Enflasyondan yine gözyaşı
Şubat 2020 ayında, enflasyon oranları Tüketici Fiyatları Endeksi'nde (TÜFE) yüzde 0,35 ve Yurt İçi Üretici Fiyatları Endeksi'nde ise (ÜFE) yüzde 2,33 oranında arttı. Yıllık olarak TÜFE oranı yüzde 12,37 ve ÜFE oranı da 9,26 oldu.
2004 yılından itibaren yüzde 10 dolayında seyreden yıllık TÜFE oranları, 2018 kur şoku ile artmış ve geçen sene Şubat ayında da 19,5 olmuştu. Yıllık Yi-ÜFE oranı da 29,59 olmuştu.
2020 Şubat ayında enflasyon oranı, yıllık yüzde 12,37 seviyesine olduğuna göre, kur şokunu atlatmış oluyoruz. Ancak, enflasyon yüzde 20'leri geçince yüzde 10 enflasyonu da doğal görmeye başladık. Zira Merkez Bankası yüzde 70 olasılıkla, 2020 yılı sonunda TÜFE oranını yüzde 6,2 ile yüzde 10,2 aralığında; orta noktası yüzde 8,2 olarak tahmin ediyor. Arada 4 puan fark var. Dünyada 2020 yılında beklenen ortalama enflasyon oranı, bizim MB sapma aralığı kadar yanı yüzde 4 olarak tahmin ediliyor.
Aslında bu tahminin veya hedefin Türkçesi; "Kırılganlık o kadar yüksek ki, 2020 de enflasyonda değişen bir şey olmayacak" şeklindedir.
2020 Enflasyonu ne olur?
1) 9,97 yıllık çekirdek enflasyon yüzde 12,37 olan yıllık enflasyondan daha düşüktür. Bu durum 2020 enflasyonun düşmesi yönünde etki yapar.
2) 12 aylık ortalama TÜFE'nin yıllık enflasyondan daha yüksek olması da enflasyon trendinin artış yönünde olduğunu gösterir.
3) Yüzde 2,33 olan aylık Yİ-ÜFE oranının yüzde 0,35 olan aylık TÜFE oranından yüksek olması da, önümüzdeki aylarda TÜFE'nin artacağını gösteriyor. Şubat ayı aylık Yİ-ÜFE oranının artması, kur artışından ileri geliyor. Üretici ithal girdi oranı azda olsa, toptan fiyatları aynı oranda arttırıyor. Perakende satıcılarda mevcut yerli ürünlerin fiyatlarını da vitrine yeni giren ithal fiyatlara göre düzenliyor. Bunun nedeni aksak rekabet piyasasının olmasıdır. Bu şartlarda 2020 enflasyonu yine 10'un üstünde olur.
2004-2020 geçen 16 yılda gördük ki; enflasyon para politikası ile ancak yüzde 10 düzeyine iniyor. Yüzde 10 kronik enflasyon da yapısal sorunlardan ileri geliyor.
* Faktör verimliliğinin düşük olmasından,
* Kamu kaynaklarının etkinsiz kullanılmasından,
* Devlette kurumsal yapının bozulmasından,
* Piyasada oligopol yapılar olmasından, bankaların kartel oluşturmasından;
* Finans sektörü ile reel sektör arasındaki sektörel dengenin bozulmasından;
* Ve son yıllarda güven ortamının kaybından ileri geliyor.
Sonuç: Yapısal sorunlara eğilmediğimiz sürece yaşamakta olduğumuz kronik enflasyondan kurtulamayız.