Enflasyon hesabı tutmuyor!
Ekim ayında, yıllık TÜFE yüzde 11,89, yıllık Yİ-ÜFE yüzde 18.20 oldu. 2019 Aralık ayından beri TÜFE oranı yüzde 12 seviyesinde seyrediyor.
Bu yıl sonu MB son enflasyon tahmini gene tutmayacak. Zira artan Yİ-ÜFE maliyet artışını gösterir. Firmalar, üreticiler bu maliyet artışını perakende fiyatlara yansıtmak zorundadırlar. Aksi halde yaşayamazlar. Dolayısıyla yıl sonu TÜFE oranı, eğer TÜİK bir mucize hesap yaratmazsa, yüzde 14'e çıkar.
2020 Dünya enflasyon ortalaması yüzde 2,13'tür. Eğer Venezuela, Arjantin, İran ve Güney Sudan gibi aynı zamanda siyasi sorun yaşayan ülkeleri çıkarırsak, dünyanın en yüksek enflasyonu bizdedir.
Enflasyonun bu kadar azmasının temel nedeni yapısal sorunlar ve Merkez Bankası'dır. Merkez Bankası, gösterge faizini Türkiye'nin risklerini de içeren bir faiz düzeyine, söz gelimi enflasyon artı yüzde 5, düzeyine çıkarsaydı, kur artışı ve enflasyon bu kadar tırmanmazdı. Dahası MB'sı MB 2006 yılından beri enflasyon hedeflemesi uyguluyor ve hiçbir yıl tutturamadı. Eğer müdahale varsa başkanın ve para politikası kurulunun istifa müessesi de vardır. Talimatlara uyacağım diye kimsenin ekonomik istikrarla oynama lüksü olamaz.
Merkez Bankası'nın tek görevi TL'yi korumaktır. Faizlerle hülle yaparak bu görevini sürdüremez. Çünkü eksi reel faiz, cari açık ve güven sorunu ile birleşince dövize talep artıyor. Kur artıyor. Kur artışı da doğrudan enflasyona yansıyor. Aşağıdaki grafikte yıllık kur artışları (TL değer kaybı) ve Yİ-ÜFE oranları yer alıyor. Her ikisi de paralel seyir gösteriyor.
Enflasyon hem dikiş tutmuyor, hem de hesap tutmuyor.
1. Enflasyon dikiş tutmuyor… Zira 2004 yılı, yıllık TÜFE oranı yüzde 9,32 idi. Kur şoku öncesinde de, 2017 TÜFE oranı yüzde 9,22 idi. 13 yılda değişmemiş.
2009 krizinde dünyada enflasyon oranları, gelişmiş ülkeler ortalaması olarak eksi 1,5 ve gelişmekte olan ülkeler ortalaması olarak yüzde 4 iken Türkiye'de yüzde 6,53 oldu. Ekonomik daralma bile etkilemedi.
Özetle; yapısal sorunlardan kaynaklanan yüzde 10 dolayında kemikleşmiş enflasyon var. Bu güne kadar ekonomi yönetimi, faktör verimliliğinde artış, kamu kaynaklarının etkin kullanılması, devletin verimlilik ve liyakat esasına göre yeniden yapılanması, oligopol ve kartelleşme ile mücadele gibi yapısal çözümleri sürekli dışladı. Sonuç olarak ta kronik enflasyonu çözemedi.
2. Enflasyon hesabı da tutmuyor… Üretimde ithal girdi payı yüksek olduğu için, Kur artışı yüzde 10 dolayındaki kronik enflasyon üstüne ilave artış getiriyor. 2018 kur şokunda yaşadık. Yİ-ÜFE yüzde 45'e, TÜFE yüzde 25'e kadar çıkmıştı.
Şimdi Ekim ayında da kur artışı Yi-ÜFE'nin yüzde 18,20'ye yükselmesine neden oldu. Bu maliyet artışı Kasım ve Aralıkta TÜFE'ye yansıyacaktır. Ancak kur artışı, vitrindeki eski ithal mallara anında yansıyor. Söz gelimi ithal kumaş metresi 200 Euro ise, TL fiyatı son kurdan hesap ediliyor. Daha önemlisi, vitrindeki yerli malların fiyatı da artırılıyor.
Bu şartlarda, Ekim aylık TÜFE'nin de, kronik enflasyon artı kur etkisi ile yüzde 2,13'ten daha yüksek olması gerekiyor.