Erdoğan niçin kazandı?..
"Tutanaklar değişti, trafoya kedi girdi, oylar çalındı vs."
AKP'nin kazandığı son seçimlerde tartışmaların odağında hep yukarıdaki iddialar vardı...
Özellikle 2014'ten sonraki seçimlerden itibaren "şaibe" iddiaları dolaşıp durdu, tartışmalar hiç bitmedi, kuşkular ise yayıldıkça yayıldı...
14 Mayıs'ta, Cumhur İttifakı dışında 30 partinin katıldığı seçimde de aynı iddialar havada uçuştu ama nafile...
Çünkü özellikle Doğu ve Güneydoğu'da, kırsal bölgelerde sandık hakimiyeti kimin elindeyse, tutanaklara da onların etkisinin yansıdığı şeklindeki görüş ağır bastı...
"Oy çalındı" iddiasının karşısındaki en gerçekçi savunma ise; diğer partilerin, oyların çalınmasına nasıl, niçin engel olamadığı sorusunda gizli...
Çalıntı iddialarının yoğunlaşması AKP'nin tüm enstrümanları kullanarak sandıklara hâkim olmasından mı kaynaklandı, yoksa Muharrem İnce'nin aday olduğu dönemde "18 bin sandıkta CHP'nin gözlemcisi yoktu" şeklindeki o vahim saptamanın benzerlerinden mi?..
Ne olursa olsun, Kılıçdaroğlu'nun karşısında 12. kez seçim kazanıyor AKP...
Peki, Erdoğan bir kez daha nasıl mı kazandı?..
14 Mayıs'ta Meclis çoğunluğunu aldıktan sonra Cumhurbaşkanlığında da (4 puanlık farkı koruyarak) ipi nasıl göğüsledi AKP lideri?..
21 yıllık iktidarı sırasında, hiç şüphesiz dünyada eşi benzeri görülmemiş bir seçim deneyimi de kazandı AKP...
Bu deneyimde sadece kamu gücünün seçimler için seferber edilmesi, bürokrasinin adeta parti gözlemcisi gibi faaliyet göstermesi ve sandıkların nasıl korunacağı, tutanaklara nasıl hâkim olunacağı konusundaki çabalar etkili olmadı...
Her seçimde olduğu gibi, AKP'li yerel yönetimlerin katkılarını da unutmamak lazım...
Ve tabii ki son 15 yılda Türk medyasının neredeyse yüzde 85'inin kontrol altına alındığı bir yapı da, Erdoğan'ın galip gelmesi konusunda büyük bir algı oluşturarak kararsız kitlelerin etkilenmesini de sağlayan yandaşlık gözardı edilmemeli...
AYRILIKÇILIĞIN SİNSİ DESTEĞİ!..
11 şehrin büyük bölümünün hasar gördüğü deprem bölgesinde Erdoğan'ın oylarının bazı kentlerde yüzde 75'e ulaşması, AKP'ye bir kez daha şans veren kitlelerin "istikrar" kaygısından da kaynaklanıyor olmalı...
Hayat pahalılığının milyonlarca insanı boğduğu, işsizliğin girdaba dönüştüğü, enflasyonun toplumun her kesimini ezdiği ve piyasa vurgunculuğunun da bir türlü önlenemediği bir dönemde, açlık sınırının altında yaşayan milyonlarca insanın halen AKP'den umutlu olabilmesinin iyice sorgulanması gerekiyor...
Yani, bu kadar çıkmaza rağmen "AKP giderse daha mı kötü olur, 6 partiyle iktidara gelebilecek bir ittifak sorunları daha mı çıkmaza sokar" şeklindeki kaygılara mı teslim oldu kitleler?..
21 yıl sonra bile AKP'yi destekleyen toplumun yarısından fazlasının bilinç altında şaşırtıcı ve sarsıcı başka gerekçeler de olmalı...
Erdoğan'a oy vermeyen karşıt çevreler ekonomik sıkıntılar çekiyor da, hayat pahalılığının en çok sarstığı kırsal alandaki milyonlarca insan sadece "istikrar" kaygısıyla mı hareket etti acaba?.. Tarikatlar, cemaatler ve muhafazakâr kesimlerin inanç sömürüsü üzerinden kontrol edilmesi az mı etkili oldu son seçimde de?..
14 Mayıs'ta Meclis çoğunluğunu Cumhur İttifakı'na veren kitlelerin, tüm tartışmalara ve hatalarına rağmen Erdoğan'a bir kez daha sahip çıkmasının üzerinde sosyologlar ve siyaset bilimcilerinin araştırma yapması gerekiyor...
Ancak unutulmasın ki; son dönemde, bir yandan HDP'nin oyunu düşüren, diğer taraftan da milliyetçi oyları büyük boyutlara ulaştıran bir "beka" sorunu da var ki, muhalefetin hataları ve AKP'nin de bu kaygı üzerinden propaganda üretmesi Erdoğan'a yeni bir başarı getirilmesinde en önemli etken oldu...
MUTLU SİYASETİN RANT PARADOKSU!..
Aslında konu "vatan-millet-beka" olunca AKP'nin bu konuda sabıkaları hep kaygı uyandırmıştı...
Çünkü adına "açılım" denilen ve Habur Sınır Kapısı'nda çadır mahkemelerinin kurulduğu, Oslo görüşmelerinde PKK'yla masaya oturulduğu ve bunun sonunda da Diyarbakır gibi kentlerin ortasında hendek kazan teröristlere yönelik operasyonlarda yüzlerce güvenlik görevlisinin şehit olması gibi kahredici tablolar vardı geçmişte...
Teröre verilen tavizin nelere yol açtığı görülünce, PKK ile mücadele son 6 yılda öylesine yoğunlaştırıldı ki, örgütün sınır ötesinde de sıkıştırılması ülke güvenliği konusunda kaygı yaşayan milyonlarca yurttaşın Erdoğan'a destek vermesini sağladı...
Çünkü bir ay önceden itibaren HDP ve PKK'nın tehdidi toplumu öylesine kaygılandırdı ki, seçmenler geçim sıkıntısı ve sosyal bunalım gibi meseleleri bile bu çıkmazın gerisine itti..
Hiç kuşkusuz muhalefetin ittifaklarındaki çıkmazlar, strateji skandalları, aday etrafındaki tartışmalar, listelerdeki sıkıntılar, rehavet ve sahte umut yaratan "medya-anket-söylem" üçgenindeki hatalar ve HDP/PKK'nın kışkırtıcı söylemlerinin milliyetçiliği uyandırmasından da yararlandı iktidar...
Muhalefetin hataları AKP'nin hatalarını da örttü vesselam!..
Millet "umut ve değişim" peşindeyken halkın kaygılarını önemsemeyen, her alanda bildiğini okuyan; makamlarından, mevkilerinden, şatafatlarından razı olan, iktidarın muhalefeti, muhalefetin ise iktidarı ayakta tuttuğu, o derin siyasi rant paradoksunu da hiç unutmamak lazım!..
YARIN: KILIÇDAROĞLU NEDEN KAYBETTİ?..