Erdoğan liderlik gücünü kaybetti
Erdoğan 16 yıl sonra ilk kez siyasetin liderliğini elinden kaçırdı.
Sadece bu kadar mı? Elbette değil.
*İlk kez, gündem belirleyen değil, başka bir parti tarafından belirlenen gündemi kabul etmek zorunda kaldı.
*İlk kez, iradesi dışında bir siyasi karara uymak zorunda kaldı.
*İlk kez, AKP kadroları ile istişare ederek değil MHP'nin kararına uymak zorunda kaldı.
*İlk kez, zamanında seçim ilkesini çiğneyerek erken hatta baskın seçim kararı aldı.
*İlk kez, rakiplerinden korktuğunu, çekindiğini kabul etti.
*İlk kez, seçim kaybetme korkusuna kapıldı.
*İlk kez, 7 Haziran 2015 tarihinde yapılan milletvekili seçiminde AKP birinci parti oldu ama tek başına iktidar şansını kaybetti.
Bu seçimde tek başına iktidar olma şansını kaybetmesinin tek nedeni şuydu: Tek kişi rejimi yani Başkan olma hırsı.
Bu yenilgi ve AKP'nin kuruluşundan beri karşı olduğu koalisyon kurma zorunluluğu karşısında Cumhurbaşkanı Erdoğan CHP'ye yani ana muhalefete hükümet kurma görevi vermeden seçimin yenilenmesini sağladı.
1 Kasım 2015'de "başkanlık rejimi" adını anmadan seçim vaatlerinde bulunan AKP yeniden tek başına iktidar oldu.
Devlet Bahçeli'nin nereden çıktığı belli olmayan "başkanlık" desteği ile AKP+MHP 16 Nisan'da şaibeli bir referandum sonucunda YSK'nın yasasını çiğneyerek aldığı hukuk dışı karar ile "cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin" Kasım 2019'da yürürlüğe girmesi benimsendi.
2015'de AKP ile koalisyon kurmayan MHP, meclise zar zor girip HDP'nin yarısı kadar milletvekili çıkarıp seçmen kitlesini de İyi Parti'ye kaptırınca Erdoğan'a başkanlık vaadi karşılığında % 10 barajını ittifak ile aşmaktan başka çaresi kalmadı.
İşte bu anayasa hükmü de Bahçeli'nin erken seçim çağrısı "İyi Parti ve Meral Akşener korkusu" ile baskın seçime dönüştürülerek 24 Haziran'a alındı.
16 Nisan 2017'dan bu yana geçen 1 yıl tek kişi yönetimini sergileyen Recep Tayyip Erdoğan 16 yılın metal yorgunluğunu 3 gün önce "deprem çöküntüsü" olarak tanımlayarak çok daha ağırlaştırdı.
AKP 16 yılın sonunda maalesef Türkiye'ye yurt içinde ve yurt dışında ekonomiden dış siyasete kadar 10 şiddetinde çok ağır bir deprem yaşattı.
Hiç kuşkum yok ki devletin temeli olan demokratik parlamenter rejimin kaldırılacak olması Türkiye Cumhuriyeti Devleti için 10 şiddetinde bir depreme neden olacaktır.
Erdoğan'ın "deprem" itirafını ve korkusunu ortadan kaldıracak en önemli hamle muhalefetin "demokratik parlamenter rejimin daha da güçlendirilerek tesis edileceğini" açıklaması ile sağlanır.
Türkiye Cumhuriyeti Devletini yıkacak depremi engellemenin tek ve olmazsa olmaz yolu rejim değişikliğine 24 Haziran'da onay vermemektir.
AKP ve Erdoğan'ın Türk siyasetinde "öncü ve liderlik" vasıflarını kaybettiği MHP'nin "erken seçim" önerisine "evet" demek zorunda kalması ile resmen tescil oldu.
Ey büyük Türk Milleti, Ey Türk istikbalinin evladı…
Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyeti'ni, ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir.
Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur.
Bu temel senin en kıymetli hazinendir. İstikbalde dahi seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek, dahili ve harici bedhahların olacaktır.
Bir gün, istiklâl ve cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şeraitini düşünmeyeceksin!
Bu imkân ve şerait, çok namüsait bir mahiyette tezahür edebilir. İstiklâl ve cumhuriyetine kasdedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler.
Cebren ve hile ile aziz vatanın kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.
Bütün bu şeraitten daha elim ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hatta hıyanet içinde bulunabilirler.
Hatta bu iktidar sahipleri şahsi menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakr-ü zaruret içinde harap ve bitap düşmüş olabilir.
Ey Türk istikbalinin evladı! İşte, bu ahval ve şerait içinde dahi vazifen, Türk İstiklâl ve Cumhuriyeti'ni kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur!
Gazi Mustafa Kemal Atatürk - 1927