Erdoğan, Kürt müsün ki Kürtlerden oy istiyorsun?
AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Diyarbakır mitinginde öyle böyle değil müthiş saçmaladı…
Selahattin Demirtaş için dedi ki;
-"Şu anda Edirne Cezaevi''nde olan zatın Kürtlükle alakası var mı?
Bu adam Kürt değil. Ama Kürt kardeşlerimi sömürüyor…"
Prof. Dr. Mithat Sancar için dedi ki;
-"Şu anda bir eş başkanları var. Kürt mü? O da değil.
O da Kürt kardeşlerimi sömürüyor…"
Erdoğan…
HDP''nin eş başkanlarının "Kürt kökenli" olma zorunluluğu mu var?
Bu saçma sapan yorumlarınla ilgili olarak diyorum ki;
-Sen Kürt müsün ki, Kürt kökenli seçmenlerden oy istiyorsun Erdoğan?
Türk ve Kürt ayrımı yapmak siyaseten de hukuken de anayasamıza aykırı faciadır…
Erdoğan sözlerine şunları da ekledi;
-"Bunların oyununa gelmeyeceğiz. Bunların hesabını ben inanıyorum ki benim Diyarbakırlı kardeşlerim soracaklar."
Erdoğan;
Ben de inanıyorum ki Büyük Türk Milleti bu ayrımcılığının hesabını ilk seçimde sana soracaktır.
Erdoğan; Yenilik Partisi Genel Başkanı Öztürk Yılmaz Tweet mesajında bak sana ne diyor;
-"Sayın Erdoğan, bu ülkeye senin kadar ayrıştırıcı gelmedi!
Milleti birbirine düşürmek için her şeyi yapıyorsun!
Sana ne biri gerçekte Kürt mü değil mi?
Biri de çıkar sana senin Türk olmadığını, Türklükle alakan bulunmadığını söyler!
Dikkat et! Senin işin bu olmamalı!"
HDP, PKK terör örgütünü şiddetle kınamaz, terörün insanlık suçu olduğunu açıklamaz ise kapatılmalıdır.
Vatani görevimde kollarımda Şehit veren bir gazeteci olarak terörü kınamayan bir partinin İspanya örneğinde olduğu gibi kapatılmasını ve yapılacak anayasa değişikliği ile de bir daha asla açılmaması gerektiğini savunuyorum.
Türkler ve Kürtler kardeştir, hain PKK terör örgütü kalleştir…
Erdoğan bilmeni isterim ki;
Ne kadar çok severseniz, o kadar çok kadar sevilirsiniz,
Nefret ettiğiniz kadar, nefret edilirsiniz,
Saygı gösterdiğiniz, kadar saygı görürsünüz,
Kin duyduğunuz kadar, kin duyulursunuz,
Yalan söylerseniz, doğrunun altında ezilirsiniz,
Suç işleyenlere acırsanız, acınacak hale düşersiniz,
Kul hakkı yerseniz, Ahrette hesap veremezsiniz,
Affetmezseniz, affedilmezsiniz,
İhanet ederseniz, ihanete uğrarsınız,
Milleti umursamazsanız, millet de sizi umursamaz,
Adalet ile yönetmezseniz, adaletten medet umamazsınız,
Bağımsız yargı yaratmazsanız, yargı bağımsızlığından yararlanamazsınız,
İyilik yapmazsanız, iyilik görmezsiniz,
Kötülük yaparsanız, kötülük görürsünüz,
Alay ederseniz, alay edilirsiniz,
Rüşvet, yolsuzluk, usulsüzlük yaparsanız er ya da geç yargıya hesap verirsiniz,
Toplumu bölerseniz, yargıya hesap verirsiniz…
Değerli okurlarım,
Av. İbrahim Pınar''dan gelen mesajı etik mesleki kurallarım çerçevesinde özetleyerek sunuyorum.
"Ben 54 senelik hukukçuyum. Başbakanlık Kanunlar Genel Müdürlüğünde ve TBMM Başkanlığında üst düzey görev yaptım. Şimdi Ankara''da idare hukuku alanında avukatlık yapıyorum.
Sürekli sizi okuyan ve çoğunlukla görüşünüze katılan ve takdir eden biriyim.
Anayasa Mahkemesi üyeleri hakkındaki yazınızda kimi eksiklikler olduğunu saptadığım için aşağıdaki yazıyı sizi bilgilendirmek için hazırladım. Başka bir maksadım bulunmamaktadır.
Anayasanın 147''nci maddesi şöyle;
-Anayasa Mahkemesi üyeleri 12 yıl için seçilirler. Bir kimse iki defa Anayasa Mahkemesi üyesi seçilemez. Anayasa Mahkemesi üyeleri altmış beş yaşını doldurunca emekliye ayrılırlar. Zorunlu emeklilik yaşından önce görev süresi dolan üyelerin başka bir görevde çalışmaları ve özlük işleri kanunla düzenlenir.
Geç kalınmakla birlikte TBMM Başkanlığına sunulan Kanun teklifi ile yapılmak istenen, erken emeklilik ile ilgili bir düzenleme değil, Anayasa''nın 147''nci maddesindeki amir hükmün yerine getirilmesidir.
Zira Anayasa Mahkemesi üyeliğine seçilen kimse en az 45 yaşında olmadan üye seçilemez.
Ayrıca 12 yıllık üyelik süresi de eklenenince görev süresi bittiğinde en az 57 yaşında olur ki, bu yaşta olan kamu görevlisi EYT''li olamaz, emekli aylığına bağlanmış olur.
Görev süresi sona eren Anayasa Mahkemesi üyeleri için yapılan düzenlemenin bir benzeri Hâkimler Savcılar Kurulu üyeleri için de var.
Size katıldığım husus şu: Anayasa Mahkemesi üyeliği yapmış birisi TBMM Başkanı emrinde Başdanışmanlık yapamaz.
Bu düzenleme incitici bir düzenleme.
Peki ne yapılmalı? Bana göre süresi dolan üye 65 yaşına gelmiş gibi kabul edilerek emekli olmalı.
Örneğin, 58 yaşında üyeliği sona eren ve 35 sene hizmeti bulunan üye;
-65 yaş- 8 = 7 yıl,
-35 hizmet yılı+7 = 42 yıl hizmeti varmış gibi emekliye ayrılmalı.
Yüksek Mahkeme üyeliğinden süresi dolduğu için ayrılan üyenin idarede bir görevde çalıştırılması mesleğin yüceliği ile bağdaşmaz.
Teklifin bunun dışında kalan hükümleri hukuka da uygun. Zira hâkimlikten gelenlerin asli mesleklerine dönmeleri yadırganacak bir durum değil.
Hâkimlik-Savcılık mesleğinde esas olan "Meslek"tir. Hâkim; genel müdür olur, Bakan yardımcısı olur, daire başkanı olur ama o hep "hâkimlik mesleği" mensubudur. Saygılar sunarım."