Enflasyon ANAP'ı siyasetten sildi
1989 Seçimleri tek başına iktidar olan Anavatan Partisinin (ANAP) siyaset sahnesinden silinmesinin miladı oldu. 1983'de tek başına iktidar olan merhum Turgut Özal'ın kurucusu olduğu ANAP, 1984 yerel seçimlerinden yüzde 43,24 oy oranı alıp 13 il dışında tüm illerin belediye başkanlıklarını kazandı. ANAP'ın ve Özal'ın baş belası 1983 - 1989 döneminde kuşku yok ki enflasyon oldu.
Toptan Eşya ve Tüketici fiyat ortalaması yıllar itibarı ile şöyle oldu:
1983: % 31,4
1984: % 48,4
1985: % 50
1986: % 34,6
1987: % 38,9
1988: % 68,8
1989: % 63,3
Özal, "Ortadirek" adını verdiği kesim için, "İşçiye, memura, emekliye kaşıkla versek, kepçeyle geri alırız. Enflasyon ile mücadele için ancak enflasyon oranında zam verebiliriz" diyor, millet enflasyon baskısı altında geçim sıkıntısı yaşıyordu.
1984 - 1989 döneminde gıda fiyatlarında büyük artışlar yaşanırken dönemin ANAP'lı Keçiören Belediye Başkanı Melih Gökçek 1988 kışında portakal ve mandalina fiyatlarında yüzde 100'den fazla artış olunca KKTC'den ithalat yapmaya ve Pazar yerlerinde halka ucuz fiyattan satışa başladı. Gökçek fiyatı anormal artan diğer meyve sebzeler için de satışlara başlayınca dönemin başbakanı ve partisi ANAP'ın genel başkanı merhum Turgut Özal'ın tepkisi ile karşılaştı. Keçiören'e giden Özal ile Gökçek arasında şu diyalog yaşandı:
Özal: Melih ne yapıyorsun sen, pazarcılığa mı başladın?
Gökçek: Efendim aracılar fiyatları şişiriyorlar, üreticiden alıp 5-10 kat kâr koyarak vatandaşı kazıklıyorlar. Ben de üreticiden alıp direk tüketiciye satıyorum sadece masrafları koyuyorum üzerine, kâr etmiyorum.
Özal: Kardeşim (kızdığı zaman söylerdi) halci, nakliyeci, manav nasıl geçinecek? Sen onlara ticari rakip oluyorsun belediye imkanlarını kullanarak. Hemen durdur bu uygulamanı.
Gökçek bu emri almasına rağmen bir süre daha tanzim satışlara devam etti ama sonlandırmak zorunda kaldı.
Ancak 1989 yerel seçimleri gösterdi ki seçmen yüksek enflasyon ve geçim sıkıntıları nedeniyle ANAP'a büyük bir ders verdi ve oyları yüzde 43,24'den yüzde 23, 74'e düştü.
Dönemin Adalet Bakanı Oltan Sungurlu ANAP genel merkezinde, "üzerimizden silindir geçti" derken, Özal, "Vatandaşın verdiği dersi aldık" diye konuştu.
Değerli okurlarım 1989 seçimleri sonrası 31 Ekim 1989 tarihinde Turgut Özal'ın cumhurbaşkanı seçilmesi ile ANAP'ın çöküş dönemi başladı.
Şimdi günümüze gelirsek, AKP Meclis'te tek başına iktidarda değil. Ancak MHP ile yaptığı ittifak sayesinde çoğunluğu elde edebiliyor.
Yani AKP'nin kaderi MHP'nin elinde,
Recep Tayyip Erdoğan'ın kaderi Devlet Bahçeli'nin elinde…
"Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi ile güçlü iktidar Türkiye'nin sorunlarını çözecek" diyen Erdoğan ve Bahçeli'nin bu iddiaları 24 Haziran sonrası çöktü.
Patlayan enflasyon dar gelirliye, memura, işçiye, emekliye çok büyük darbe vurdu.
2019 zamları enflasyon oranlarının altında kalınca hayat pahalılığı Özal'ın Ortadirek dediği kesimi feci şekilde vurdu.
Tüm gıda ürünleri son 17 yılda görülmemiş şekilde rekor üstüne rekor kırarak arttı.
Erdoğan hükümeti çareyi Gökçek modelinde buldu ve belediyelerin tanzim satış yapmaları için kolları sıvadı.
"Cumhurbaşkanı" değil "AKP Genel Başkanı"
Değerli okurlarım defalarca yazdım ama Türk medyası Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve algı ekibinin oluşturduğu bilinçli algı operasyonlarının kurbanı oluyor.
Sözcü Gazetesi yazı işleri de bu algı tuzağına haberinde şu cümleyi kullanarak bakın nasıl düşüyor.
"Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan 31 Mart yerel seçimlerinin ilk mitingini Sivas'ta yaptı."
"Cumhurbaşkanı" değil "AKP Genel Başkanı" olması lazım çünkü doğrusu budur.
Bu algı operasyonu seçmenin zihnine Erdoğan ve algı ekibi tarafından tüm haber ajansları kullanılarak bilinçli şekilde yapılıyor.
Sadece Sözcü Gazetesi değil, gazeteler ve televizyonlarda bu hataları yapıyor.
Cumhurbaşkanlığı rakibi olmayan bir makam ve yapılacak iş ise sadece yerel seçim.
Seçim dediysek şu önemli haberi değerlendirmeyi de unutmayalım.
Haber şöyle, "Cumhurbaşkanı Erdoğan, BMC firması tarafından hediye edilen lüks otobüsü inceledi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ne getirilen ve üzerinde Cumhurbaşkanlığı forsu bulunan otobüsün özellikleri hakkında BMC Yönetim Kurulu Üyeleri Talip Öztürk ve Taha Yasin Öztürk'ten bilgi aldı."
Değerli okurlarım Katar emiri Türkiye Cumhuriyeti Devletine 500 milyon dolarlık uçak hibe etti Erdoğan da kabul etti.
Katar Ordusu ile ortak olan BMC firmasına Erdoğan 20 milyar dolarlık Tank Palet Fabrikası'nın işletme hakkını ihalesiz tahsis etti.
BMC'nin üzerinde cumhurbaşkanlığı forsu olan lüks seçim otobüsü Erdoğan'a mı, cumhurbaşkanlığına mı hediye ettiği açıklanmadı.
Varlığım ve Varlık Fonu
Erdoğan'ın başkanı, damadı Hazine Bakanı Berat Albayrak'ın başkan yardımcısı olduğu Türkiye Varlık Fonu'nun (TVF) 1 milyar Euro borçlanmak için bir ABD'li banka ile bir Çinli bankaya yetki verdiği öğrenildi. Borçlanmanın maliyeti ise henüz netlik kazanmadı.
Bloomberg ajansının konuya yakın beş kaynağa dayandırdığı haberine göre, TVF'nin uluslararası piyasalardan yapacağı bu ilk borçlanma bir yılı opsiyonlu üç yıl vadeli olacak.
Sizleri bilmem ama Varlık Fonu denilince benim aklıma, andımızın, "… Varlığım Türk varlığına armağan olsun. Ne mutlu Türk'üm diyene" sözleri geliyor.
Ve varlığımın ister Çinli, ister Amerikalılar tarafından ipotek altına alınmasını da asla istemem…