Erdoğan, iktidarı için her yolu deneyecektir

( - ) AKP''nin seçim öncesi gerilimi artıracağını belirterek, "Erdoğan iktidardan gitmemek için her yolu deneyecektir. Çünkü iktidardan gitmenin maliyetinin ağır olduğunu görüyor" dedi.

Orhan Uğuroğlu

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu Mersin''deki "Nakliyeciler Buluşması" toplantısı vesilesi ile kendisini izleyen gazetecilerle akşam yemeği sonrası sohbet etti. Yeniçağ Ankara Temsilcisi Orhan Uğuroğlu''nun da katıldığı söyleşiye Kılıçdaroğlu''nun, "Siyasi gerilim... Siyasi cinayetler..." kaygısı damga vurdu. Söyleşide soru ve yanıtlar şöyle oldu:

- Soru: Önceki bir seçim terör üzerinden gidiyor. Bazen beka üzerinden gidiyor. Kaygılarınız, endişeleriniz var mı? Yani gerilim konusunda özellikle?

"Şimdi gerilim konusunda endişem şu. Erdoğan gerilimi doruk noktasına çıkarıp, seçime gitmek ister ve böylece geniş kitlelerin var olan yönetim etrafında konuşlanmasını sağlamak için. Biz ise eğer mantıklı davranırsak, bu gerilimden olabildiğince uzak durmamız lazım. Ben bütün milletvekili arkadaşlarıma söylüyorum, il başkanlarına söylüyorum. Sakın ola ki işte birisi bir laf edecek, hemen sokaklara çıkıp yok sakin olacağız. Nasıl olsa değişecek bu düzen, bu böyle gitmeyecek yani. Gerilimden biz kaçınacağız. Benim gördüğüm kadarıyla ittifakı oluşturan diğer partiler de zaten gerilim istemiyorlar. Karşı taraf gerilimi tırmandıracaktır. ''Çok daha sert bir ortamda siyaset yapmayı nasıl sağlayabiliriz'', onun arayışına girecektir. Ama ben şundan eminim eğer iş belli grupların ellerine silah alıp, belli kişileri öldürme yoluna gitmezlerse, bir gerilim olmaz. Bütün tahriklere rağmen bir gerilim olmaz. Umarım öyle bir tablo da Türkiye''de yaşanmaz."

- Soru: Kemal Bey bu sözlerden kastınız ne?

"Siyasi gerilim... Siyasi cinayetler."

- Soru: Böyle kaygılarınız var mı?

"Böyle kaygılarım var."

- Soru: Bu kaygılarınız konusunda bildiğiniz şeyler de var mı?

"Erdoğan''ın bizzat kendi ifadeleridir. ''Dur bakalım daha başınıza neler gelecek'' dedi. Bunu sıradan bir insan söylemiyor. Ülkeyi yöneten ve devletin bütün güçleri elinde olan bir insan bunu söylüyorsa, çok tehlikeli bir cümle... Yani ''Ben önümüzdeki süreçte durun bakalım, daha ben başınıza neler getireceğim, daha siz işin, yolun başındasınız'' diyor. Açıkça tehdit ediyor."

- Soru: 7 Haziran-1 Kasım arası benzer kaygılarınız var o zaman.

"Evet o yaşandı. Kaygılarım var evet. Yani Erdoğan iktidardan gitmemek için her yolu deneyecektir. İşin Türkçesi bu çünkü iktidardan gitmenin kendisi için maliyetinin ne kadar ağır olduğunu görüyor."

- Soru: Maliyeti nedir? Hesap sorulacak mı?

"Şöyle ifade edeyim; ben diğer genel başkanların ne düşündüğünü bilmiyorum. Bu konuda aramızda herhangi bir görüşme de olmadı ama benim şahsi kanaatim şu: AK Parti ne yaptıysa aynısını yapacağız.

2002''de geldiler. Meclis''te yolsuzlukları araştırma komisyonu kurdular. Ben de o komisyonun üyelerinden birisiydim. Bürokrasinin namuslu, teknik elemanları ile oturduk, raporları hazırladık, yolsuzlukları ortaya çıkardık, bazıları Yüce Divan''a gitti, bazıları mahkemelere gitti.

