi.
İşte o çok seslilikten bu yana Türkiye'de özel televizyonlar darbe girişimine karşı sert bir tepki ile demokrasiye sahip çıkınca TRT'yi işgal eden darbecilere de önemli bir ders vermiş oldular.