Enflasyonda kafa karışıklığı...

Enflasyon denilince, Tüketici Fiyatları Endeksi’ndeki (TÜFE) artış anlaşılıyor. TÜFE, çarşı-pazardaki fiyat seviyesini gösterdiği için doğrudan halkın satın alma gücünü etkiliyor. Ayrıca, Üretici Fiyatları Endeksi içinde (ÜFE ), hizmet sektörü yer almıyor... TÜFE ise tüm mal ve hizmetleri kapsıyor. Haziran ayında, TÜFE bir önceki aya göre yüzde 1.43 oranında geriledi. Bu oran 2004 bazlı TÜFE endeksi içinde, yani 89 ayın en yüksek aylık düşüşüdür. Hazirandan-Hazirana yıllık enflasyon yüzde 6.24 oldu. 12 aylık ortalamalara göre de son bir yılda TÜFE oranı yüzde 6.47 oldu.
Aslında 12 aylık ortalamalara göre TÜFE oranı yıl içinde enflasyonda ortaya çıkan aylık zikzaklı hareketleri giderdiği için enflasyon trendini daha iyi gösteriyor. Bu oranın yıllık enflasyona yakın olması, enflasyonda tek rakamların kalıcı olması olarak tercüme edilebilir. Bu anlamda enflasyon derdimizin önemli ölçüde çözüldüğü ve fakat henüz tamamıyla bitmediği de anlaşılıyor.
1) TÜFE’deki gerilemeyi, gıda ve alkolsüz içeceklerin fiyatlarında ortalama yüzde 6.40 oranındaki düşme etkiledi.
Bir ay önce de, yani Mayıs ayında da, TÜFE yüzde 2.4 artmıştı. Buna sebep de yine gıda ve alkolsüz içecek fiyatlarında meydana gelen yüzde 4.71 oranındaki artış neden olmuştu. Yani, gıda ve alkolsüz içecekler grubu bir önceki ay yüzde 4.71 oranında artıyor... Bir sonraki ay da yüzde 6.40 oranında düşüyor. Arada, 11 puan fark var. Gıdada mevsimlik etkiler yüksektir... Ancak yine de peş peşe gelen iki ay içinde oluşan bu kadar büyük farkı izah edemiyor.
O zaman, piyasada istikrar sorunu var demektir... Gerçekten gıdada arz-talep şartları çalışmıyor. Sebze ve meyvede, üreticiden tüketiciye gelinceye kadar, aracılar arz şartlarında ve fiyatlarla istedikleri gibi oynuyorlar. Bu sorun öteden beri Türkiye’nin sorunudur. İki yıl önce bu aylarda tarlada 32 kuruş olan mandalinanın, pazarda 6 katına yakın fiyata, 179 kuruşa satıldığını yazmıştım. Kuru gıdada, fiyat ayarlaması yapanlar, stokları artırıyor... Piyasa sıkışınca çıkarıyorlar. Demek ki, insan için hayati öneme haiz olan gıda piyasasında oligopol (Sunumun birkaç satıcı tarafından yapıldığı ve bu az sayıdaki satıcının birbirlerinin üretim kararlarından etkilendiği piyasa türü), yapı var... Oligopol piyasaların olduğu ekonomilerde, enflasyonla ilgili alınan önlemler, yeteri kadar etkili olamıyor. Oligopol piyasa yapısının önlenmesi için, devletin doğrudan önlem alması veya dolaylı olarak üreticileri ve tüketicileri örgütlenmeye teşvik etmesi gerekir.
2) Türkiye de iç talep yüksek olduğu için, cari açık artıyor. MB ve BDDK iç talebi daraltmak için önlemler aldı... Ancak cari açık daha da arttı. Ne var ki, toplam talep yüksek ise neden Haziran ayındaki TÜFE yüzde 1.42 oranında düştü? Zira, alışılmış yaklaşıma göre TÜFE toplam talep seviyesinin de bir göstergesidir... ÜFE maliyet artışlarını, TÜFE ise talep artışını gösterir. Demek ki bu tür teorik yaklaşımlar, Türkiye açısından çoğu kere duvara çarpıyor...
Çünkü, Türkiye de makro ekonomik dengeler bozuktur... Yapısal sorunlar var... Bunun için her ne pahasına olursa olsun, büyüme, büyümedir... Diyemeyiz... Eğer cari açık daha fazla artıyorsa, açıksız büyümenin yollarını aramamız gerekir... Eğer piyasada oligopol bir yapı varsa, enflasyonun kalıcı çözümü, devletin piyasa şartlarının önünü açacak düzenlemeler yapması ile çözülür.

Yazarın Diğer Yazıları