Bütün bunlar. Aynısını yapacağız. Yani burada intikam almak, intikam duygusuyla hareket etmek, öç almak, yani bu devlet geleneğine yakışmaz. Erdoğan gibi değiliz. İntikam, kin, öfke ile ben şunu yapacağım, bunu yapacağım, sizi ezeceğim. Hayır, böyle bir şey yok. Hukuk neyi öngörüyorsa, hukuk kuralları içinde onu yapacağız. Belki hepsi beraat edecek. Bizim öğrendiklerimiz de yanlış olabilir. Raporlar çıkacak bu konuda. Yani bir insanı suçlamak öyle iki kelimeyle olmaz."

- Soru: Cumhurbaşkanı Erdoğan, Soçi dönüşünde bu hükümet sisteminden kendisinin memnun olduğunu ve asla parlamenter sisteme geçiş olmayacağını söyledi. Siz bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

"2017''den bu yana değerlendirdiğimizde yaşamımızın her alanında geriye gittiğimizi görüyoruz. Ekonomide, sosyal yaşamda, dış politikada, tarımda, işsizlikte öyle, siyasi anlayışta öyle... Sürekli geriye giden ve ülkeyi bir kişinin iki dudağına teslim eden bir yapıyla karşı karşıyayız. Bundan vatandaşlar rahatsız. Dolayısıyla güçlü bir parlamenter sistemle; eski anlayış gibi değil, bunun altını özenle çizeyim, demokrasisi gelişmiş, milletvekillerinin gerçekten milletin vekili olduğunu, parlamentonun üzerinde herhangi bir vesayetin olmadığı bir yapıyı istiyoruz.

Böyle bir yapıyı değil de tek yetkili olarak ben çıkacağım ve her istediğimi yapacağım ve söyleyeceğim, böyle bir anlayış ülkeyi bu noktaya getirdi. Dış politikadan eğitime kadar, tarımdan tutun ulaştırmaya kadar her alanda sorun var sorunlar var. Erdoğan sistemden memnun...

Erdoğan gerçeklerden koptu, gerçeklerin dışında. Sarayın bir atmosferi var, sarayda hiç sorun yok. Etrafındaki insanlara her türlü rahatlıkla talimatı verebiliyor. Yasal olan, olmayan talimatı verebiliyor. Talimatı da muhatap olan kişiler de emredersiniz diyorlar. Onların zaten Erdoğan''a itiraz etme hakları ve yetkileri yok. Kendilerini öyle konumlandırmışlar. Erdoğan, ''Var olan sisteme devam edeceğim'' diyor. O zaman şu soruyu sormak lazım: Var olan sistem devam edecekse, rol çalıp yeni bir anayasa yazalım niye diyorlar?"

- Soru: Bir başkanlık sistemi öngörüyorlar.

"İyi de yalnız bildiğim kadarıyla MHP, 128 maddelik bir anayasa taslağı göndermişti AK Parti grubuna. Yani Erdoğan zaten ne söylüyorsa parlamentodaki destekçileri onu yasa hükmü olarak kabul ediyor ve görevlerini yerine getiriyorlar. Belki orada Erdoğan''ı rahatsız eden bir şey olabilir, partiye üyelik maddesi. Onun için de tek maddeye ihtiyaç var. Niye 128 maddelik düzenlemeye ihtiyaç duyuyorlar yani orada bir kafa bulanıklığı var, bir anlaşmazlık var, MHP ile AK Parti arasında. Önce kendi aralarında anlaşsınlar yani ondan sonra çıkıp vatandaşın önünde konuşsunlar. Cumhur İttifakı''nın içindeki MHP ile AK Parti farklı şeyler dillendiriyorlar. Gördüğüm tablo o. Ayrıca arzu ettikleri başkanlık sistemi Amerika''daki başkanlık sistemi. Orada çok güçlü bir kuvvetler ayrılığı var. Erdoğan herhalde onu kastetmiyor.

