Erdoğan, Bahçeli ve tükenmişlik sendromu

Anayasa Madde 104 - Cumhurbaşkanı - Görev ve Yetkileri: Devlet başkanı sıfatıyla Türkiye Cumhuriyetini ve Türk Milletinin birliğini temsil eder; Anayasanın uygulanmasını, Devlet organlarının düzenli ve uyumlu çalışmasını temin eder.

Yer: AKP Kızılcahamam kampı

Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan dedi ki:

"Yüzde 50 seçilme yeterliliği yeni sistemin omurgasıdır ve bu iş bitmiştir. Seçilme oranını yüzde 40'a düşürme gibi bir çabamız yok. CHP bundan kendine bir şey çıkarmaya çalışıyor. Bundan sana bir şey çıkmaz. Buradan sana kemik de düşmez."

Cumhurbaşkanı'nın bu yakışıksız sözüyle CHP'yi ve oy veren milyonları ne yerine koyduğunu ben yazmaktan utanıyorum.

Ayıptır, günahtır, hakarettir…

Anayasanın verdiği, "Türk Milletinin birliğini temsil" görevi böyle mi uygulanır?

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nu arayarak tüm CHP'lilerden de tüm vatandaşlardan da "Buradan sana kemik de düşmez" sözü için pişmanlığını ifade ederek özür dilemelidir.

Değerli okurlarım,

Türkiye Cumhuriyeti Devletinin cumhurbaşkanlarını anımsayalım.

1 - Mustafa Kemal ATATÜRK: 29 Ekim 1923 - 10 Kasım 1938

2 - İsmet İNÖNÜ: 11 Kasım 1938 - 22 Mayıs 1950

3 - Celal BAYAR: 22 Mayıs 1950 - 27 Mayıs 1960

4 - Cemal GÜRSEL: 27 Mayıs 1960 - 28 Mart 1966

5 - Cevdet SUNAY: 28 Mart 1966 - 28 Mart 1973

6 - Fahri KORUTÜRK: 6 Nisan 1973 - 6 Nisan 1980

7 - Kenan EVREN: 9 Kasım 1982 - 9 Kasım 1989

8 - Turgut ÖZAL: 9 Kasım 1989 - 17 Nisan 1993

9 - Süleyman DEMİREL: 16 Mayıs 1993 - 16 Mayıs 2000

10 - Ahmet Necdet SEZER: 16 Mayıs 2000 - 28 Ağustos 2007

11 - Abdullah GÜL: 28 Ağustos 2007 - 28 Ağustos 2014

12 - Recep Tayyip ERDOĞAN:

1. Dönem: 28 Ağustos 2014 - 4 Temmuz 2018

2. Dönem: 4 Temmuz 2018 - Halen görevde…

Gazeteciliğe başladığım 1969 yılında merhum Cevdet Sunay cumhurbaşkanıydı.

Korutürk'ü, Evren'i, Özal'ı, Demirel'i, Sezer'i, Gül'ü ve Erdoğan'ı gazeteci olarak aktif şekilde izledim ki söylemem gereken şudur:

Mesleğime başladığım günden başlayarak Erdoğan'ın cumhurbaşkanı olduğu tarihe kadar görev yapan cumhurbaşkanları için şunu söylemek zorundayım:

Hiçbir cumhurbaşkanı Erdoğan gibi bir üslup kullanmadı.

Erdoğan gibi milyonlarca seçmeni olan bir partiye hakaretler yağdırmadı…

Tek bir kötü örnek var ki o da cumhurbaşkanı Sezer'in merhum başbakan Bülent Ecevit'e anayasa fırlatmasıdır.

Değerli okurlarım,

Erdoğan'ın gündeme getirdiği "metal yorgunluğu" görülüyor ki kendisi için de geçerlidir.

Örnek mi istiyorsunuz?

Erdoğan konuşmasında, "Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli'ye geçmiş olsun dileklerimi şahsım katında tüm Refah Partisi olarak ifade etmek istiyorum" dedi.

AK Parti yerine "Refah Partisi" adını kullanması ve "Buradan sana kemik de düşmez" sözü Erdoğan'ın, "mental yorgunu" olduğunu ortaya çıkartıyor…

Dün, "Bahçeli'nin rahatsızlığı tıbbi değil siyasidir yani zihniyet rahatsızlığıdır" diye yazdım ki Erdoğan'ın Kızılcahamam söylemini dinleyince şöyle düşündüm:

Cumhur İttifakı'nın liderleri birbirlerine bu rahatsızlıklarını bulaştırmışlar…

Acaba Erdoğan mı Bahçeli'ye, Bahçeli mi Erdoğan'a bulaştırdı?

2002 yılında AKP tek başına iktidar olduğu günden başlayarak Bahçeli'nin Erdoğan'a "tek adam rejimi" armağan ettiği güne kadar birbirleri hakkındaki hakaretlere baktığımızda ortaya şu çıkıyor:

Birbirlerine bulaştırdılar.

Ve Kızılcahamam'daki kampa dönelim.

Erdoğan'ın AK Parti yerine "Refah Partisi" demesini salonda bulunan AKP'liler anlamadılar ki alkışladılar.

Sadece Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar'ın, "AK Parti, AK Parti, AK Parti" diye uyarması ile Erdoğan gafını düzeltti. Salonda da kahkaha koptu…

Yıllardır konuşmalarını camdan okuyan Erdoğan'ın anlaşılan o ki bu metninde de, her nasılsa "Refah Partisi" ifadesi yer alıyordu.

Gelelim diğer önemli soruna…

Erdoğan kendisine "Başkan" denilmesini istiyor ama anayasa bu görevi "Cumhurbaşkanı" olarak tanımlıyor.

Hem AKP Genel Başkanı hem tarafsızlık yemini eden Cumhurbaşkanı…

Kızılcahamam'da bir kampa başkanlık eden Erdoğan şu mesajını Cumhurbaşkanlığı resmi Twitter adresinden paylaştı:

Türkiye'deki "Tek Adam" rejiminin fotoğrafı budur.

Kızılcahamam kampı Cumhurbaşkanlığı faaliyeti değildir.

Bu kamp, AKP milletvekillerinin Ali Babacan ve Ahmet Davutoğlu'nun partilerine geçmelerini engellemek amacıyla düzenlenen "moral ve motivasyon aşılama" kampıdır.

AKP kulislerinde ortaya çıkan tabloya şöyledir:

- AKP'nin metal yorgunluğu ile Erdoğan'ın mental yorgunluğu bir avuç milletvekili ile kamp yaparak tedavi edilemez,

- AKP tabanının ve seçmeninin Babacan ve Davutoğlu'nun partilerine hızlı kayışını engelleyemez…

Sonuç olarak demem o ki, Erdoğan da Bahçeli de siyaseten, "Tükenmişlik Sendromu" yaşıyorlar…

Yazarın Diğer Yazıları