Enflasyonda yine gözyaşı...

Eylülde, hayat pahalılığını gösteren Tüketici Fiyatları Endeksi (TÜFE) oranı aylık yüzde 1.23, yıllık 9.24 olarak gerçekleşti. Ekonomide maliyet artışlarını gösteren, Üretici Fiyat Endeksi (ÜFE) oranı da aylık 0.51, yıllık 8.91 oldu.
Hükümet kanadından Sanayi Bakanı “Enflasyon çift haneye çıkmaz... Korkmayın...” diye beyanda bulundu.
Medyada yorum yapanlar da, Eylül enflasyonundaki artışın, gıda fiyatlarında özellikle domates fiyatlarındaki artıştan ve okul alışverişlerinin artmasından kaynaklandığını yazdılar.
Bu defa bir Hükümet üyesinin “Korkma-yın enflasyon çift haneye çıkmaz...” demesi, aynı zamanda bu hükümetin enflasyon sorununa önem vermediğini gösteriyor. Önem verilmediği için de, Hükümetin enflasyonu çözme imkanı yok demektir.
Öte yandan, enflasyonun çözülmesi için önce probleme doğru teşhis koymak ve bu teşhise göre tedavi uygulamaktır.
Eğer enflasyon varsa, bunun domatesten mi ileri geldiği, enerji fiyatlarından mı ortaya çıktığı önemli değil. Nasıl olsa bir neden olacak? Nedeni olmazsa, enflasyon da olmaz.
Hükümet enflasyonu tamamıyla Merkez Bankası’na bırakmış görünüyor. Oysa ki Merkez Bankası’nın elindeki para politikası ile yapısal bir özellik kazanmış olan enflasyon çözülmez. Önemli olan Hükümetin bu yapısal sorunları, başta piyasadaki oligopol yapılaşmayı çözmesi ve rekabeti sağlamasıdır.
Aslında enflasyon 2004 yılının ilk baharında zaten yüzde 10’a düşmüştü. Geçen 6 yıllık dönemde, Merkez Bankası, “Enflasyon hedeflemesi” yoluna gitti. Hiçbir zaman da başarılı olmadı. Dolayısıyla MB kronikleşen bu enflasyonu çözemedi.
Hükümet, düşük kur gibi geçici ve yanlış yollardan ucuzluğu sağlamaya çalışıyor. Ne var ki düşük kur da sorunu kronik olmaktan çıkaramadı. Düşük kur ithal malların fiyatını düşürdü. Sanayide yüzde 70 oranında kurdan dolayı daha düşük ara malı kullanılıyor. Buna rağmen yine enflasyon sorunu bitmedi. Yalnızca cari açık verdik.
Yine, bu 6 yılda, son iki yıl hariç, bütçe açıkları da azaldı. Buna rağmen enflasyon yüzde 10 dolayında seyretti. Önümüzde genel seçimler var. Hükümetten bütçe disiplini beklemek mümkün değil. Kaldı ki, zaten Başbakanın mali kuralın uygulanmayacağını söylemesi, bundan sonra enflasyonu çözmenin daha da zor olacağını gösteriyor.
Demek ki hükümetin önce popülist uygulamalardan vazgeçmesi, seçim ekonomisinden vazgeçmesi ve mali kuralı devreye sokması gerekir.
Rusya’nın buğday ihracatını yasaklaması ile, dünyada buğday telaşı başladı. Türkiye’de birçok tüccar buğday toplamaya başladı. Bu olay buğday fiyatlarını artırıyor. Hükümetin piyasaya ucuz buğday vererek, müdahale etmesi gerekir.
Eğer Et-Balık Kurumu işletmeleri özelleşmeseydi, halk bu kadar pahalı et yemezdi. Çünkü, Et Balık Kurumu üreticinin malını değeri ile alıyordu, tüketiciye düşük kârla satıyordu.
Domatesin en ucuz olduğu dönemde halk yine 1 liranın altında domatesi yiyemedi. Oysa ki tarlada domates 25 kuruşa alınıyordu. Kabzımallar bir nevi oligopol piyasa oluşturuyor. Ucuza alıyor, pahalı satıyor. Spekülatif kâr sağlıyorlar.
Bu gibi sorunlar yapısal sorunların bir kısmıdır. Rekabeti önleyen uygulamaların önünü kapatmak devletin ve devleti yöneten siyasi iktidarın görevidir. Hükümet bu görevi yasalarla, yasaklarla veya piyasaya dolaylı müdahale ile, piyasada rekabeti sağlayarak yapması gerekir.

Yazarın Diğer Yazıları