Eğer tek kişilik hükümet sistemini desteklemek istiyorsa 128 maddeye gerek yok ki... En fazla 1 - 2 maddede değişiklik yaparsın, mesele biter. Var olan anayasa askıda, hukuk sistemi askıda. Erdoğan her istediğini yapıyor zaten. Anayasa Mahkemesi kararını uygulamıyorsa bunun için Erdoğan''ın özel bir anayasa yapmasına gerek yok ki her şey askıda, istediğini yapıyor parlamentoda.

Bakanlar bizim anladığımız anlamda bakan değil, kamu görevlisi olarak görevlerini yapıyorlar. Gelen talimat üzerine görev yapıyorlar.

O kadar garip ki... ''Sayın Cumhurbaşkanımızın talimatıyla yangın söndürmeye başladık'' diyorlar. Yangın söndürmek için talimat mı gerekir?"

- Soru: Niye anayasa değişikliği istiyorlar, sizce ne istiyorlar efendim?

"Gündemi değiştirmek için... ''Oturalım hep beraber bir anayasa tartışması yapalım. Ekonomiyi, işsizliği gündemden çıkartalım. Gereksiz, lüzumsuz anayasa tartışması yapalım.'' Anayasa yok ki memlekette neyini tartışacaksın. Toplumun gündeminde anayasa yok. Onun gündeminde ekonomi var, işsizlik var, açlık var, yoksulluk var, geçinememek var, asgari ücret var, açlık sınırı var. Toplumun gündeminde görünen acı tablo maalesef bu."

- Soru: Güçlendirilmiş parlamenter sistem nasıl olacak?

"Biz aslında eskiye dönüşü kabul etmiyoruz. Yani gerçekten de parlamento güçlü olmalı, sonra sadece güçlendirilmiş parlamenter sistem derken, sadece parlamentonun güçlenmesi değil, parlamentoya seçilip gelen milletvekilleri üzerinden de vesayeti kaldırmak istiyoruz.

Biz buna hukuk sisteminin darbe hukukundan arınması gerekir diyoruz. Yani 12 Eylül, 12 Mart dönemindeki darbe hukukunun getirdiği örneğin siyasi partiler yasası gibi yasaların da değişmesi gerektiğine inanıyoruz.

Şimdi öbürü darbeydi, bu da katmerli darbe. Bütün kesimlerin bir masaya oturup bir anayasa yazmaya ihtiyaçları var ama bu birdenbire olacak şey değil. Bunun için önce bir parlamenter sisteme geçmemiz lazım. Var olan gerilimleri düşürmemiz lazım. Toplumun her kesiminin masanın etrafında oturup düşüncesini özgürce söyleyebileceği bir atmosferi yaratmamız lazım. Ondan sonra oturur anayasa değişikliği yapılır. Ama şimdi toplum bu kadar gerginken, gerilim içindeyken, önce bu gerilimi düşürecek yasal düzenlemeler yapmamız lazım."

- Soru: AKP ile ilk 4 maddenin değişikliğini istemeleri halinde bir araya gelebilir misiniz?

"Biz hiçbir zaman AK Parti''yle bir anayasa değişikliği için masaya oturmayacağız. Oturduğunuz andan itibaren otoriter yönetime meşruiyet kazandırmış oluyorsunuz. Onların bizimle oturup anayasa değişikliğini görüşebilmeleri için önce iradelerini kamuoyuna deklare etmeleri lazım.

- Soru: Sayın Erdoğan''ın üçüncü kez adaylığını Yüksek Seçim Kurulu''nun kabul edeceğini tahmin etmiyorum. Çünkü Cumhurbaşkanlığı Seçim Yasası''nda ve Anayasa''da da böyle bir hüküm yok. CHP''nin bu konudaki tavrı için ne diyeceksiniz?

"Yüksek Seçim Kurulu''nun Erdoğan''ın cumhurbaşkanlığı adaylığını reddeceğini hiç düşünmüyorum. Tam tersine ''hikmet buyurdunuz, zaten adaysınız, bana sormaya gerek bile yoktur'' diyecektir. Çünkü aynı zarfa konan 4 tane pusuladan 3''ünü meşru, 1''ini gayrimeşru gören bir anlayış, bir talimatla karar veren bir mahkemenin Erdoğan''a karşı çıkacağını hiç sanmıyorum. Oradan gelecek talimata göre karar verecektir. Erdoğan ister 5 sefer, ister 50 sefer cumhurbaşkanlığına aday olabilir ama Erdoğan da artık o da biliyor ki evet ben gideceğim. Erdoğan da ekibi de biliyorlar ki gidecekler. ve şu anda onların bütün çabaları giderken devletten neleri götürebiliriz, bütün çabaları bu. Bir soygun düzeninin son aşamasındayız ama ne yaparlarsa yapsınlar gidecekler yani. Kalma şansları yok. Çünkü sokaktaki vatandaş sonunda gerçekleri görüyor."

- Soru: Erdoğan gitsin de, ne olursa olsun diye bir algı ve söylem üzerine gelişiyor aslında söylem. Bu konuda ne demek gerekiyor?

"Erdoğan gitsin de ne olursa olsun çok tehlikeli bir davranış olur. Biz geleceksek ne yapacağımızı bilmek zorundayız ve ne yapacağımızı kamuoyu ile paylaşmak zorundayız. Bugün ittifakın aktörleri, güçlendirilmiş parlamenter sistemden ne anladıklarını oturup kendi mutfaklarında çalıştılar. Her birisi 50 sayfalık, 100 sayfalık, 150 sayfalık raporlar hazırladı. Şimdi tabii siz 300 sayfalık raporla kamuoyu önüne çıkamazsınız. Yani onu ancak meraklısına verebilirsiniz, gazetecilere daha onun özetini verebilirsiniz ama sokaktaki vatandaşa en fazla 1-1.5 sayfalık ilkeler tablosu koyarsınız. Biz şunları yapacağız diye ve amacımız da şudur diye. Bu bir sayfayı geçmemeli.

Şu anda DEVA Partisi, Saadet Partisi, Gelecek Partisi, İYİ Parti, Cumhuriyet Halk Partisi, Demokrat Parti Genel Başkan Yardımcıları bu konuda çalışıyorlar. Toplantılardan sonra metin ortaya çıkacak ve o metni genel başkan yardımcıları, genel başkanlarına sunacaklar. Üzerinde son şekil verildikten sonra da bizler oturup onun altına imza atacağız."

- Soru: Her parti kendi adayını mı gösterecek, yoksa ortak bir adayını mı?

"Şöyle, ben de gazetelerden büyük bir keyifle okuyorum. ''Muhterem Recep Tayyip Erdoğan Cumhurbaşkanı adayımız'' diyor. Mesele bitti orada. Biz ise biz demokrasiyi savunuyorsak cumhurbaşkanı adayını belirlerken biz bir araya gelip oturup konuşmazsak bu olmaz. Artı bir şey daha var ne yapacağımızı da oturup konuşmamız lazım. Yani biz seçimi kazanıp, ülke yönetiminde söz sahibi olduğumuzda, atacağımız her adımı bugünden planlamamız lazım."

- Soru: Bu çalışmalarınız bir ulusal uzlaşıya dönüşebilir mi?

"Şöyle, benim şahsi kanaatim kazandıktan sonra AK Parti de, AK Partili milletvekilleri de bizim getireceğimiz düzenlemelere evet diyeceklerdir. Çünkü AK Parti milletvekillerinin de siyaset yapma hakkı var. Şu anda onlar siyaset yapamıyorlar. Onlar korkularından ses de çıkaramıyorlar. Milletvekilliği listelerinde yer almayabiliriz diye. Ama onlar bu düzenden müthiş rahatsızlar. Biz bunu gayet iyi biliyoruz. Dolayısıyla, parlamento zemininde iktidar, muhalefet ne ise bütün partilerin rahatlıkla siyaset yapabilecekleri bir zeminin inşa etmek istiyoruz. Yoksa biz gelelim öbür tarafı tamamen susturalım, e o zaman nerede bunun demokrasi anlayışı?"

Yazarın Diğer Yazıları